Merkez Bankası'nın devreye aldığı kredilerde bankalara zorunlu menkul kıymet tutma şartı, KKM şartı kredileri için ek tahvil yükü gibi kararlar Türkiye'nin tahvil faizlerini tek hanelere doğru indirmeye başladı.
Yüzde 28'lerin üzerine kadar çıkan Türkiye’nin 10 yıllık gösterge tahvil faizleri yüzde 11,37’ye kadar indi. Enflasyonun yüzde 80’i aştığı dönemde TL cinsi tahvil faizlerinde düşüş sürerken Türkiye’nin 10 yıllık dolar cinsi Eurobond faizi ise yüzde 9,96 seviyesinde.
Dünyadan Şebnem Turhan'ın haberine göre martta Eurobond ihracı sırasında Türkiye’nin 5 yıllık iflas risk primi CDS’leri 570 seviyesindeyken şu an 783 aşılmış durumda. Eş vadelerde TL ve dolar cinsi tahvil faizleri birbirine bu derece yakınsaması dikkat çekerken ekonomistler bunun bir anomali olduğunu ve sürdürülebilir olmadığını dile getirdi.
"Normal bir piyasa fiyatlamasını yansıtmıyor"
Eski TCMB Başekonomisti Prof. Dr. Hakan Kara, söz konusu durumun normal bir piyasa fiyatlamasından kaynaklanmadığını, TCMB'nin düzenlemelerinin etkisiyle olduğunu söyledi. Kara şunları kaydetti:
"Şu anda 2 yıllık TL cinsi tahvil faizi Hazinenin ihraç ettiği vadesine 2 yıl kalmış dolar tahvil faizinin sadece 3 puan üzerinde. Normalde piyasa fiyatlamalarının iktisadi temelleri yansıttığı ekonomilerde yerli para cinsi ve dolar cinsi tahvillerin arasındaki temel farkı döviz kurundaki beklenen değişimin belirlemesi beklenir. Yani TL’nin ABD Dolarına karşı değer kaybetmesi bekleniyorsa TL cinsi tahvillerin faizi ABD Doları cinsi tahvil faizinden daha yüksek olur. OVP’ye göre bile önümüzdeki iki yıl boyunca TL’nin dolara karşı yılda ortalama yüzde 17 değer kaybetmesi beklendiği bir ortamda 2 yıllık TL cinsi tahvil faizi ile dolar cinsi tahvil faizi arasındaki farkın oldukça yüksek olması gerekir.
Fakat fark sadece 3 puan. Mevcut konjonktürde ABD Doları cinsinden tahvil faizi ile TL tahvil faizinin birbirine bu kadar yaklaşması normal bir piyasa fiyatlamasını yansıtmıyor. Büyük ölçüde düzenlemelerin etkisinden kaynaklanıyor. TCMB bankalara zorunlu karşılık yerine TL tahvil tutma yükümlülüğü getirince TL cinsi tahvillere ciddi talep oldu. Bu da piyasa koşullarından bağımsız olarak TL tahvilin faizini aşağı yönlü bastırdı. Aradaki farkın düşmesinin temel sebebi bu."
"Faizin fiyatlaması sürdürülebilir değil"
Prof. Dr. Erhan Aslanoğlu ise şu görüşleri bildirdi:
"Dolar cinsi ile TL cinsi tahvil faizlerinin bu denli yakınsaması geçmişte de çok rastladığımız bir durum değil. Faizin içinde iki tane bilgi olur, biri tanesi risk diğeri beklenen enflasyondur. Dolar cinsi tahvil faizleri, CDS primi ile ABD 10 yıllık tahvil faizlerinin üzerinde oluşuyor ve en az 11 - 12 seviyelerini buluyor. ABD ya da diğer gelişmiş ülke faizleri de 12 aylık beklenen enflasyonun üzerinde dengeleniyor. Ve sıkı para politikası uygulanıyor. Bizde de TL cinsi faizlerinde normal koşullarda risk primi ve beklenen enflasyon bilgisi olmasını bekleriz. Şu anda beklenen enflasyon 12 aylıklarda bile TCMB piyasa katılımcıları anketine göre yüzde 40’ların üzerinde seyrediyor. Buna göre çok çok düşük faiz var. Faizin fiyatlamasında sıkıntı var görünüyor ve çok sürdürülebilir gibi de görünmüyor. TL faizlerin artması durumunda, bono tahvil fiyatlarında ciddi düşüşlere yol açabilir ve portföylerde sıkıntı yaratabilir. Riskler de içeriyor. Ama mevcut durumda yabancı ağırlığı olmayan, kamu ağırlıklı piyasada faizlerin oluştuğunu görüyoruz."