Sokaklarda yürüyüşler yapmaya başladık. Taliban bizi kıstırıyor, göz yaşartıcı gaz sıkıyor, havaya ateş ediyor, hatta bazı kadınları dövüyordu. Sonra protestoları tamamen yasakladılar. Artık çok tehlikeli olduğu için devam etmeme kararı verdik.
Hepimiz gözyaşları içindeydik. Artık herkes gözaltına alındığımızı biliyordu. Ve protestoları sırf ülkeden çıkışımıza yardım edilsin diye yaptığımızı düşünüyorlardı. Kayıttan iki gün sonra bırakıldık.
Wahida özlem gidermek için zaman zaman Afgan lokantasına gidiyor
Yine sürgün
Her şeyimi kaybetmiştim. İnsanlar kadın başına böyle işlere giriştiğim için beni kınıyordu. İşimi, özgürlüğümü yitirmiştim.
Bir gün başka bir kadın protestocu ile isim vermeden yapılan söyleşiyi okudum. Taliban'ın gözaltındayken bizi dövdüğünü söylüyordu. Oysa dövmemişlerdi. Ailem, bu söyleşiden sonra Taliban'ın öfkeyle yeniden tutuklamalara girişeceğinden korkarak kaçmamı istedi.
Bırakılışımın üzerinden iki ay geçmişti. Küçük bir valize birkaç giysi ve "Kendine Ait Bir Oda" gibi sevdiğim kitapları koydum ve ana vatanıma veda ettim.
Yeni bir hayat
Pakistan'da birkaç aileyle birlikte yaşıyorum. Kaçamadığım bir kötü rüyanın içinde mahsur kalmış gibiyim. Evimi, ailemi, kedimi özlüyorum.
Beni arada bir neşelendiren tek şey yakındaki Afgan lokantasına gitmek.
Yakındaki bir kütüphanede epey zaman geçiriyor ve direnen kadınlarla ilgili bir şeyler yazmaya çalışıyorum. Hayatlarımızı ve bunun Taliban ile nasıl değiştiğini.
Bunları bir gün bir kitap haline getirmeyi umuyorum.
Dünyadaki bütün kadınların Afgan kadınlarının teslim olmadığını, mücadele ettiklerini, susturulduklarında yeniden ayağa kalkıp başka biçimlerde direnmeyi sürdürdüklerini bilmelerini istiyorum.
Fotoğraflar: Munazza Anwaar ve Musa Yawari