30 yıllık meslek yaşamı boyunca Türkiye'de hiç çoklu kişilik bozukluğu (disosiyatif kimlik bozukluğu) hastasına rastlamadığını belirten Akdemir'in açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:
Disosiyatif kimlik bozukluğu nedir?
Birden çok kişiliğin ya da kimliğin bir kişide olması anlamına geliyor. Genellikle altı yaş öncesinde ağır travma geçirmiş kişilerde görülüyor. Bu travmayla mücadele edebilmek için birey bir şekilde kendisi ile düşüncelerini, anılarını, duygularını, hareketlerini zihinsel olarak ayrıştırıyor. Ruhsal Bozuklukların Tanısal ve İstatistiksel El Kitabı’nın (DSM) tanı kriterlerine göre disosiyatif kimlik bozukluğu diyebilmek için bireyde en az iki ya da daha fazla kişilik olması gerekiyor. Bireyin içinde hissettiği ayrı kişiliklere ‘alter’ adı veriliyor. Bu bozuklukta günlük olayların, kişisel bilgilerin ya da travmatik olayın hatırlanmasında da boşluklar oluyor. Yani bizim “amnezi” dediğimiz unutkanlıkların olduğu dönemler ortaya çıkıyor.
Meslek yaşamınızda böyle bir hastayla hiç karşılaştınız mı? Yayınlar hastalığın sıklığıyla ilgili ne söylüyor?
Literatürde sıklıkla ilgili binde 1 ile yüzde 1 arasında bir oran söyleniyor. Ben 30 yıllık hekimim, meslek pratiğimde Türkiye’de böyle bir hasta görmedim. Ama Amerika’da bir klinikte çalışırken el kullanımları, EEG’si (beyin dalgaları aktivitesinin elektriksel yöntemle izlenmesi) ve BT’si (bilgisayarlı tomografi) farklı olan hastalar görmüştüm. Türkiye’ye döndükten sonra uzun bir süre hastalara o gözle de baktım ama klinik pratiğimde bu şekilde hastaya yine de rastlamadım. Tabii bu, öznel bir durum, bana başvurmamış olabilirler.
Tanısı nasıl konuluyor?
Özel bir tanı yöntemi yok, tanı psikiyatrist görüşmesiyle konuluyor.
İlaç ya da hipnoz, tanıda yardımcı yöntem olarak kullanılıyor mu?
Ülkemizde psikiyatrik bir bozukluğun tanı aşamasında 18 yaş altındakilere herhangi bir ilaç verilmiyor. Tanı değerlendirirken hipnozu kullanan grupların olduğunu biliyorum. Ben kendi klinik oryantasyonumda bilişsel davranışçı terapi yapıyorum, hipnozdan hiç yararlanmıyorum.