Son dönemde devlet eliyle medyaya yönelik baskıları değerlendiren gazeteci Tayfun Talipoğlu, Gülen cemaatine yakınlığıyla bilinen Cihan’a konuştuğu için Samsun’daki reklam filminin iptal edildiğini söyledi.
"Türkiye’nin korkaklar ülkesi haline geldiğini" belirten Talipoğlu, “Düşünebiliyor musunuz, bu memlekette Cihan’a konuşma, Samanyolu Televizyonu’nda görünme diyorlar” ifadelerini kullandı.
Anadolu’yu karış karış gezerek yol hikâyeleri anlatan Anadolu âşığı gazeteci ve programcı Tayfun Talipoğlu, son dönemde medyaya yönelik baskılara ilişkin önemli açıklamalarda bulundu. Bamteli programlarına tekrar başlamak istediğini belirten Talipoğlu, “Başlamak istiyoruz fakat çok enteresandır siz bırakın programı, anlaşma yaptığım reklam filmlerine kadar müdahale eden bir hükümet var.” dedi. Talipoğlu başından geçen ilginç bir engellemeyi ise şöyle anlattı: “Samsun’da bir devlet kurumuyla reklam için anlaşmıştım. O dönemde Cihan Haber Ajansı’na konuşmuştum. O konuşmadan sonra Samsun’daki bir devlet kuruluşu, benim yerime bana benzetmeye çalıştıkları birini oynatmış. Muhalif olduğum için setten döndüm.” Medyadaki dostlarının korkudan kendisiyle görüşmediğini dile getiren Talipoğlu, “Halbuki yarın aynı şeyler onların başına gelse ben yine aynı şeyi söyleyeceğim, haksızlıktır diyeceğim. Bizi bir yerlere itiyorlar ama ben ittikleri yerde çok mutlu değilim.” ifadelerini kullandı.
Cihan Medya Haber Dergisi’ne konuşan Talipoğlu, gazete-iktidar ilişkilerinin sağlıklı olmamasına değindi. Talipoğlu, “Patronların hükümetle bağlantılı işler yaptığı bir ülkede özgür medyadan söz edemeyiz. Şimdi daha da öteye geçti bu. Patron sadece gazetecilik yapsa bile hükümetin işine gelmiyorsa durduruyor bir şekilde. Herkesin ‘bizden olmayan kimseye yaşam hakkı tanımayız’ düşüncesi var. Bu zihniyet içinde biz de bu mesleği yaşatmaya çalışıyoruz.” diye konuştu. Ülkenin korkaklar ülkesi haline geldiğini kaydeden Talipoğlu, “İnsanların hangi televizyonda, nerede olduğu beni ilgilendirmiyor, ne dediği beni ilgilendiriyor. Düşünebiliyor musunuz, bu memlekette Cihan Haber Ajansı’na konuşma, Samanyolu Televizyonu’nda görünme diyorlar. Halk TV’de, Sokak TV’de göründüyse kötü…” ifadelerini kullandı. Talipoğlu, şöyle devam etti: “Sayın Cumhurbaşkanı ‘ben mi diktatörüm’ diyor. O zaman etrafına bir bakacak ‘benim adıma insanlar nasıl konuşuyor’ diye. Ben bekliyorum bir telefon açsın, sorsun ‘sana kim, niye mani oldu’ diye. Ama ben haberi olmadığını düşünmüyorum. Çünkü haberi olmasa bu kadar cesur olamazlar insanlar.” TRT’de bir radyo programına çağrıldığını anlatan deneyimli gazeteci, “Dedim ‘arkadaşlar, başınız belaya girmesin’. Sonra çocuklar aradılar ‘kusura bakmayın, haklıymışsınız’ dediler, uyardığım için teşekkür ettiler.” şeklinde anısını paylaştı.
'Ben gerçeği söylemek istiyorum'
17-25 Aralık yolsuzluk ve rüşvet operasyonlarından sonra hükümet yanlısı yayınları ile dikkat çeken bazı yayın kuruluşlarının tavrını değerlendiren Talipoğlu, “Başbakan’la 2002’de partiyi kurarken yaptığımız görüşmede, naçizane ‘kendi medyanızı kurmayın’ demiştim. Çünkü bu halkta medya ne diyorsa ters teper. Şu beni çok rahatsız ediyor. Türk medyasını getirdikleri duruma bakar mısınız? Ya Tayyip’e söveceksin ya Tayyip’i öveceksin. Ben ne övmek, ne sövmek istiyorum. Ben gerçeği söylemek istiyorum.” yorumunu yaptı.