TBMM Genel Kurulu’nda, milletvekillerinin Dünya Anadil Günü için yaptığı konuşmalar engelleri aşamadı. CHP İstanbul Milletvekili Mehmet Bekaroğlu’nun Lazca, HDP Diyarbakır Milletvekili Garo Paylan’ın Ermenice, HDP Grup Başkanvekili Fatma Kurtulan’ın Kürtçe selam ve konuşmaları tutanaklara ‘X’ olarak geçti.
Öte yandan dünyada konuşulmakta olan 7 bin dilden büyük bir çoğunluğu, hemen hemen yarısının yavaş yavaş kaybolmakta olduğunu ifade eden Bekaroğlu, “Bu, Türkiye'de de böyle değerli arkadaşlar. Şu anda 36 tane bilinen dil var, çok az da olsa konuşulan ama bunların yarısından fazlası, 20 tanesi yavaş yavaş kaybolmaktadır” dedi.
Bekaroğlu, Lazca da yayın yapılmasını isterken, HDP’li Paylan, “Bütün ana dillerin kardeşçe, barış içinde yaşayacağı bir Türkiye hayali kuruyoruz. Bu anlamda da Meclisimizin gerekli tedbirleri almasını rica ediyorum” dedi. HDP’li Kurtulan da, “Bu ülke bir diller hapishanesi ve mezarlığı olmasın, dillerin bahçesi olsun” diye konuştu.
Genel Kurul’da Dünya Anadil Günü’nde tutanaklara ‘X’ olarak geçen konuşmalar şöyle:
Buyurun Sayın Bekaroğlu. (CHP sıralarından alkışlar)
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - "…"(x)
Lazca konuştum değerli arkadaşlarım. Kaybolmakta olan bazı dillerle de size selam verdim.
Bugün Dünya Anadil Günü değerli arkadaşlarım. 1952'de Bengal dilinin yasaklanması, Urducanın resmî ve zorunlu dil yapılması sonrasında gösteri yapan öğrencilere ateş edilmesi ve çok sayıda öğrencinin ölmesi münasebetiyle Birleşmiş Milletler tarafından Dünya Anadil Günü ilan edilmiştir 21 Şubat. Birleşmiş Milletler bu seneyi de, 2019'u da ölmekte olan, yok olmakta olan yerli diller senesi yaptı değerli arkadaşlarım. Niye yaptı? Çünkü dünyada konuşulmakta olan 7 bin dilden büyük bir çoğunluğu, hemen hemen yarısı yavaş yavaş kaybolmaktadır. Bu, Türkiye'de de böyle değerli arkadaşlar. Şu anda 36 tane bilinen dil var, çok az da olsa konuşulan ama bunların yarısından fazlası, 20 tanesi yavaş yavaş kaybolmaktadır değerli arkadaşlarım.
MEHMET BEKAROĞLU (Devamla) - Bakın, ben burada şunları ifade ettim, dedim ki: Bugün, Dünya Anadil Günü. Niye Anadil Günü yapılıyor? Çünkü bu diller ölüyor. Dil demek, anne demek; dil demek, yürek demek; dil demek, insan demek. Bu dillerin ölmesi annelerin ölmesi demektir, yürüklerin ölmesi demektir, insanların ölmesi demektir. Peki niye ölüyor benim ana dilim? Azınlık olduğumuz için, az olduğumuz için. Burada bizim, az olanların yapacağı çok fazla bir şey yok. Elbette gayret edeceğiz. Burada çok olanlar yapacak. Çok olanlar yardım edecek ki, çok olanlar bu işin önemini anlayacak, bu işin zenginlik olduğunu, bu işin yaşam olduğunu anlayacak ki bu diller yaşayabilsin, bu insanlar yaşayabilsin değerli arkadaşlarım.
Bakın, Türkiye'de elbette ana dillerle ilgili bazı kolaylıklar, iyi şeyler yapıldı ama çok sınırlı sayıda. Kürtçeyle ilgili bir televizyon kanalı var, devlet şey yapıyor; diğer dillerle ilgili çok kısa haberler falan veriyor, izlenmiyor bile. Bu şekilde ana dilin yaşaması mümkün değil değerli arkadaşlarım. Bu şekilde bizim tasada ve kıvançta bir olan büyük bir millet olmamız bütün olmaz, tam olmaz, eksik kalır.
Değerli arkadaşlarım, bütün dünyada Birleşmiş Milletlerin de önerdiği şey budur: Devlet, ana dilleri desteklemek zorundadır, devlet desteklemezse hiçbir şey yapamayız. Ne yapacak? Evet, izin verdiler, seçmeli dersler yapıldı ama desteklenmiyor. Bu seçmeli dersler olsun ama not alsın. Bu seçmeli derslerle ilgili araç gereçler devlet tarafından karşılansın. Televizyon olmadan, çizgi film olmadan çocuklara ana dillerimizi öğretmemiz mümkün değil.
Şimdi, biz, Lazca da yayın yapılmasını istiyoruz değerli arkadaşlarım. 300 bin-500 bine kadar da çıkan Laz yaşıyor. Başka?
MEHMET BEKAROĞLU (Devamla) - Dilleri zayıflayan, kaybolmakta olan başka insanlar da var, bunların dillerini de desteklememiz gerekiyor ve bunu ancak ve ancak devlet desteğiyle yapabiliriz. Eğer devlet gerçekten demokratik bir devletse, insan hak ve özgürlüklerine bağlı bir devletse 1 kişi bile olsa o kişinin meşru hak talebi varsa bu meşru hak talebini karşılamak zorundadır. (CHP sıralarından alkışlar) Yıllardan beri korkuyla başımızı kumun altına soktuk. Ne oldu değerli arkadaşlarım? Bu diller yok oldu. Bu diller yok oldu da daha mı mutluyuz, daha mı geliştik, daha mı kalkındık? Hayır değerli arkadaşlarım.
O zaman var olan riskler bütünüyle ortadan mı kalktı? Kalkmadı değerli arkadaşlarım. Biz bu toprakları birlikte vatan etmişiz. Birlikte sonsuza kadar yaşayabilmemiz için herkesin, az onların dâhil değerli arkadaşlarım, öncelikle de az olanların haklarını, hukuklarını, dillerini yaşatacağız, teslim edeceğiz ki bu topraklarda mutlu bir şekilde hep birlikte yaşamaya devam edelim diyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP ve HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkürler Sayın Bekaroğlu.
***
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, bugün Dünya Uluslararası Anadil Günü. Maalesef, Meclisimiz ana dillerin yaşaması için gerekli tedbirleri almamaktadır. Benim de ana dilim Batı Ermenicesi UNESCO'nun yok olmakta olan diller ailesindedir. Bugün mesajımı yok olmakta olan Batı Ermenicesinde vermek istiyorum. "…"(x)
BAKİ ŞİMŞEK (Mersin) - Sayın Başkan, Birleşmiş Milletler meclisi mi burası ya.
ÜMİT YILMAZ (Düzce) - Başkanım, tercüman… Belki hakaret ediyor bize.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Değerli Başkan, bütün ana dillerin kardeşçe, barış içinde yaşayacağı bir Türkiye hayali kuruyoruz. Bu anlamda da Meclisimizin gerekli tedbirleri almasını rica ediyorum. Bu konuda gerekli yasal önerilerimiz var. Bu anlamda, bütün milletvekillerimizin bütün ana dillere saygı duyduğuna, gerekli tedbirleri bu Meclisimizin alacağına inanmak istiyorum.
Teşekkür ederim.
***
FATMA KURTULAN (Devamla) - Bu ülke bir diller hapishanesi ve mezarlığı olmasın, dillerin bahçesi olsun. Kürtçe, Arapça, Lazca, Hemşincenin konuşulması, ana dili resmî dilden farklı olanların kendi dillerini de unutmaması için politikalar üretilmelidir. Diller tehlike değildir, zenginliktir diyorum, kendi ana dilimle de "…"(X) Ana Diller Günü hepimize kutlu olsun diyorum.
Bu vesileyle, Ana Diller Günü vesilesiyle rahmetli Vedat Aydın'ı anmak istiyorum. 1990 yılı Ekim ayında İnsan Hakları Derneğinin Genel Kurulunda yaptığı Kürtçe konuşmasından dolayı, sonrasında gözaltına alınıyor, dokuz ay tutuklu kalıyor ve çıktıktan bir ay sonra da Vedat Aydın, hepimizin bildiği gibi, katlediliyor.