DEM Parti Grup Başkanvekili Sezai Temelli, Suriye'de yaşanan son gelişmelere ilişkin olarak, "Herkes mülteciler geri gidecek sanıyor yeni bir mülteci krizi kapıda. Eğer çatışma devam ediyorsa, demokratikleşememiş bir Suriye varsa, cihatçı politikalara destek veriyorsanız hiç şüpheniz olmasın mülteci krizi kapınızdadır. Buradaki mültecilerin çok büyük bir kısmı gitmeyecek" ifadesini kullandı.
TBMM Genel Kurulu, Numan Kurtulmuş başkanlığında toplandı. Genel Kurul'da 2025 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ve 2023 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi’nin tümü üzerine görüşmeler yapılıyor. DEM Parti Grup Başkanvekili Sezai Temelli, şunları kaydetti:
"Nasıl bütçe yapıyorsanız o kadar demokratikleşmişsiniz demektir"
"Nasıl bütçe yapıyorsanız o kadar demokratikleşmişsiniz demektir. O zaman bugün buraya bakıp demokratik bir ülkeden söz edebilir misiniz? Salt şekil şartını karşılayan bir bütçe maratonuna bakıp da bir bütçe yapıyoruz diyebilir misiniz? Biz hiç de umutvar bir durum göremiyoruz. Bu bütçeye baktığınızda adalet adına ne görüyorsunuz? Adalet Bakanlığının cezaevi yatırımlarını görüyorsunuz. 2025 bütçesi her şeyden önce istikrarlı bir bütçe. 23 yıldır aynı bütçeleri yapma istikrarı. Bu konuda inanılmaz istikrarlısınız. Hiçbir yerde istikrar yok ama bütçe yapım süreciniz istikrarlı. Neoliberal akla sıkı sıkıya bağlısınız en sonunda neo faşist bir yere kadar geldiniz. Faşizmin bütçesi dediğinizde bundan daha iyi bir örnek görmeniz mümkün değil.
AKP döneminde en iyi hesaplara göre 1 trilyon dolar güvenlikçi anlayışa, savaş sanayisine ayrıldı. son 40 yılı aşkın sürede Türkiye ekonomisinden 4 trilyon doların üzerinde bir kaynağın buraya ayrıldığını biliyoruz. Bu sene 47 milyar dolar ayırdınız sadece bütçede. Miyop bir bütçeniz var. Ne uzağı görebiliyor ne zamanda ileriye bakabiliyor. Sadece kendi durduğu yere bakıyor. Bu ülkenin özelleştirme ile varını yoğunu sattınız. Kur-faiz sarmalından kurtulamamış bir ekonomi var. Taşıma su ile değirmen dönmez. Türkiye'nin borçluluk oranı düşük. Bu övünülecek bir şeyse övünelim. O örnek gösterdiğiniz ülkelerde enflasyon, işsizlik yüzde 5'in altında. Sermayeyi fonladığınız için borcunuz az, halkın yararını düşündüğünüz için değil.
"Bugün artı değer üzerinden baktığımız zaman sömürgeci bir akıl var"
Enflasyon yine yükseliyor ama asgari ücret görüşmeleri sırasında TÜİK eliyle enflasyonu düşürmeyi başarıyordunuz bu kez onu da yapamıyorsunuz. 2025'te bizi bekleyen krizdir. 'Türkiye Yüzyılı' kavramını ilk kez çözüm sürecinde kullandınız. O günlerde kişi başına milli gelir 25 bin dolar olacak diyordunuz. Masayı devirdiniz, şimdi 12 bin 500 dolar seviyesinde. Baskıladığınız dolardan dolayı böyle yoksa 9 bin dolar. Bu oligarşik akılla ittifak yapanlar bu çözümü üretemezler. Bugün artı değer üzerinden baktığımız zaman sömürgeci bir akıl var. Hem Kürt meselesinin çözümü hem cumhuriyetin demokratikleşememesi hem yoksullukla mücadele edilememesinin nedeni bu sömürge aklıdır. Kamusal tercihleri bütçeye yansıtan bir yerden bakmalıyız.
"Neden bunu yeniliyorsunuz bunu kaldırın atın"
Barıştan bahsederken sanki Kürt halkıyla Türk halkı kavgaya tutuşmuş gibi bir mesele anlatılıyor. Hayır, Türkiye'de Kürt halkıyla Türk halkı arasında bir kavga yok. Suriye'de de, Irak'ta da yok. Ama iktidarların toplumla kavgası var. Kendi kavgalarını toplumsal barışı dinamitleyerek saklamaya çalışıyorlar çünkü iktidarlar halklara yabancı. Kürt ve Türk halkının ortak vatanda, kaderinde, geleceğinde bir sorun yok ama sizin zihinlerinizde ciddi bir sorun var. Bu sorunu mutlaka aşacağız. Bu kırmızı kitap bir MGK aklı, darbe aklı. Neden bunu yeniliyorsunuz bunu kaldırın atın ki toplum kendi mutabakatı üzerinden anayasasını, bütçesini yapabililsin. Temsiliyet krizini temsiliyeti azaltarak aşmak istiyorsunuz. Siyasi partilere, eş başkanlığa tahammülünüz yok. Belediye eş başkanlarımızı suçlamanızın nedeni bu. Kadın temsilinin eşit bir şekilde sağlandığı yapılara bile tahammülünüz yok.
"Herkes mülteciler geri gidecek sanıyor yeni bir mülteci krizi kapıda"
İki kutuplu Dünya'dan çıktığımız andan itibaren aslında yeni bir dünyanın kendi savaş algoritması oluşmaya başladı. Kavram setine terörü yerleştirdiler. Türkiye'nin geleceği mi sizin için önemli yoksa emperyalistlerin geleceği mi? İç ve dış politikayı güncelleyelim. Kavram setimizden terörü çıkartalım. Rojava gerçekliğine dönüp bakalım. Oradaki seküler yaşamın, var olmuş demokrasinin ne kadar kıymetli olduğunu anlamaya çalışalım. Bugün doğru yer Rojava'dır. Buraya onların ajandasından bakarsanız, Suriye'yi yeniden inşa edelim derseniz o tuzağa düşersiniz. Kapınızdaki bu büyük risk savaştır. Bizi dinleyin biz öyle zihnini batıya teslim etmiş bir parti değiliz, bir Ortadoğu partisiyiz. Herkes mülteciler geri gidecek sanıyor yeni bir mülteci krizi kapıda. Eğer çatışma devam ediyorsa, demokratikleşememiş bir Suriye varsa, cihatçı politikalara destek veriyorsanız hiç şüpheniz olmasın mülteci krizi kapınızdadır. Buradaki mültecilerin çok büyük bir kısmı gitmeyecek.
"Kayyum atadığınız yerde nasıl bir demokrasi programınız olabilir?"
Demokratik ülkelere övünüyorsanız gereğini yapın. Otoriter rejimle demokrasicilik oynamaya çalışıyorsunuz. Bu sadece krizleri büyütüyor. Kürt meselesini çözelim diyoruz kayyum atıyorsunuz. Kayyum atadığınız yerde nasıl bir demokrasi programınız olabilir? Katılımcı bütçe yapmalıyız, demokrasiyi hayata geçirmeliyiz. Bütçe sadece burada yapılmamalı, yerel demokrasi baş köşeye oturtulmalı. Böyle bir bütçe Kürt sorununu çözmekle kalmaz ekonominin de sorunlarını çözer. Hem Kürt sorununu hem ekonominin çözümü bağdaşan meselelerdir. İşsizlik haritasına bakın, Kürt illeri ilk 10'da, yoksullukta ilk 10'da. Kolayını bulmuşsunuz 'terör'.
Asgari ücrete ne kadar zam yapacaksınız? En az yüzde 44 yapmanız lazım. Bütün vergileri yüzde 44 artırmıyor musunuz, o zaman ücretler de artmalı. Bu mantık zincirini bile kuramıyorsak vay halimize. Bunu çözmenin yolu bütçeyi demokratikleştirmek ve kapsayıcı kılmak. Bütçede engelliler olmalı, sosyal yardımınız 7 bin 500 lira utanmanız lazım. Bütçeyi kadınlaştırmalısınız, doğaya saygı göstermeniz lazım. Bütçeyi emekçilerin bütçesi haline getirmeniz lazım. Seçkinlerin, erkeklerin, sermayenin bütçesini değil halkın bütçesini yaptığınız zaman bütçe ve ülke demokratikleşebilir. Nereden başlanmalıya yanıt verememiz lazım. İmralı'dan başlanmalı bu kadar net. Bütün bu hikaye oradan başlanırsa ancak toplumun beklentilerine yanıt verilebilir. Sayın Öcalan bizi seyrediyor; ben diyorum ki biz hazırız. Bütün partilere sesleniyorum; sizler de lütfen bir an önce hazırlanın." (ANKA)