Gündem
BBC Türkçe

Tekirdağ'da greve giden kadınlar: Sadaka değil, alın terimizin karşılığını istiyoruz

Prettl Endüstri Sistemleri fabrikasında çalışan kadınlar, toplu iş sözleşmesi görüşmeleri sırasında işten çıkarılan 20 işçi için fabrikada bir günlüğüne greve gitti. İşveren ve sendika talepler konusunda uzlaşamazsa, yeniden greve gideceklerini söylüyorla

29 Nisan 2018 20:30

Tekirdağ'ın Çerkezköy ilçesinde el işçiliğiyle kablo üretimi yapan Prettl Endüstri Sistemleri fabrikasında çalışan 250 işçinin yaklaşık 200'ü kadın.

Sendikalı olabilmek için fabrika yönetimini yıllarca ikna etmeye çalıştıklarını söyleyen kadınlar, 2014 yılında Türk Metal Sendikası üyesi oldu.

Ancak 1 Eylül 2017'da başlayan toplu iş sözleşmesi görüşmeleri sırasında işverenle anlaşmazlık yaşandı ve daha sonra 20 işçi işten çıkarıldı.

Bunun üzerine kadınlar 22 Mart Perşembe günü bir günlük iş bırakma eylemi yaptı ve bu süreçte işveren tarafından hakarete maruz kaldıkları gerekçesiyle mahkemeye başvurdu.

14 yıldır aynı fabrikada çalışan Tülay Aydoğdu, "Kadın ağırlıklı bir fabrika olduğumuz için birbirimize o kadar kenetlendik ki, şu anda 'Hepimiz birimiz için' diyerek hareket ediyoruz" diyor:

"Hepimiz kadın olduğumuz için işveren bizi bu şekilde sindirebileceğini ve gözdağı vereceğini düşündü ama sonra nasıl kenetlendiğimizi gördü. Tüm arkadaşlarım adına konuşuyorum, hakkımız olanı alabilmek için kararlıyız."

BBC Türkçe'ye konuşan Aydoğdu, 2014 yılında sendikalaşmadan önce fabrikadaki çalışma koşullarını şöyle anlatıyor:

"Sendika yokken gelişigüzel gelip gidiyorduk. Fabrikada iş olmadığı günler evlerimize gönderiyorlar, sonra da çalıştığımız gün üzerinden maaş veriyorlardı. Hiçbir hak talep edemiyorduk.

"Gün geliyor mesailerle birlikte 24 saat durmadan çalıştığımız zamanlar oluyordu. Senelik izinlerimizi özellikle yaz aylarında kesinlikle vermiyorlardı. İzinlerimizi fabrikada işler durulduğu zaman kullanmaya mecbur bırakıyorlardı."

Sendikanın ardından senelik izinlerini istedikleri zaman kullanmaya başladıklarını, en az 11 saat dinlenme süresi olmadan mesaiye kalmadıklarını, ikramiye ve bayram çeki almaya başladıklarını söyleyen Aydoğdu, "Her şeyden önemlisi bilinçlendik ve söz hakkımız oldu" diye konuşuyor:

"2014 yılında sözleşmeye oturduğumuz zaman sendikacılığın ne demek olduğunu bilmiyorduk. Ne söyleseler 'Tamam' dedik, 'Her şeye razıyız, yeter ki biz de sendikalı olalım.'

"Ben işe gelmişim, kartımı basmışım. İşin olup olmaması beni ilgilendirmiyor. Çünkü ben çalışmak için geldim. İş vermezseniz oturur gider ve paramı alırım. Sendikadan sonra herkes bilinçlendi ve bunun farkına vardı."

Aydoğdu, sendikanın olduğu diğer fabrikalarda çalışan eşlerine sunulan prim gibi imkanların daha fazla olduğunu anlatıyor:

"Başka fabrikalarda çalışan eşlerimizin daha fazla haklara sahip olduğunu ilerleyen günlerde fark ettik. O yüzden tüm kadınlar hep birlikte toplanıp, istediklerimizi yeni bir sözleşme taslağı haline getirdik ve sendikamız da bunları işverenden talep etti."

Kadınları bir günlük iş bırakma eylemine götüren süreç de buradan sonra başlıyor:

"Arkadaşlarımızın işten çıkarılmasına çok içerledik ve iş durdurma kararı aldık. O gün kendimize çok güveniyorduk. O kadar büyük bir özgüven geldi ki arkadaşlarımızın yanında olduğumuz için.

"Hiç kimse bunun sonucunda işten atılmayı aklına dahi getirmedi. Yine böyle bir şey olsa, yine aynı şekilde dimdik ayaklarımızın üzerinde durabiliriz. Zaten birbirimize çok bağlı bir fabrikayız."

Aydoğdu ayrıca fabrikanın genel müdürü Çetin Çetin'in bu süreçte işçileri aşağıladığını ve hakaret ettiğini öne sürüyor:

"Hiçbir müdüre yakışmayacak kelimeler duyduk. Bize 'Şişmansınız', 'İlkokul mezunusunuz', 'Yaşlısınız', 'Sizi hiçbir yer işe almaz' gibi şeyler söyledi. Bunlar zaten her zamanki baskılar da, karşısındaki kadınlar bu kelimeleri asla hak etmiyor."

BBC Türkçe'nin sorularını yanıtlayan Çetin ise Aydoğdu'nun söylediklerini reddediyor ve "İspat etsinler" diyor:

"Hiçbir kadın işçiye hakaret ya da küfür etmedim. Ne demek 'şişman', o zaman ben niye işe almışım? Varsa ellerinde bir kanıt, buyursun göstersinler. Benim çalışanlarımın yüzde 80'i ilkokul mezunu. Sadece, 'Beğenmiyorsanız gidin başka yerlere başvurun' diyorum. Kimseyi zorla tutmuyoruz."

Çetin'e göre 'hukuksuz' olan iş bırakma eyleminden Türk Metal Sendikası sorumlu:

"Sendikanın önayak olduğu bu hukuksuz şeyler sürekli oluyor. Biz şu anda sözleşme aşamasındayız ve sözleşme görüşmeleri esnasında grev yapılamaz. Normalde greve katılan arkadaşları yasal olarak işten çıkarabilirim ancak yapmadım. Sonuçta çalışanlar benim çalışanım, sendikanın değil."

İşçilerin zam talebi olduğunu hatırlattığımız Çetin, "Ben zaten devamlı zam yapıyorum" diyor:

"Şu an bizim sektörde en yüksek ücreti veren firma benim. 2 bin liranın üzerinde maaş veriyorum. En son zammı yılbaşında yaptım, hem de devletin söylediğinden daha fazla bir oranda."

Türk Metal Sendikası Çerkezköy Şube Başkanı Murat Koçak ise işten çıkarılan 20 kişiyle ilgili gerekçelerin yetersiz olduğunu söylüyor:

"İş verenin işçiyi çıkarması için haklı sebepleri olması lazım. 'Tam da sözleşme döneminde 20 kişiyi neden çıkardın' diye sorduğumuzda, müşteri kaybetmesini neden gösteriyor ama bir yandan başka işçiler alıyor.

"İşçiler Anayasal hakkını kullanıp sendikalaştı diye yönetimde kompleks oluştu, bir türlü alışamadılar. Ama biz işçilere yapılan tüm hakaretleri açık açık yazdık ve mahkeme sürecini başlattık."

Koçak, Çarşamba günü İstanbul'da sendika ve işveren arasında arabulucu görüşmelerinin başlayacağı bilgisini veriyor. Eğer işçilerin şartları kabul edilmezse, yeniden greve gidilecek:

"Yönetim muhtemelen yine zam vermek istemeyecek, biz de kabul etmeyeceğiz. Ve arkadaşlar yeniden greve gidecek. Bunun zorlu bir iş olacağını biliyorlar ama 'Modern köle olarak çalışmak istemiyoruz' diyorlar."

Aydoğdu da, "Hepimiz greve gitmeye hazırız" diyor ve ekliyor:

"Taleplerimizi hak ettiğimizi düşünüyoruz ve emeğimizin karşılığını almak istiyoruz. Biz onlardan sadaka istemiyoruz, sadece alın terimizin karşılığını almak istiyoruz."

Haber, değiştirilmeden kaynağından otomatik olarak eklenmiştir