Türkiye’nin köklü düşünce kuruluşlarından TESEV’de (Türkiye Ekonomik ve Sosyal Etüdler Vakfı) uzun yıllar sürdürdüğü başkanlık görevinden bir süre önce istifa ederek ayrılan Can Paker, yeni bir oluşumun başına geçti. Yeni oluşumun adı “Kamusal Politika ve Demokrasi Çalışmaları Merkezi.” Kısa adıyla PODEM. Paker, “PODEM’i niye kurdunuz?” sorusuna, “TESEV’de muhalefet yapmamızı istediler. Bu tarz, profesyonellerin de hoşuna gitmedi. Yeni bir oluşum için yardım istediler. PODEM kurulmuş oldu” yanıtını verdi.
PODEM'in kurucuları arasında iş dünyasından Cüneyd Zapsu, Ebru Özdemir, Erdal Aksoy, Fırat Çeçen, Rona Yırcalı, Serdar Erener gibi isimler var. Bu yönüyle yeni dernek “TÜSİAD’a rakip çıktı” yorumlarına da yol açtı.
Milliyet'ten Eylem Türk'ün sorularını yanıtlayan (26 Nisan 2015) Can Paker'in açıklamalarından satır başları şöyle:
Uzun süre TESEV’e emek verdikten sonra PODEM’i kurdunuz. Bunun sebebi nedir?
TESEV’in 300 üyesi var. Son zamanlarda vakfın politikasının o ana kadar üretildiği gibi olmaması gerektiğini düşünenler çıktı. Muhalefet yapmamızı istediler. Oysa bizim gibi düşünce kuruluşları muhalefet yapmaz. Bu tarz, profesyonellerin de hoşuna gitmedi. Yardım istediler ve PODEM böylece kurulmuş oldu.
PODEM olarak siyasete yakınlığınız, bakışınız nasıl?
Ben sivil toplum örgütüyüm. Cumhurbaşkanlığını ziyaret edip bilgilendireceğiz. Biz Başbakanlıkve bakanlıklarla çok yakın çalışıyoruz. Çok sıkı temas halindeyiz. Dünyada da bu böyle. Yabancı firmalara da Türkiye ile ilgili raporlar hazırlayacağız.
‘TÜSİAD’a rakip değiliz’
Kurucuların ortak özellikleri arasında iktidara yakınlıkları göze çarpıyor iddiaları var...
Ak Parti’ye yakınlıktan ziyade PODEM’de genç kuşak yer alsın istedik. İşadamı, gazeteci ve akademisyenlerden oluşan PODEM’in ekonomiyle hiç ilgisi yok. Kamusal politikalar ve demokrasi üzerine çalışacağız. Tarzımız hükümeti eleştirmemek değil, eleştirerek ikna etmek.
Çalışma alanınızda TÜSİAD ile çakışan noktalar var mı, TÜSİAD’a alternatif bir oluşum mu bu?
TÜSİAD’a rakip değiliz. TÜSİAD bir baskı grubu. İşadamlarının menfaatlerine yönelik çalışıyor. PODEM bir düşünce kuruluşu. Biz her Türk hükümetinin başarılı olmasını isteriz. Kim iktidara gelirse gelsin onun başarılı olması için çalışırız.
Kuruluş bildirgenizde hükümetle iş dünyası, medya arasında sinerji yaratmaktan bahsediliyor. Bu açı sadece düşünce kuruluşu olmadığınız yorumlarına yol açmıştır...
Sinerji iki taraf arasında yeni bir süreç inşa etmek demek. Hükümetle iş dünyası arasında her zaman sinerjiye ihtiyaç var.
İş dünyası ile hükümet arasındaki ilişkileri nasıl görüyorsunuz?
Hangi iş dünyasından bahsediyoruz? İş dünyası homojen değil. Türkiye taraf tutma dönemine girdi. Şimdi kimse grileri söylemiyor. Hükümet taraftarı iş dünyası ile karşısında görünen iş dünyasına da bu gözle bakıyorum. Sanıyorum bu seçimlerden sonra değişecek ve artık grilerin de konuşulacağı bir ortam gelecektir.
‘Polis ve Alevi raporu geliyor’
Tanıtım raporunuzda polisten, Alevi konusuna geniş bir yelpazede araştırma yapılacağı da yazıyor...
Evet polisi uzun süredir inceliyoruz. Sorunlarını araştırıyor, halkın polisi nasıl gördüğünü inceliyoruz. Amaç İçişleri Bakanlığı’na bu yönde bir fotoğraf sunmak. Bu yönde çalışmalar sürüyor. Alevilerle ilgili olarak da gençliği araştırıyoruz.Avrupa’daki Alevi ve Sünni gençler konusunda çalışıyoruz. Bu konularda raporlarımız çıkacak. Bu gençler; yeni nesil anlatacak ve Türkiye ile ilişki vizyonunu çizecek. Biz de bu nedenle PODEM’e iş dünyasının ikinci kuşak temsilcilerini aldık.
1915’in 100’üncü yılı. PODEM bu konuda bir rapor hazırlayacak mı?
Ermeni konusunda da birkaç çalışma başlattık. Bunlardan biri Ermeni diasporasına yönelik.ABD’nin yanısıra Kanada, Arjantin, Rusya, Lübnan, Avustralya, Belçika ve Fransa gibi ülkelerdeki diasporaya yönelik çalışacağız.
Raporlar hazırlayacağız. Ayrıca Türkiye-Ermenistan ilişkileri konusunda iki taraftan da siyasete etkisi olan kişileri biraraya getirip toplantılar yapacağız. Ayrıca birkaç hafta içinde Türkiye halkı tarafından 1915 olaylarının nasıl algılandığına yönelik çalışma başlatacağız. Beklentileri ve tolerans limitini araştıracağız. Bu rapor yaz sonunda çıkmış olacak.
‘Erol Sabancı teklif etti...’
PODEM’in yanı sıra hayatınızda yeni bir göreviniz daha var. Akbank yönetimine girdiniz? Nasıl oldu?
Ben iki dönem, Sakıp Sabancı’nın isteği üzerine Sabancı Holding’de yönetim kurulu üyeliği yapmıştım. Bundan bir süre önce de Erol Sabancı beni arayıp, Citibank’ın temsilcisinin yönetimden ayrılacağını benim bu görevi üstlenip üstlenemeyeceğimi sordu. Ben de bankacılık sektörüne hakim olmadığımı söyleyince bana, ‘Aramızda bankacılığı bilenlerimiz var. Bizim senin vizyonuna ihtiyacımız var’ deyince, ben de kabul ettim.
‘Ben tedavi edilmez bir iyimserim’
TÜSİAD ile hükümet ilişkilerinin sık sık gergin bir atmosferde olmasını nasıl yorumluyorsunuz?
TÜSİAD menfaat grubudur ve bu çok doğaldır. Bu yönde çalışmalar yapar ve söylemlerde de bulunur. Ama bu illa ki çatışma olmadan da yapılabilir. İlişkiler böyle de yürütülebilir.
PODEM’in çalışma alanı ve konularının başında “Barış ve çözüm süreci” ilk sırada er alıyor. Önceliğiniz bu mu?
Türkiye’nin önceliği bu mu? Evet. Ben tedavi edilemez bir iyimserim. Genellikle bu tip olayları siyasilere göre değil toplumun bakış açısına göre değerlendiririm. Barış konusunda ciddi bir toplumsal talep var. Buradan geri adım atılamaz. Bundan sonra ne hükümet ne PKK kolay kolay savaşabilir.