TBMM Genel Kurulu'nda en düşük emekli aylığının 14 bin 469 liraya yükseltilmesini düzenleyen teklifin görüşmelerinde konuşan CHP Aydın Milletvekili Bülent Tezcan, tek adam yönetimine tepki gösterdi. Tezcan, "Bu teklif Cumhur ittifakı iktidarının nasıl bir Türkiye istediğinin fotoğrafı. Bu zamana kadar uyguladığınız kayyum uygulamasını çok daha geniş bir şekilde rahatça uygulayabilme yetkisidir. Diyorsunuz ki memlekette hangi yetki varsa Cumhurbaşkanına verelim. Yargıçlar Cumhurbaşkanının emrinde olsun, savcılar Cumhurbaşkanının emrinde olsun, belediye başkanları Cumhurbaşkanının emrinde olsun, kamu görevlileri Cumhurbaşkanının emrinde olsun. Bu nasıl bir doymazlık" dedi.
TBMM Genel Kurulu'nda en düşük emekli aylığının 12 bin 500 liradan 14 bin 469 liraya yükseltilmesini düzenleyen 'Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi" görüşmeleri devam ediyor. Teklifin ikinci bölümü üzerine söz alan CHP Aydın Milletvekili Bülent Tezcan'ın konuşmasında öne çıkanlar şöyle:
"Aslında bu teklif Cumhur ittifakı iktidarının nasıl bir Türkiye istediğinin fotoğrafı. Yani bu kanunda sadece şu madde bile Cumhurbaşkanı Devlet Denetleme Kurulu'na bütün kamu görevlilerine seçilmiş, atanmış ayrımı yapmadan bütün kamu görevlilerinin görevden el çektirebilme yetkisini veriyor olması bile nasıl bir Türkiye arzu ettiğinizin çok açık göstergesidir. Bu zamana kadar uyguladığınız kayyum uygulamasını çok daha geniş bir şekilde rahatça uygulayabilme yetkisidir. Diyorsunuz ki memlekette hangi yetki varsa Cumhurbaşkanına verelim. Yargıçlar Cumhurbaşkanının emrinde olsun, savcılar Cumhurbaşkanının emrinde olsun, belediye başkanları Cumhurbaşkanının emrinde olsun, kamu görevlileri Cumhurbaşkanının emrinde olsun, milletvekilleri Cumhurbaşkanının emrinde olsun, cümlealem Cumhurbaşkanının emrinde olsun diyorsunuz. Bu nasıl bir yetki hırsı. Bu nasıl bir doymazlık?
"Ağzını açana soruşturma açan savcılarınız var"
Ağzını açana soruşturma açan savcılarınız var. Yarın İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun ifadesine gideceğiz. Türkiye'de her mazlumun ifadesini almak üzere bir kumpas kurulduğu için mazlumların sesi olmak üzere İstanbul'a gideceğiz. Neymiş suç; terörle mücadele edeni ifşa etmek. Yani çıkıp 'sizin çocuklarınızın da gelecekte teminatı biziz' denmesinden rahatsızsınız. Çünkü toplumun hiçbirisinin ne bugün ne de yarın çocuklarının teminat altında olmasını istemiyorsunuz. Eğer toplumun kendisini güvende hissettiği bir ülke olursa arzu ettiğiniz otoriter düzeni kurma şansınız yok.
Gazetecilier tutuklandılar. Gazetecilik vazifelerini, röportaj yaptıkları için tutuklandılar. Mesele aykırı konuşma olmasın. Bir siyasi partinin Genel Başkanı Ümit Özdağ yolda iddia değişiyor ve tutuklanıyor. Ne yaptığınızın, Türkiye'yi nereye taşıdığınızın farkında mısınız? Bir ajans sahibini sanatçılar diye aldınız, 12 yıl önceki Gezi davasından terörist diyerek tutuklamaya çalışıyorsunuz. Gezi, bu ülkenin son yıllardaki en büyük en saygın direnişidir." (ANKA)