Las Vegas'ta Ekim ayında düzenlenen silahlı saldırı, Başkan Donald Trump'ı da üzücü bir ortamda liderlik yapmak durumunda bırakan ilk olay oldu.
Mandalay Bay Oteli'nin 32'nci katındaki bir odadan aşağıdaki konser salonunda toplanan kalabalığın üzerine açılan ateş sonucunda 58 kişi yaşamını yitirmiş ve onlarca insan da yaralanmıştı.
Başkan Trump da bu saldırının hemen ardından ailelere taziyelerini sunmak ve olaya müdahale eden ilk yardım ekipleriyle bir araya gelmek üzere Vegas'a gitti.
Akşam saatlerinde Air Force One uçağına bindiğinde günün mevcut şartlar altında olabilecek en iyi şekilde geçtiğini düşünüyordu. Ancak Washington'a dönme vakti geldiğinde moralinin de gözle görülür şekilde bozulduğu görüldü.
Bunun iki nedeni vardı.
İlki, Başkan'ın Vegas gezisinin önde gelen kanalların haber bültenlerindeki ilk haber olmamasıydı.
Ancak ikinci neden moral bozukluğunda daha ağır basıyordu ve bu da haber bültenlerinde Vegas gezisini geride bırakıp ilk sıraya yerleşen haberle ilgiliydi.
O gün akşam bültenlerinin ilk haberi, bol miktarda "son dakika" ve "flaş" yazısı eşliğinde sunulan Rex Tillerson'ın Trump'a "moron" dediği iddialarını yalanlamamasıydı.
İddialara göre, Dışişleri Bakanı, Pentagon'da bir toplantı sırasında Başkan Trump'ın bazı görüşlerini eleştirmiş ve bu sözleri sarf etmişti.
Bu tarz şeylerin ardından ilişkilerin toparlanması çok da kolay olmaz. Üstelik egosu yüksek bir başkan söz konusuysa.
Bu andan itibaren de Tillerson ile Trump arasındaki ilişki de yokuş aşağı gitmeye başladı.
Aslında çok farklı kumaşlardan dokunmuş iki isimdi, Tillerson ve Trump. Her ne kadar her ikisi de global ölçekte iş adamları olsa da, Tillerson dünyanın önde gelen petrokimya şirketi Exxon'un tepe yöneticiliğini yapmasından dolayı bir adım öndeydi.
Ancak bunun ötesinde aslında ikisi de çok farklı karakterler. Tillerson'ı dışişleri bakanlığı için eski Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice ve eski CIA Başkanı ve Savunma Bakanı Robert Gates, Trump'a önermişti
Exxon'ın tepe yöneticisi olarak elde ettiği küresel deneyimin, Tillerson'ı Amerika'nın dünyanın farklı yerlerindeki çıkarlarını koruyacak ideal isme dönüştürdüğü düşünülüyordu.
Bununla birlikte göreve başlar başlamaz, oturduğu koltuğa tam alışamamış biri izlenimi vermeye başladı.
Rus mevkidaşı Sergei Lavrov ile düzenlediği ilk ortak basın toplantısı ise oldukça tuhaftı. Lavrov her zamanki gibi kendine güvenli ve konuşkan davranırken, Tillerson ise az konuşmayı tercih etti. Veciz, gergin ve korkmuş...
Ve aslında korkmuş olmakta da haklıydı. Dışişleri Bakanlığı için çok ciddi maliyet kesintilerine gitme sözü vermiş ancak bunların nasıl uygulanacağına dair herhangi bir net plan ortaya koymamıştı.
ABD diplomasisinin merkezinde oturan bu kurum giderek su alan bir tekneye dönüşmeye başladı. Kıdemsiz elemanlar, üst yöneticileri olmadığı için kendi görev tanımlarının çok üstünde sorumluluklar ve karar almak durumunda kalıyordu. Umutsuzluk hali hakimdi.
Denklemin diğer tarafında da Donald Trump vardı.
"Moron skandalının" ötesinde, bu iki isim hiçbir zaman ne kişisel ne de politika anlamında aynı noktada durdu.
Başkan, dış politika konusunda dışişleri bakanını sürekli devre dışında bırakmaya çalıştı. Kuzey Kore konusunda Başkan, Tillerson'ın vaktini boşa harcadığını söyleyen bir Twitter mesajı attı.
Diğer konularda da müzakere için kendi aile üyelerini göndermeyi tercih etti.
Her zaman koltukta oturanın Rex Tillerson olduğu ancak gücü elinde tutanının o olmadığı izlenimi vardı.
Sanki dünyayı çok havalı bir unvanla gezen ancak başkanın düşüncelerini değiştirme konusunda eli zayıf olan bir yönetici gibiydi.
Kamuoyu önünde her zaman kendisinin de olan bitenden haberi varmış gibi davranan ve yönetime sadakatini bozmayan bir tutum sergiledi.
Ancak gerçekte ise durum bunun tam tersiydi.
Önceki akşam hariç...
Afrika seyahati dönüşü sırasında alışılmadık derecede açık sözlüydü. İngiltere'de Rus bir çifte casusun sinir gazıyla zehirlenmesinin ardından Beyaz Saray'ın tam zıttı bir açıklama yaptı.
Beyaz Saray, Moskova'ya yönelik herhangi bir eleştiride bulunmazken, Tillerson ise tam tersi sözler sarf etti.
Belki artık sonunun geldiğini biliyordu ya da artık umursamıyordu. Ancak Tillerson'ın açıklama yaptığı saatlerde daha henüz uçaktayken kaderi de belli olmuştu.
Ve bu ilişkinin sonu da doğasına çok uygun bir şekilde oldu.
Dışişleri Bakanı'nın uçağı, Andres Askeri Üssü'ne iniş yaptığı sırada, ekibinden biri de Başkan'ın Twitter mesajını söyledi.
Tillerson'ın Twitter hesabı olmadığı için Trump'ın mesajının çıktısı gösterildi. Eminim, patronuna kovulma yazısını vermek hiç de hoş bir deneyim olmamıştır. Üstelik Twitter üzerinden kovulduğu bir durumda...
Bir zamanlar ABD'nin devasa şirketlerinden birinin yöneticisi için oldukça utanç verici bir son.
Başkan Trump ise sabah saatlerinde gazetecilere yaptığı açıklamada ise bu durumu, "Rex'in artık daha mutlu olduğunu düşünüyorum" sözleriyle tanımladı.