Radyo Televizyon Üst Kurulu'nun (RTÜK) HDP kontenjanından seçilen üyesi Ersin Öngel, TRT'nin son 25 gününe ilişkin Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ve partilere ayırdığı süreleri açıkladı. Öngel'in açıkladığı rakamlara göre TRT yayınlarında AKP'ye 30 saat, Erdoğan'a 29 saat, CHP'ye 5 saat, MHP'ye 1 saat 10 dakika ve HDP'ye 18 dakika süre ayırıldı.
TRT'nin de dahil olduğu ve adını açıklamadığı 12 televizyon kanalının canlı yayınlarında ise, Cumhurbaşkanı Erdoğan'a 138 saat, AKP'ye 238 saat, CHP'ye 21 saat ve HDP'ye 6 saat yer verildiğini belirtti.
Hürriyet'te yer alan habere göre, HDP Eş Başkanı Selahattin Demirtaş, Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde TRT'nin yayın sürelerini eleştirmişti. Cumhurbaşkanlığı seçimleri süresince TRT Haber'de, Recep Tayyip Erdoğan'a 8 saat 2 dakika, Ekmeleddin İhsanoğlu'na 2 saat 53 dakika, Selahattin Demirtaş'a 1 saat 24 dakika süre ayırmıştı.
"Her kanal bir uzmana zimmetli"
RTÜK’ÜN CHP kontenjanından seçilen üyesi İsmet Demirdöğen, seçim dönemlerinde kanalların dikkatle izlendiğini belirterek, “Bu RTÜK’ün iş yükünü oldukça artırıyor. Örneğin seçim döneminin başladığı 31 Ağustostan bu yana YSK’ya tam 97 dosla göndermişiz. Bunu yaparken aynı anda 120 kanalı kaydedebilen Sayısal Kayıt Arşiv ve Analiz Sistemi’nden (SKAAS) yararlanıyoruz” dedi. Seçim döneminde RTÜK’ün kanallarla ilgili dosyaları nasıl hazırladığını ve YSK’ya nasıl gönderdiğini anlatan Demirdöğen, özetle şu bilgileri verdi:
500 kanal kaydedilecek
“Her uzmanın izlediği bir kanal var. İzleme uzmanı, bu yazılımı kullanarak sisteme erişiyor. İstediği tarih ve saatteki yayını bu sistemden alarak izliyor. Daha sonra yayınlarda ihlal varsa konuyla ilgili rapor hazırlıyorlar. Bu rapor, Üst Kurulun gündemine geliyor. Nerede, hangi saniyede ihlal varsa nokta atışı yaparak, toplantılarda izleyip karar veriyoruz. SKAAS 3 projesi gündemde. Bu proje ile 500 kanal aynı anda kaydedilebilecek, HD yayınlar da alınabilecek.
"RTÜK seçim dönemlerinde sekretarya gibi çalışıyor"
Tabii ki seçim dönemlerinde kurula daha çok dosya geliyor. Ne yazık ki RTÜK seçim dönemlerinde bir sekretarya olarak çalışıyor. Yayınları izliyor ve ihlal olup olmadığını oyluyoruz. Ama ihlal olsa da olmasa da dosyayı YSK’ya göndermek zorundayız. Kararı verecek olan YSK. Bizim ihlal var dediğimize YSK ‘yok’ diyebiliyor, yok dediğimize ‘var’ diyebiliyor.”