Duayen gazeteci ve T24 yazarı Tuğrul Eryılmaz, "Ertuğrul Özkök ve Hasan Cemal denize düşse hangisini kurtarmayı tercih ederdiniz?" sorusunu kendine has üslubuyla "Hasan Cemal’i kurtarırdım ama Ertuğrul’a da bir ip sallardım" yanıtını verdi.
Gazeteci Eryılmaz, iptal edilen 'sürekli basın kartı' hakkında, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun'a gönderme yaparak; "Bu kazanılmış bir haktı ve ben bunu hayatımda görmediğim Stuttgart doğumlu bir Türkiye vatandaşına yedirmem” dedi. “Muhalif gazeteci” sözüne de karşı çıkan Eryılmaz, “Gazetecilik star olmak demek değildir. Gazetecilik bir zanaattır” ifadesini kullandı.
Eryılmaz, journo.com.tr'de Meltem Suat ile söyleşi gerçekleştirdi. "Gazetecilik star olmak demek değildir. Gazetecilik bir zanaattır" diyen Eryılmaz, "Genç kuşak gazeteciler sizden çok çekiniyor ve size karşı hem korku hem sevgi besliyorlar" sorusunu şöyle yanıtladı:
"Zanaatınızın gerekliliklerini yerine getirin. İstediğin kadar zeki olabilirsin ama gazeteciliğin bütün dünyada geçerli olan kurallarını bilip hazırlanıp bana gelmediysen o zaman kusura bakmayacaksın, benim de işlevim o, gazetecilik aynı zamanda usta çırak ilişkisidir. Ben yetiştirildim, üstelik de çok beğenmediğim bazı insanlar tarafından… Onlar bana mesleği öğrettiler. Haber nasıl yazılır, bunu bilmeyen gazeteci istediği kadar kültür sanat bilsin, Marx bilsin, Keynes bilsin bana ne…"
"Hayatımda görmediğim Stuttgart doğumlu bir Türkiye vatandaşına yedirmem"
Tuğrul Eryılmaz, 16 Eylül tarihli köşe yazısında Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı'nın 'basın kartının iptal edildiğini', "sürekli basın kartımın iptal edildiği bildirildi. Gerekçe mi? Tıpkı Ali Çiçekdağ gibi, 70+ bir delikanlı olduğum için "milli güvenliğe zarar verecek eylemlerim" Fahrettin Altun ve ekibi tarafından cezalandırılmış" ifadeleriyle duyurmuştu.
Söyleşide konu ile ilgili; "Geçtiğimiz aylarda sürekli basın kartınız “güvenlik tehdidi” sebebiyle iptal edilmişti. Süreci biraz anlatabilir misiniz?" sorusuna Eryılmaz, şu yanıtı verdi:
"Bunu onlara soracaksın. Devlet denen şeye o yüzden sinirleniyorum, çünkü Türkiye’de kendine muhalif diyen gazeteciler bile “devlet” diye başlıyorlar. Devlet ciddiyeti, ya benim bildiğim devlet bu işlere yarar. Cezaevi vardır, senden vergi alır, askere gönderir, “savaş” der, anlatabiliyor muyum? En son [Türkiye Gazeteciler Sendikası, Gazeteciler Cemiyeti ve Foto Muhabirleri Derneği] avukatları konuyu Danıştay’a götürdü, onlar da İletişim Başkanlığı’nın bu kararını bozdu. Benim derdim zaten basın kartı değil, ben bu saatten sonra nereye gitsem zaten mesela metroya binerken de ücretsiz biniyorum. Ama bu kazanılmış bir haktı ve ben bunu hayatımda görmediğim Stuttgart doğumlu bir Türkiye vatandaşına [Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun] yedirmem."
"Hasan Cemal’i kurtarırdım"
Eryılmaz, söyleşide kendisine sorulan "Ertuğrul Özkök ve Hasan Cemal denize düşse hangisini kurtarmayı tercih ederdiniz?" sorusunu kendine has üslubuyla yanıtladı. 'Gonzo' Eryılmaz, şu cevabı verdi:
"Hasan Cemal’i kurtarırdım ama Ertuğrul’a da bir ip sallardım"
Fotoğraf: journo.com.tr