DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, "Barışa ve Demokratik Dönüşüme Çağrı" başlıklı yazısında, "Barış ve demokratikleşme için güçlü bir toplumsal irade açığa çıktı. Şimdi buna denk bir siyasi iradenin tecelli ve tecessüm etme zamanıdır." diyerek, mevcut toplumsal iradenin önemine vurgu yaptı.
Bakırhan, yazısında Türkiye’nin ve Ortadoğu’nun mevcut küresel ve bölgesel dinamiklerini değerlendirirken, "Türkiye’nin yüz yıllık devlet politikasının özü inkar, isyan ve bastırma ekseninde şekillendi. Tüm ülkeye kaybettiren bu yanlış politika, toplumsal barış ve demokratik dönüşüm talebini ertelemekten öteye geçmemiş, aksine büyüterek bugüne taşımıştır. Bugün artık demokratikleşme olmadan kalıcı bir barışın inşa edilemeyeceği açıktır." ifadelerine yer verdi.
Bakırhan, Türkiye’nin yüz yıllık devlet politikasının, inkar, isyan ve bastırma ekseninde şekillendiğini ve bu yanlış politikanın toplumsal barış ve demokratik dönüşüm talebini ertelemekten ziyade büyüterek bugüne taşıdığını belirtti. Yazısında, "Türkiye’nin yüz yıllık devlet politikasının özü inkar, isyan ve bastırma ekseninde şekillendi. Tüm ülkeye kaybettiren bu yanlış politika, toplumsal barış ve demokratik dönüşüm talebini ertelemekten öteye geçmemiştir." ifadelerini kullandı.
Türkiye’nin kritik bir kavşakta olduğunu belirten Bakırhan, iki yol arasında seçim yapılması gerektiğini; geçici çözümlerle sorunların halının altına süpürülmesinin yaraları derinleştireceğini, cesaretle kalıcı çözümler üretilmesi gerektiğini savundu.
İktidara çağrı
Tuncer Bakırhan, barış ve demokratik dönüşüm için güçlü bir toplumsal iradenin ortaya çıktığını vurgularken, siyasi kararlılığın, demokratik meşruluğun ve toplumsal desteğin geleceğin istikrarlı inşasında belirleyici olduğunu ifade etti.
İlgili bölümde şunları söyledi:
"Barışa ve Demokratik Dönüşüme Çağrımız, onurlu barışa hazır olduğumuzun kanıtı, iktidara yönelik ‘demokrasiden korkmayın’ çağrısıdır.
DEM Parti olarak, halkların ortak yaşamı ve demokratik çözüm perspektifimizi en yalın haliyle ifade etmek isteriz. Bizim için barış, tüm vatandaşların eşit haklara sahip olduğu, özgürce yaşayabildiği, farklılıkların zenginlik olarak kabul edildiği Demokratik Türkiye Cumhuriyeti demektir. Demokratik Türkiye Cumhuriyeti, ortak kader ve tarihe sahip olduğumuz Ortadoğu halklarına güçlü bir nefes vermek anlamına gelecektir.
Türkiye’de bireylerin hak ve özgürlükleri, kati güçler ayrımını, inanç özgürlüğü ve eşit yurttaşlığı temel alan özgürlükçü laikliği, farklılıkları tanıyarak üniterliği tesis etmek demokratik siyasi düzenin formülüdür."
Yazının tamamını okumak için tıklayın.
