Dünya
Deutsche Welle

Türk-Alman ilişkilerinin son iki yılı

Türkiye ile Almanya arasında 2016'da başlayan gerilim 2017'de tarihi bir krize dönüştü. Son haftalarda ise Türkiye'den gerilimi yumuşatma sinyalleri geliyor. Peki gerilim yaratan konular nelerdi?

06 Ocak 2018 15:11

Türkiye Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu'nun Almanya ziyareti Türkiye-Almanya ilişkilerinde yeni bir sayfa açılması beklentisi yarattı. Son iki yılda iki ülke arasında art arda krizler yaşandı. İşte Berlin-Ankara hattını sarsan krizler:

Alman Meclisi'nin soykırım kararı

Türk-Alman ilişkilerinde yaşanan krizin fitilini ateşleyen gelişme Haziran 2016'da yaşandı. Alman Meclisi'nin 2 Haziran 2016'daki oturumunda "1915-1916 yıllarında Osmanlı İmparatorluğu'nda Ermenilere ve diğer Hristiyan azınlıklara uygulanan soykırımın hatırlanması ve anılması" başlıklı karar tasarısının kabul edilmesine Türkiye'nin tepkisi sert oldu. Berlin Büyükelçisi Hüseyin Avni Karslıoğlu Ankara'ya geri çağrıldı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın tasarıya destek veren Türkiye kökenli milletvekillerini "kanı bozuk" ve "bölücü terör örgütünün uzantıları" olarak nitelendirmesi ise Almanya'da tepkilere neden oldu.

İncirlik krizi

Türkiye, tasarının kabul etmesine tepkisini Alman milletvekillerinin İncirlik Üssü'nü ziyaret etmesine izin vermeyerek sürdürdü. 2016 Temmuz'unda başlayan İncirlik krizi, o yılın eylül ayında Alman hükümetinin, Meclis'in soykırım kararının bağlayıcılığının bulunmadığını açıklamasıyla aşıldı. Alman Meclisi Savunma Komisyonu üyelerinden oluşan bir heyet, ekim ayında Adana'daki İncirlik Üssü'nde görev yapan Alman askerlerini ziyaret etti. Ancak 2017'de yeni bir İncirlik krizi yaşandı. Bu sefer gerekçe, Türkiye'nin darbe girişimiyle bağlantılı olarak aradığı bazı eski subaylara Almanya'da iltica hakkı tanınmasıydı. Türk hükümetinin Alman milletvekillerinin ziyaretine izin vermemesine tepki gösteren Berlin, konuyu meclis gündemine taşıdı. Alman Meclisi'nde 21 Haziran 2017'de yapılan oylamada Adana'daki İncirlik Üssü'nde görev yapan Alman askerlerinin Ürdün'ün Azrak kentindeki Muvaffak Salti Hava Üssü'ne taşınmasına karar verildi. Konya'da görev yapan Alman askerlerinin ziyareti konusunda yaşanan gerilim ise NATO'nun araya girmesiyle aşıldı. NATO yetkilileri ve Alman milletvekilleri, 8 Eylül 2017'de Konya'da görev yapan Alman askerlerini ziyaret etti.

Böhmermann krizi

Almanya komedyen Jan Böhmermann'ın 31 Mart 2016 tarihinde Alman ZDF kanalındaki programında Erdoğan'a yönelik hakaret içeren bir şiir okuması da iki ülke arasında krize neden oldu. Konu farklı düzlemlerde yargıya taşındı. Türk hükümetinin talebi üzerine Alman hükümeti Böhmermann hakkında "yabancı devlet adamına hakaret" suçundan soruşturma açılabilmesi için onay verdi. Ancak Alman hükümeti daha sonra söz konusu maddenin de ceza yasasından kaldırılması için harekete geçti ve bu yılın başında Alman yasalarından "yabancı devlet adamına hakaret" suçu çıkarıldı. Böhmermann krizi Almanya-Türkiye ilişkilerinde artık yer teşkil etmiyor.

15 Temmuz sonrası Türk subaylara sığınma hakkı

Türkiye'de 15 Temmuz 2016'da gerçekleşen darbe giriminin ardından ilan edilen Olağanüstü Hal ve Kanun Hükmünde Kararnamelerle başlatılan süreç de iki ülke arasındaki ilişkilerin gerilmesine yol açtı. Almanya, Türkiye'yi hukuk devleti ilkelerinden uzaklaşmakla eleştirirken, Ankara Berlin'i dayanışma göstermemekle suçladı. 15 Temmuz sonrasında yaşanan bu gerilim, geçen yıl ocak ayında 40 Türk subayının Almanya'dan sığınma talep ettiğinin ortaya çıkmasıyla iyice tırmandı. Alman İçişleri Bakanlığı tarafından geçen yıl mayıs ayında yapılan açıklamada, Almanya'ya sığınma başvurusunda bulunan Türk vatandaşlarının 217'sinin diplomatik pasaporta, 220'sinin de kamu görevlilerine verilen hizmet pasaportuna sahip olduğu belirtildi. Türkiye, Almanya'da sığınan subayların darbe girişiminde sorumlu tuttuğu Gülen yapılanması ile bağlantısı olduğu gerekçesiyle iade edilmesini istiyor ancak Almanya bu talebi reddediyor.

Casusluk krizi ve DİTİB

Türkiye-Almanya arasındaki krizlerden biri de Türkiye'nin Almanya'da yaşayan Türkleri izlediğinin ortaya çıkması ile yaşandı. Aralık 2016'da Diyanet İşleri Türk İslam Birliği'ne (DİTİB) bağlı olarak çalışan bazı imamların Gülen yanlısı olduğu iddia edilen kişiler hakkındaki bilgileri Ankara'ya gönderdiği öne sürüldü. Ankara ile Berlin arasında gerilim yaratan, Alman kamuoyunda tartışma yaratan iddialar üzerine Federal Savcılık soruşturma başlattı. Savcılıktan 6 Aralık 2017 tarihinde yapılan açıklamada, 19 imam hakkında casusluk yaptıkları iddiasıyla yürütülen soruşturmanın kapatıldığı belirtildi. Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) Müsteşarı Hakan Fidan'ın geçen yıl şubat ayında Alman dış istihbarat servisi BND'nin Başkanı Bruno Kahl'a Gülen yapılanmasına yakın olduğu düşünülen kişi ve kuruluşların listesini verdiğinin ortaya çıkması ilişkilerde yeni bir pürüz oldu. Alman Federal Başsavcılığı'nın, Alman topraklarında casusluk faaliyetleri yürütüldüğü şüphesi üzerine MİT'in kimliği bilinmeyen çalışanlarına karşı yürüttüğü soruşturma halen sürüyor.

Referandum etkinliklerinin iptali ve Nazi benzetmesi

Türkiye'de 16 Nisan 2017'de yapılan Anayasa değişikliği referandumu öncesinde Türk hükümet üyelerinin Almanya'daki kampanya etkinliklerinin çeşitli gerekçelerle iptal edilmesi iki ülke arasında bir kez daha soğuk rüzgarlar esmesine neden oldu. Referandum öncesinde Türkiye Başbakanı Binali Yıldırım'ın Oberhausen kentindeki etkinliğe katılmasından sonraki günlerde, Türk bakanların katılacağı etkinliklere izin verilmedi. Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu'nun referandum etkinliğine de izin çıkmadı. Çavuşoğlu Almanya'daki Türklere hitaben konuşmasını Hamburg'daki Türk Başkonsolosluğu rezidansında yaptı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Alman hükümetinin uygulamalarını Nazi uygulamalarına benzetmesi Almanya'da büyük öfke yarattı.

Almanya'dan politika değişikliği ilanı

Dışişleri Bakanı Sigmar Gabriel, 20 Temmuz 2017'de yaptığı açıklamada Türkiye ile ilişkilerde gösterilen sabrın sonuna gelindiğini belirterek Almanya Federal Cumhuriyeti'nin Türkiye politikalarının yeniden gözden geçirileceğini ilan etti. Gabriel, Türkiye'de tutuklu Alman vatandaşlarının serbest bırakılmasını talep ederek, Türkiye'ye yönelik seyahat bilgilerinin sertleştirilmesi, Hermes kredi ve ihracat kredilerinin gözden geçirilmesi gibi önlemler açıkladı.

Erdoğan'ın "Türkiye düşmanı partiler" çıkışı

Türkiye ile yaşanan gerginlikler Almanya'da 24 Eylül 2017 yapılan genel seçimler öncesinde kampanyaların öne çıkan konuları arasında yer aldı. Türkiye'ye yönelik sert mesajların dikkat çektiği seçim kampanyaları döneminde Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ağustos ayında yaptığı "Türkiye düşmanı partilere oy vermeyin" çağrısı gerilimi daha da tırmandırdı. Erdoğan'ın Türk kökenli Alman vatandaşlarını "Hristiyan Demokratlar, Sosyal Demokratlar ve Yeşiller'e" oy vermemeye çağırması, Almanya'da "içişlerine müdahale" ve "seçim boykotu" suçlamalarına neden oldu.

Türkiye'de tutuklu Alman vatandaşları

Die Welt gazetesi Türkiye muhabiri Deniz Yücel'in tutuklanması, Ankara ile Berlin arasında gerilim yaratan konuların başında geliyor. "terör propagandası yapmak" ve "halkı kin ve düşmanlığı tahrik etmek" suçlamasıyla 27 Şubat 2017'de tutuklanan Yücel'in özgürlüğüne kavuşması için Almanya Başbakanı Angela Merkel'in de aralarında olduğu çok sayıda politikacı Ankara'ya çağrıda bulundu. Ancak Ankara, Yücel'in serbest bırakılmasına karşı çıkıyor. Hatta Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Deniz Yücel'i "ajan ve terörist" olmakla suçladı. Türkiye'de tutuklanan diğer Alman vatandaşlarının geçen haftalarda serbest bırakılması ise Berlin'de memnuniyetle karşılandı. Serbest bırakılan Almanlar arasında, geçen yıl temmuz ayında Büyükada'da gözaltına alınan insan hakları aktivisti Peter Steudtner, mayıs ayında gözaltına alınan çevirmen ve gazeteci Meşale Tolu ve Kudüs'e gitmek isterken nisan ayında Türkiye'de gözaltına alınan Alman vatandaşı David Britsch bulunuyor.

DW/BK/JD/ÖA/HS

© Deutsche Welle Türkçe

Haber, değiştirilmeden kaynağından otomatik olarak eklenmiştirDeutsche Welle