Türk Gastroenteroloji Derneği İkinci Başkanı Prof. Dr. Müjde Soytürk, "midedeki asidin yemek borusuna doğru kaçması" olarak tanımlanan reflü hastalığının tedavi yöntemlerini anlattı. Ameliyatın neredeyse yüzde yüz sonuç sağladığını ifade eden Soytürk geçmeyen hıçkırığa karşı da uyardı.
Rejlü, toplumda her 10 kişiden 3'ünde görülen, diyet ile ilaç tedavisi geçmediğinde ise cerrahi yöntemlere başvurulan bir hastalık.
Türkiye Gazetesi'nden Ziyneti Kocabıyık'a konuşan Prof. Dr. Müjde Soytürk, ameliyatın reflüde sonuç verdiğini ancak bazı komplikasyonların da ortaya çıkabileceğini anlattı. Soytürk, "Cerrahi etkilidir ancak komplikasyon riski, maliyetinin yüksek oluşu, ameliyat sonrasında yutma güçlüğü, geğirememe, artmış gaz ve şişkinlik gibi yakınmaların ortaya çıkması gibi olumsuz yönleri vardır. Son yıllarda giderek artan endoskopik tedavi seçenekleri hastalar için daha az riskle oldukça yüksek başarıya sahip tedavi imkânı sağlıyor” dedi.
Özen endoskopi yöntemi uygulanıyor
Reflünün tedavi seçenekleri hakkında bilgi veren Soytürk, şunları söyledi:
"Endoskopik tedavi seçeneklerinden biri Endoskopik Fundoplikasyon adı ile anılmaktadır. Bu teknikte endoskopi cihazına takılan özel bir cihaz kullanılarak ağız yolundan girilir, yemek borusunun alt ucundaki gevşek alana sağlam mide dokusu tıbbi bir “zımba” olarak tabir edebileceğimiz dikiş materyaliyle dikilir. Böylece asit kaçağı önlenir. Bilindiği üzere mide fıtığı varlığında reflü hastalığı sık görülmekte ve tedavisi de daha zor olabilmektedir. Endoskopik fundoplikasyon yöntemi küçük mide fıtığı olan hastalarda da başarıyla uygulanmakta ayrıca mide fıtığı büyük olan hastalar için laparoskopik cerrahiyle birlikte de kullanılabilmektedir. Günümüzde fundoplikasyon teknikleri gelişmekte, daha kolay uygulanır, daha az komplikasyonla daha büyük başarı sağlayan yeni cihazlar kullanıma girmektedir
Radyofrekans enerjisiyle tedavi
Diğer bir endoskopik yöntemde ağızdan gönderilen bir kateterin ucundaki elektrotlar aracılığıyla elektromanyetik dalgalar şeklinde radyofrekans enerjisi kullanılarak yemek borusu ile mide arasındaki bölgenin güçlendirildiğine işaret eden Prof. Dr. Soytürk, “Son yıllarda ortaya çıkan yeni tedavi yöntemlerinde biri reflü önleyici ‘mukozektomi’dir. Bu tedavide yemek borusu ile midenin birleştiği alanda dokunun yüzeye yakın kısmı (mukoza) çevresel olarak çıkarılmaktadır. Bu bölge iyileşirken ortaya çıkan dokunun büzüşme etkisi ve sertliği nedeniyle mideden yemek borusuna kaçış önlenmektedir. Buna benzer diğer bir yöntemde de yemek borusu ile midenin birleştiği alanda doku yüzeysel olarak yakılmaktadır. Bu da reflüyü önlemektedir” dedi.
Geçmeyen hıçkırığa dikkat
Hastaların hayat kalitesini olumsuz yönde etkileyen bir hastalık olduğu için reflü tedavisinin önemli olduğuna işaret eden Prof. Dr. Soytürk, “Reflü hastalığında görülen ana şikâyetlerden birincisi mideden yukarıya doğru göğüs kemiği arkasında hissedilen yanma, ekşime, ağrı ve rahatsızlıktır. Diğer ana şikâyet ise ağza acı ekşi su ya da yediklerinin gelmesidir. Her reflü hastasında illa bu iki şikâyetin birlikte bulunması gerekmez. Bazı hastalarda sadece biri görülür. Bunların dışında reflüde geğirme, ses kısıklığı, kuru öksürük, hıçkırık, bulantı, kusma, horlama, dişlerde yıpranma gibi çok sayıda rahatsız edici yakınma ortaya çıkabilmektedir” şeklinde konuştu.