Gündem

Türk pilotlar 1300 metre derinlikten böyle çıkarıldı

Türk jetindeki iki pilotu Akdeniz'den çıkaran Nautilus araştırma gemisini işleten vakıf operasyonun detaylarına ilişkin açıklama yaptı

13 Temmuz 2012 11:27

Türk Hava Kuvvetleri’ne ait RF-4E Fantom tipi askeri uçağın 22 Haziran’da düşmesi üzerine bölgeye hareket edip enkaza ulaşan bilimsel araştırma gemisi E/V Nautilus’u işleten ABD’deki ‘Ocean Exploration Trust’ (OET-Okyanus Keşif Vakfı), operasyonun detaylarını önceki gün basın bülteniyle duyurdu.

Nautilus’un 2 robot denizaltısı ve ‘asansör’ denen araçlar kullanıldı. Hürriyet'te yer alan habere göre,  F-4 Doğu Akdeniz’den adım adım şöyle çıkarıldı:

Türk sonarı yetersiz

Uçağın düştüğü gün ABD’nin Ankara Büyükelçisi Francis J. Ricciardone, Türk Dışişleri’nin talebi üzerine, o anda Nautilus’u yöneten Amerikalı oşinografi profesörü ve ABD Donanması’nın eski Deniz Binbaşısı Dr. Robert Ballard’ı aradı. Ricciardone, o sırada ABD’de tatilde olan OET Başkanı Ballard’dan kayıp uçağın ve pilotların bulunmasına yardım etmesini istedi. Türk Donanması’nın sonarları derin deniz dibini tarayabilse de, o derinlikte çalışabilecek renkli kameralara ve kurtarma aygıtlarına ihtiyaç vardı.

Büyükelçi izinleri aldı

Ricciardone, geçen yıl Bodrum açıklarında tarihi batıkları görüntüleyen gemiyi ziyaret edip Dr. Ballard ile görüşmüştü. ABD elçisi, Nautilus’un o sırada Karadeniz’deki araştırma gezisinin hazırlıkları için İstanbul’da demirli olduğunu da biliyordu. Uçağın düştüğü bölgede deniz derinliği yaklaşık 1300 metreydi. Nautilus’un 4 bin metrede enkaz tespit edip çıkarılmasına imkan veren teknolojisi bu operasyon için hayati önemdeydi.

Tek amaç keşif değil

Dr. Ballard hemen Nautilus’un sahibi olan New Yorklu işadamı ve ABD’nin meşhur askeri akademisi West Point’taki Terörle Mücadele Merkezi’nin kurucusu Vincent Viola’yı aradı. OET’nin basın açıklamasına göre, “Viola’nın Dr. Ballard’ın çalışmalarına destek vermesindeki amacı sadece dünyanın bilinmeyen bölgelerinin keşfi değildi. Onun, dünyanın kritik bölgelerinde (ABD’nin) diplomatik gücünü sergileme yeteneğiyle de ilgiliydi.”

Yağ tabakası gözlendi

29 Haziran’da ilgili tüm taraflardan izin alındı. Nautilus 3 gün sonra Suriye açıklarına ulaştı. Hedeflerden biri belliydi: 22 Haziran’da Türk jetiyle irtibatın kesilmesinden 1 saat 40 dakika sonra Gökçeada Fırkateyni’nden kalkan bir Türk helikopterinin deniz üzerinde tespit ettiği, denizin üstünde yağ tabakasının gözlendiği bölge.

30 parça daha bulundu

Bir Suriye savaş gemisi bu bölgede suyun üstünde yüzer halde pilotların kasklarını ve postallarını da bulmuştu. 22-26 Haziran arasında, grup komutanı Cihat Yaycı’nın kumandasında Gökçeada’nın yanısıra 1 hücumbot, 1 devriye gemisi, 2 sahil güvenlik gemisi, 1 uçak ve 4 helikopterle 70x23 millik bir alan tarandı ve 30 parça daha bulundu. Bunlar arasında uçağın kanadı, yakıt tankı, metal bir kutu ve bir kuyruk parçası da vardı.

Çeşme de olay yerinde

26 Haziran’da bölgeye Türk Donanması’na ait araştırma gemisi A-599 TCG Çeşme de ulaştı. Uçak enkazının bulunduğu sanılan derinliğe ulaşabilecek 100 kHz gücünde bir tarama sistemi de vardı. Ayrıca deniz tabanının detaylı haritasının çıkarılmasında kullanılan ve çok yararlı olabilecek bir sonar taşıyordu. 2 Temmuz’a kadar 3x5 deniz millik bir alanda 197 saat süren taramalar yapıldı. 8 adet muhtemel nokta tespit edildi.

8 numaralı hedef nokta

Nautilus’daki 7 mühendis, teknisyen ve bilimadamından oluşan 3 grup, 4 saatlik vardiyalar halinde çalışmaya başladı. 3 Temmuz’da Dr. Ballard ile Vincent Viola da Adana’ya geldi ve Türk yetkililerce karşılandılar. Önce Gökçeada Firkateyni’ne sonra ikinci test dalışını yapan Nautilus’a götürüldüler. Yapılan değerlendirmede, 8 numaralı hedef noktanın enkaz için en muhtemel yer olduğuna hükmedildi. Burada Türk sonarlarına deniz dibinde 7 metre uzunluğunda, 3 metre genişliğinde bir cisim takılmıştı.

Naaşlar tespit edildi

Argus ve Herkül ile bölgede yaklaşık 1280 metreye dalındı. Sonara takılan nesnenin görüntüsü ulaştığında, bunun uçak değil, muhtemelen ticari bir gemiden düşmüş metal nakliye konteyneri olduğu anlaşıldı. Nautilus güneydoğuya yönelip bu kez 8 numaralı hedef noktaya yoğunlaştı. Yağ tabakası burada gözlenmişti. 3 Temmuz akşamı, uçağın enkaz parçaları deniz dibinde görüntülenmeye başladı. Yüzlerce parçadan bazıları çıkarıldı. Pilotların naaşları da deniz dibindeki enkazda tespit edildi.                                   

2 robot çalıştı Asansör çıkardı

2 Temmuz’da OET Başkan Yardımcısı Dr. Katy Croff Bell liderliğindeki E/V Nautilus da bölgeye geldi. Geminin altında bulunan, ona fiberoptik kablolarla bağlı Argus/Herkül adlı kurtarma sistemiyle ilk deneme dalışları yapıldı. 24 saat kesintisiz çalışabilen bu sistemin temel unsuru olan Herkül adlı robot denizaltı, deniz tabanından nesne toplayabiliyordu. Onun küçük kardeşi Argus ise güçlü ışığı ve renkli kamerasıyla Herkül’ü biraz uzaktan sürekli görüntüleyip yüzeyden daha iyi yönetilmesine imkan sağlıyordu.

 

Askeri onur töreni yapıldı

 

Altı ağ ile kaplı ‘Asansör’ devrede

Türk hükümeti, naaşların en kısa zamanda çıkarılması kararını verdi. Nautilus ekibi, daha önce deniz dibinden bilimsel numuneler alınması ve arkeolojik kalıntıların çıkarılması için kullandıkları, ‘Asansör’ dedikleri sistemi inşa etmeye başladılar. Bu sistem, alt kısmı bir ağ ile kaplı, üst tarafında duba işlevi gören cam topların bulunduğu, deniz tabanına ulaşmasını sağlayan çelik ağırlıklar ve bulunduğu yeri yüzeye bildiren vericilerinin takılı olduğu bir aygıttı.

Robot 350 metre naaşın yanına taşıdı

4 Temmuz akşamı ‘Asansör’ hazırdı. Nautilus’taki Türk kurtarma ekibine de operasyonun nasıl yürütüleceği bir deneme dalışıyla gösterildi. Ardından asansör dibe indirildi ve Pilot Teğmen Hasan Hüseyin Aksoy’un naaşının 350 metre uzağında deniz tabanına oturdu. Sonra Argus ve Herkül dibe gönderildi. Herkül 1.5 saat sonra asansörü robot koluyla kavrayıp naaşın yanına taşıdı. Ağın bulunduğu platformu da naaşın yarım metre kadar uzağına bıraktı.

45 dakikada yukarıda

Herkül, Teğmen Aksoy’un naaşını, üniformasındaki iki uçuş kemerinden tutup kaldırarak, yumuşak ağın üstüne bıraktı. Ardından ağın diğer parçasını naaşın üstüne serdi. Operasyon tamamlanınca Herkül’ün robot kolu, asansörün altındaki çelik ağırlıkları salıverdi. Asansör naaşla birlikte yüzeye doğru yükselmeye başladı. 45 dakika sonra dalgasız deniz yüzeyinin yarım metre üstündeydi.

2 Türk dalgıç indi

Nautilus’un kaptanı tarafından kumanda edilen bir kurtarma teknesinden atlayan 2 Türk Donanması
dalgıcı, Teğmen Hasan Hüseyin Aksoy’un naaşını getirdi. ‘Asansör’ Nautilus’un vinciyle güverteye çıkarıldı. Bu süreçte komuta bir Türk askeri tabibindeydi. Kontrolü tamamen ele alan Türk yetkililer, askeri törenle naaşı Gökçeada Firkateyni’ne götürdüler. Bu arada Yüzbaşı Gökhan Ertan’ın naaşı için 2’nci dalış başladı. ‘Asansör’ naaşın 200 metre uzağına indi ve aynı yöntemlerle onu da yüzeye çıkardı. Her iki naaş da çıkarıldığında askeri bir onur töreni de düzenlendi. Bölgedeki tüm gemiler ve subaylar gemilerin sirenleri eşliğinde şehit pilotlar Aksoy ve Ertan için selam durdu.

Dr. 13 yıldır gemide

OCEAN Exploration Trust’ın (OET) merkezi ABD’nin Connecticut eyaletinde bulunuyor. 64 metre uzunluğundaki Nautilus’u, OET işletiyor. Üzerindeki son teknoloji ürünü bilimsel ekipmanların büyük bölümü, OET ile ortaklık yapan Sea Research Foundation’a (SRF-Deniz Araştırma Vakfı) ait. OET Başkanı Dr. Robert Ballard, 13 yıldır Karadeniz ve Akdeniz’deki araştırmaları yönetiyor. Şu anda ana limanı Bodrum olan St. Vincent ve Grenadines bandıralı Nautilus’un mürettebatı; Rusya, Ukrayna, İrlanda, Türkiye ve Filipinler’den. Türkiye Sorumlusu, Bodrum ve Karya Bölgesi Kültür Sanat ve Tanıtma Vakfı (BOSAV) Başkanı Tufan Turanlı da gemide bulunuyor. Nautilus sezonun ilk bilimsel dalışı için geldiği Karadeniz’de dün itibariyle Ereğli açıklarında seyrini sürdürdü.