Politika

Türkiye-AB ilişkilerinde CHP’nin tarihsel rolü

15 Mart 2025 20:15

Güncelleme: 15 Mart 2025 20:54

*Gülseren Onanç

Avrupa Parlamentosu Türkiye raportörü Nacho Sanchez Amor, CHP heyeti ile buluşmasında “Dünyada sismik bir değişikliğin içinden geçiyor, bu kritik zamanlarda CHP’nin Brüksel’de olması çok önemli” dedi.

Trump yönetiminin seçilmesinden beri dünya düzeninin bildiğimiz ezberleri bir bir bozulurken, Brüksel yeni dünya düzeninin kurgusunda önemli bir baş şehir olmak yolunda.

Bu tarihi süreçte CHP başkanı Özgür Özel başkanlığındaki heyetin 4-6 Mart 2025 te gerçekleştirdiği Brüksel ziyareti çok önemliydi. Ben de bu ziyarete gözlemci olarak katıldım.

Avrupa Birliği’nin (AB) Türkiye’de demokrasi temelinde eşitlik ve özgürlük mücadelesi veren bizler için ne kadar önemli bir çıpa olduğuna çok eskiden beri inanan feminist aktivist ve Floransa merkezli Avrupa Üniversitesi Enstitüsü (EUI) Ulusötesi Yönetişim Okulu (STG) misafir araştırmacısı olarak, CHP heyetinin bu ziyaretini çok önemsiyorum. İki günlük yoğun program sonrasında, içimde yeşeren umut ile izlenimlerimi yazdım.

AB üyelik için ilk koşul demokrasi

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “AB’nin güvenliği için Türkiye’ye ihtiyacı var. Bu Avrupa için son çıkış” söyleminin Türkiye iç kamuoyunda bir karşılığı olması muhtemel. Ancak Avrupalı muhatapların bu söylemin nasıl karşıladığı konusu merak ettiğim konulardan biriydi.

Rusya – Ukrayna çatışmasında Trump yönetiminin Ukrayna’ya askeri desteği kesmesi ile oluşan boşluk nasıl dolacak sorusuna cevap arayan İngiltere ve AB ülkeleri liderlerinin İngiltere Başbakanı Keir Starmer çağrısı ile Londra'da düzenlenen Ukrayna ve Kıtanın Güvenliği Zirvesi’ne Türkiye’yi de davet etmesi AB ile ilişkilerin canlanması için bir fırsat perceresi aralıyor.

AB’nin savunma stratejisinde Türkiye askeri gücü stratejik olarak önemli olsa da, mevzu AB üyeliği olduğunda vazgeçilmez koşul ülkenin demokratik gelişmişliği. “Üyelik ilişkisi ile askeri iş birliği ilişkisi birbirine karıştırılmamalı. Müzakerelerin askıya alınmasının nedeni Kopenhag kriterlerinden uzaklaşılmasıydı. Türkiye’nin sekteye uğrayan üyelik süreci ancak demokratik reformlarla yeniden canlandırabilir” diyerek bir yetkili AB’nin duruşunu net olarak ortaya koydu.

Açıklamaların tonundan ve vurgusundan Türkiye’nin mevcut iktidarının demokratik reformlara ve Kopenhag kriterlerine geri dönebileceğine ilişkin inancın kaybolduğuna yönünde bir kanaat edindim. Türkiye’nin BRİCS’e başvurusu iktidarın AB’den vazgeçtiğine ilişkin bir algı oluşturmuş durumda.

Polonyalı Parlamenter “Mücadeleniz bize ümit oluyor”

Heyet görüşmeleri sırasında AB tarafındaki Türkiye’nin üyeliğine ilişkin öncelik ve heyecanı anlamaya çalıştım.

2022’nin Kasım ayında bir grup kadın hakları aktivisiti, sivil toplum temsilcisi ve siyasetçi ile yaptığımız Brüksel’e ziyaretinde görüşmelerden AB’nin geleceğinde Türkiye’nin olmayacağına ilişkin bir duygu ile ayrılmıştık. İstanbul Sözleşmesi’nden ayrılarak demokrasiden gittikçe uzaklaşan Türkiye’nin bu durumunun AB tarafından önemsenmediği algısı ile geri dönmüştük. Buna ilişkin yazdığım yazıda bu yalnızlık duygusunun hayla kırıklığı anlatmıştım.

Oysa geçen hafta AB’den aldığım duygu daha farklıydı;

Türkiye’nin mevcut iktidardan ibaret olmadığı, farklı yüzler ve sesler olduğunu ve Türkiye’nin AB’ye olan inancını bilen hatırı sayılır sayıda parlamenter olduğunu gözlemledim. Örneğin S&D gruptan Polonyalı bir kadın parlamenter “Mücadeleniz bize ümit oluyor” demesi Avrupa’nın Türkiye muhalefetinden beklentilerin yüksek olduğunu göstermesi açısından önemliydi. Görüşmelerin çoğu AB Parlamentosu’nun 8 politik grubundan ikinci en büyük olan Sosyalist ve Demokratlar (S&D) grubu ve parlamenterleri ile yapıldığının altını çizmeliyim.

CHP vizyonu: AB’ye tam üyelik

CHP heyeti Genel Başkan Özgür Özel, Genel Sekreter Selin Sayek Böke, Genel Başkan Yardıcısı İlhan Uzgel, CHP Eskişehir Milletvekili ve KPK üyesi Jale Nur Süllü, CHP genel sekreter yardımcılığı görevinde bulunmuş, Avrupa’nın sol sosyalist partilerinin ileri gelenleri ile yakın ilişkileri olan Şule Ertem Bucak yer alıyordu. CHP heyetinde yıllardır dış ilişkilerde görevler üstlenmiş kendi içinde uyumlu bir profesyonel kadro vardı. Genel Başkan Özgür Özel her ne kadar CHP’nin AB ile ilişkiler konusunda geçmişte eksik kaldığını kabul etse de arayı kapatmak için her türlü gayreti göstereceklerini vurguladı.

CHP’nin yeni yönetimi iş başına geldiğinden beri Sosyalist Enternasyonal ilişkileri üzerinden Avrupa’nın sol ve sosyal demokrat partiler ve liderleri ile yakın ilişkiler sürdürüyor. Gelişen yakın kişisel ilişkiler sonucunda CHP heyeti AB Parlamentosu Sosyalistler ve Demokratlar (S&D) grubu başkanı Iratxe García Pérez tarafından Parlamento grubuna davet edildi. Garcia Perez’in Özgür Özel’i ve heyetini Parlamento S&D grubunun kapısında çok sıcak bir şekilde karşılaması son zamanda görmek istediğimiz bir uluslararası ilişki fotoğrafıydı.

Özgür Özel grup toplantısında bir konuşma yaptı ve soruları cevapladı. Özel; “Partimiz demokratik, barışçıl, laik, insan haklarına ve hukukun üstünlüğüne saygılı bir Türkiye arzuluyor. Biz böyle bir Türkiye'nin hayallerini kuruyor, böyle bir Türkiye için mücadele ediyoruz, Avrupa Birliği'ne tam üyelik hedefliyoruz” dedi.

Özel AB’nin Türkiye ile ilişkisini göçmen pazarlıklarına hapsetmesini eleştirdi ve “Türkiye'nin demokrasi kültürü yeni AB adayı ülkelerden daha ileridedir" diyerek Türkiye’nin diğer aday ülkelerin arkasında anılmasını kabul edilemeyeceği vurguladı. Türkiye’nin üye olduğu bir AB’ye Trump’ın davranışının farklı olacağını vurgulayan Özel, “Türkiye’nin Londra zirvesine katılımı önemli ancak Türkiye sadece güçlü ordusu olduğu için değil, büyük bir demokrasi açılımı ve atılımı yaparak AB üyesi olacaktır” dedi. Özel’in AB’ye Türkiye’nin AB tam üyelik süreci ile Gümrük Birliği sürecinin iki ayrı başlık olduğu ve durdurulan Gümrük Birliği güncellemesinin yapılması gerektiğini söyledi.

Türkiye’de AB üyeliğine kamuoyu desteğinin yüzde 66 olduğunu, bu oranın gençlerde yüzde 72 ye yükseldiğini söyleyen Özel, “önümüzdeki seçimler AB’ye tam üyelik vizyonu olan, kararlılıkla demokratik adımları atacak olan CHP ile Tayyip Erdoğan arasında bir referandum olacak” dedi.

AB Parlamentosunun S&D grubu üyeleri Türkiye’den Brüksel’e yapılan ziyaretlerin seyrekleştiğini ve Türkiye’den farklı kesimlerin Brüksel’de daha çok varlık göstermesinin AB - Türkiye ilişkilerinin canlanmasında önemli rol oynayacağını vurguladı.

Bu ziyarette CHP bir süredir boş olan Brüksel Temsilciliği görevine yeni bir atama yaptığını duyurdu. Daha önce de Brüksel’de çeşitli görevlerde bulunmuş ve yerel yönetim ilişkiler konusunda deneyimli olan yeni CHP temsilcisini önümüzdeki aylarda bayağı yoğun bir gündem bekliyor.

Demokrasinin son kalesi şehirler

AB Bölgeler Komitesi (Committee of the Regions), Türkiye’de yerel yönetimlerin lider partisi olan CHP‘nin ilişkilerinin yakın olduğu bir komite. Komitenin Başkanı Kata Tüttö, Macar asıllı Budapeşte Belediye başkan yardımcılığı yapmış, genç ve dinamik bir kadın. “Yerelden ve Macaristan’dan geliyorsanız, hayatta kalmayı öğreniyorsunuz” diyen bu güçlü politikacı “şehirler demokrasinin son kalesidir” diyerek merkezi otoriterliğe karşı şehir yönetimlerinin demokrasinin savunulması açısından önemli işlev yerine getirdiğini vurguladı.

Komitenin yeni seçilen yönetimi, Belediye Başkanları arasında dayanışmayı sağlamaya çalıştıklarını ve Aralık ayında Ekrem İmamoğlu takımı ile toplantı yaptıklarını söylediler. “Bize güvenebilirsiniz” diyerek CHP’nin AB yolculuğunda yerel yönetimlerin önemli bir rol oynayabileceğini vurguladılar. Ekrem İmamoğlu başkanlığındaki Türkiye Belediyeler Birliği’nin etnisite, cinsiyet konusundaki çoğulcu yaklaşımının çok değerli olduğunun altını çizdiler.

Ekrem İmamoğlu’nun Avrupa şehirlerinin belediye başkanları arasındaki kurduğu yakın ilişki hem kendi Cumhurbaşkanlığı adaylığı sürecinde hem de CHP’nin AB vizyonunu uygulama sürecinde önemli bir faktör olacak. Diğer belediye başkanlarının da Brüksel ve AB şehirleri arasında kuracakları networkler de Türkiye’nin AB üyeliğinin canlanmasında etkili rol oynayacak.

Türkiye için yol haritası ve CHP’nin rolü

AB Parlamentosu temsilcileri, Türkiye’nin AB tam üyelik yolculuğunda CHP’nin demokrasi, hukukun üstünlüğü ve özgürlüklerin savunucusu olarak göstereceği liderliği çok önemli buluyor. CHP’nin AB ile daha yakın temas kurması ve AB değerlerini seslendirmesi, yok olmaya yüz tutmuş Türkiye’nin AB üyelik sürecinin yeniden canlanması için çok değerli.

AB yetkilileri, ana muhalefet partisi CHP’yi Türkiye’nin demokratik dönüşümünde güvenilir bir ortak olarak görüyor. Türkiye’de muhalefetin birlik içinde hareket etmesi de önemli bulduklarını belirtiyorlar.

Aile fotoğrafında Özgür Özel

CHP Lideri’nin 6 Mart’ta Brüksel’de düzenlenen “Ukrayna ve Savunma” toplantısı öncesi S&D Grubunun toplantısına davet edilmesi AB’den gelen çok önemli bir mesajdı. AB Konsey Başkanı Antonio Costa, Alman Başbakanı Olaf Scholz, İspanya Başbakanı ve Sosyalist Enternasyonal Başkanı Pedro Sanchez, Avrupa Parlamentosunda Sosyalist ve Demokratlar grup başkanı ve eski İsveç Başbakanı Stefan Löfven’in de bulunduğu çok sayıda politikacı ile gerçekleşen buluşma ve sonrasında çekilen aile fotoğrafında Özgür Özel’in yer almasını önemli buldum. AB Türkiye üyelik sürecinde CHP’yi muhatap olarak almak istiyor.

Özgür Özel tarafından kaleme alınan yazıda AB ile ilişkiler ve politikalar Brüksel ziyareti kapsamında değerlendirilmiş. Benim de gözlemim CHP’nin üzerinde tarihi bir görev olduğu yönünde.

Brüksel gezisi uzun bir zamandır kaybettiğim umudu yeniden yakalamama yardımcı oldu.

Türkiye’nin AB üyeliği sürecini yeniden canlandırabiliriz.




*SES Eşitlik ve Dayanışma Derneği Başkanı
Avrupa Üniversitesi Enstitüsü Misafir Araştırmacı