Kadıköy Florence Nightingale Hastanesi Göğüs Hastalıkları bölümünden Doç. Dr. Osman Elbek, Türkiye’deki huzurevlerinin Covid-19 salgınında ölümler açısından Avrupa ve ABD’deki huzurevlerinden daha iyi durumda olduğunu ifade etti.
Doç. Dr. Elbek, Türk Tabipler Birliği Covid-19 İzleme Grubu 4. ay raporunda yer alan “COVID-19 Pandemisi’nde Gözardı Edilenler: Huzurevleri” başlıklı yazısında “huzurevlerinin Covid-19 açısından riskli yerler” olduğuna dikkat çekti. “Huzurevlerindeki kırılgan grupların bizatihi sağlık çalışanları ve ziyaretçilerden olumsuz etkilendiklerini” vurgulayan Doç. Dr. Elbek, salgının huzurevlerine etkisini şöyle değerlendirdi:
"Kısıtlı bilgiye rağmen"
"Türkiyenin huzurevlerindeki Covid-19 salgını konusunda detaylı ve düzenli bilgilendirme kamuoyuna yapılmamıştır. Ancak huzurevlerinin Kıta Avrupası ve ABD ile kıyaslandığında ölümler açısından çok daha iyi konumda olduğu görülmektedir. Konu hakkında kamuoyuna yapılan kısıtlı bilgilendirmelerde 30 Nisan 2020 tarihi itibariyle kurumsal bakım alan 55 bin 585 yaşlı ve engellinin 1030’una (yüzde 1,9) Covid-19 tanısı konulduğu ve 15 Mayıs tarihi itibariyle de bu grup hastalardaki toplam ölüm oranının yüzde 4 olduğu görülmektedir.
"Darülaceze’de hiç ölüm olayı olmadı"
"Öte yandan Türkiye’de yerel yönetimlere bağlı en büyük huzurevi kompleksi olan ve tüm ihtiyaçları İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından karşılanan İstanbul Darülaceze Müdürlüğü’ne bağlı bulunduğu huzurevlerinde 1 Mart – 31 Mayıs 2020 tarihleri arasında kesin COVID-19’a bağlı hiç ölüm olmaması da bu tür kurumların finansmanının kamu tarafından karşılanması ve yerel belediyeler aracılığıyla yönetilmesi halinde huzurevlerinde salgınların yaşanmayacağına işaret etmektedir. Huzurevlerindeki COVID-19 salgını ve ölümleri bir kez daha sağlık ve sosyal hizmet alanlarının özelleştirilmemesi ve kazanç eksenli bir bakış açısına mahkum edilmemesi gerektiğini göstermiştir.
"Türkiye’de huzurevinde kalma oranı düşük"
"Veriler, Kuzey Avrupa’da yüzde 6’larda olan 65 yaş ve üzeri yaş grubunda kurumsal bakım hizmeti alma oranının, Güney Avrupa’da yüzde 1’lere düştüğüne işaret etmektedir.
Türkiye’de 2015 yılı itibariyle 28 bin 433 kişi (yüzde 0,3) resmi ve özel olmak üzere kurumsal bakım hizmeti almakta, 12 bin 299 kişi (yüzde 0,1) ise Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nın huzurevlerinde kalmaktadır. Türkiye’de 63 ilde toplam 30 bin 571 kapasiteli 371 yaşlı bakım kuruluşu (huzurevi, huzurevi yaşlı bakım ve rehabilitasyon merkezi, özel yaşlı bakım evi/merkezi) bulunmaktadır.
"Özel huzurevlerinde Covid-19 daha yüksek"
"ABD’deki bir araştırmada kâr amacı gütmeyen huzurevlerinde COVID-19 saptanma olasılığının, kâr amacı olan huzurevlerine göre anlamlı oranda düşük olması dikkat çekicidir. Başka bir ifadeyle huzurevlerinde yaşanan COVID-19 salgınlarının temel nedeni tıbbi olmaktan ziyade ticari bakış açısıdır.
"İspanya’da huzurevleri kamulaştırıldı"
"Huzurevlerini yöneten şirketler daha fazla kâr sağlamak için bu kurumlara gerekli insan gücü ve alt yapı desteği sağlamamışlardır. Benzer durumda İspanya’da da geçerlidir. İspanya’daki huzurevlerinin büyük çoğunluğunu işleten şirketler, kamu idaresinin kontrol mekanizmasından kaçarak, daha fazla kazanç sağlamak için istihdam ettikleri personele yeterli eğitim vermeyerek ve çalışanlarına düşük ücretler verip onları birden fazla alanda gereğinden fazla çalıştırarak İspanya huzurevlerindeki ölümcül salgının nedenini oluşturmuşlardır. Zaten bu nedenle İspanya’daki özel huzurevleri 14 Mart’ta kamulaştırılmıştır.
"Türkiye’de yaşlı nüfus artıyor"
"Türkiye’de 2017 yılı itibariyle 10 milyon 266 bin 623 kişinin 60 yaş ve üzerinde olduğu 65 yaş ve üzeri kişi sayısının nüfusun yüzde 8.5’una ulaştığı ve halen 7,5 milyon civarında geriatrik olgu bulunduğu dikkate alındığında; önümüzdeki yıllarda benzer pandemiler karşısında kırılgan bir grup olarak huzurevi sakinlerinin durumu çok daha kritik önem taşıyacaktır."