Almanya Dışişleri Bakanı Sigmar Gabriel, geçtiğimiz günlerde yaptığı açıklamada, Türkiye ve Ukrayna'nın önümüzdeki yıllarda AB'ye üye olabileceğini düşünmediğini belirterek, daha yakın bir işbirliği için alternatif yollar aranması gerektiğini söyledi.
İngiltere'nin AB'den ayrılma sürecinde (Brexit) "akıllıca" bir anlaşmaya varılabilmesi durumunda, bu anlaşmanın Türkiye ve Ukrayna ile işbirliğinde yeni bir model oluşturabileceğini sözlerine ekleyen Gabriel'in bu açıklamalarına henüz Ankara'dan resmi bir tepki gelmedi. Ancak uzmanlara göre, Alman Dışişleri Bakanı'nın gündeme getirdiği "Brexit" formülü, Türkiye'nin kabul edilebileceği bir öneri değil.
"Türkiye'nin hedefinin kesinlikle tam üyelik olduğu, bakanlık tarafından açıklanacaktır"
DW Türkçe'ye konuşan Avrupa Birliği ve Küresel Araştırmalar Derneği (ABKAD) Başkan Yardımcısı Can Baydarol, AB'ye tam üyelik konusunun Türkiye için Ankara Anlaşması'nın 12 Eylül 1963'ten bu yana "tabu" olduğunu belirtti.
Baydarol, "Ankara Anlaşması'nın iki yerinde 'tam üyelik' ibaresi geçiyor. Türkiye de yaklaşık 60 yıldır tek alternatifin tam üyelik olduğu konusunda ısrarcı. Dolayısıyla şimdi tam üyeliğin yerini alacak herhangi bir formül belki gerçekçilik adına, bugünün koşulları adına doğru olabilir. Ama tahmin ediyorum ki Türkiye'nin hedefinin kesinlikle ve kesinlikle tam üyelik olduğu, Dışişleri Bakanlığı tarafından da açıklanacaktır" diye konuştu.
AEA ve güncellenmiş Gümrük Birliği'nin sentezi
Henüz İngiltere ile nasıl bir çıkış anlaşması yapılacağının da belirsiz olduğunu hatırlatan Baydarol, Gabriel'in bu önerisiyle hem Londra hem de Ankara'ya şu mesajı vermek istemiş olabileceğini belirtti:
"İngiltere için 1992'de imzalanan Avrupa Ekonomik Alanı (AEA) anlaşmasına benzer bir formül düşünüyor olabilirler. Bu anlaşma, AB üyesi olmayan ama Avrupa Serbest Ticaret Birliği (EFTA) üyesi olan İsviçre, Norveç gibi ülkelerle AB arasındaki ticareti düzenliyordu. Türkiye için de Gümrük Birliği'nin güncellenmesi meselesi var. Alman Dışişleri Bakanı her ikisini bir araya getirip yeni bir model önermek gibi bir eğilim içerisinde diye tahmin ediyorum. Yani bu Gümrük Birliği'ni öyle bir genişletelim ki; İngiltere için ne yapıyorsak, onlar burada da yer alsın gibi."
AB'den ayrılma kararı alan İngiltere ile Brüksel arasındaki Brexit müzakerelerinde Aralık ayı ortasında, ikinci aşamaya geçilmesi konusunda anlaşma sağlanmıştı. İlk aşamada İngiltere'deki AB vatandaşlarının haklarının korunması dahil bazı önemli konularda görüş birliğine varılmıştı. Müzakerelerin bir sonraki turunda ise AB ile İngiltere arasındaki ticaret konusuna odaklanılacak.
Türkiye ile AB arasında ise hâli hazırda bir Gümrük Birliği anlaşması bulunuyor. 1996'dan beri yürürlükte olan bu anlaşma, Türkiye'nin AB'ye gönderdiği sanayi ve işlenmiş tarım ürünlerine vergi yükümlülüğü ya da kota getirilmemesini öngörüyor. Diğer tarım ürünleri ve hizmetleri kapsamayan anlaşma uyarınca Türkiye, AB üyesi olmayan ülkelerden yapılan ithalatlarda ise Birlik'in ortak vergi politikasına uymak zorunda kalıyor. Ayrıca karar verme sürecinde yer almadığı için, bu vergilerin belirlenmesi konusunda da söz hakkı bulunmuyor. Türkiye'nin Gümrük Birliği'nin güncellenmesi yönündeki talebine rağmen bu konudaki müzakereler halen başlatılmadı.
"İmtiyazlı ortaklığın hortlaması"
Yıldız Teknik Üniversitesi öğretim üyesi ve İktisadi Kalkınma Vakfı (İKV) Genel Sekreteri Doç. Dr. Çiğdem Nas da Brexit'in Türkiye açısından bir model olamayacağı görüşünde. DW Türkçe'ye konuşan Nas, bu düşüncesinin gerekçesini şöyle dile getirdi:
"Çünkü Brexit çok kendine özgü bir durum. Yani AB üyesi olmuş bir ülke, AB'den ayrılıyor. Evet Schengen ve Euro'ya katılmamış ama sonuçta AB'ye uyumlu mevzuatı olan, Tek Pazar'da serbest dolaşım dahil her konuda AB üyesi olan bir ülkeden söz ediyoruz... Bu nedenle de şu an biraz İngiltere'ye özgü bir model üzerinde çalışılıyor."
Nas, Gabriel'in Türkiye konusunda açtığı Brexit önerisini, Ankara ile AB arasındaki tam üyelik müzakereleri tamamen gündemden düşürme çabası olarak niteliyor. Nas, "Böyle bir şey artık şunu demek olur: Tam üyelik artık sizin için hiçbir zaman mümkün olmayacak, onun yerine size bir ortaklık verelim. Bu, imtiyazlı ortaklığın başka bir şekilde tekrar hortlaması gibi bir şey olur" ifadesini kullanıyor.
Önce Türkiye, İngiltere'ye örnek gösterildi
Her ne kadar Almanya Dışişleri Bakanı Gabriel, Türkiye'ye Brexit modelini önerse de; aslında uluslararası kamuoyunda daha önce "İngiltere'ye Türkiye ile yapılan Gümrük Birliği anlaşması teklif edilsin" görüşü gündeme geldi. Zira İngiltere'nin AB'den ayrılma sürecindeki formüller tartışılırken, Londra için Türkiye ile AB arasındaki Gümrük Birliği anlaşmasının da model olabileceği konuşuldu.
Bu durumu hatırlatan Nas, Gümrük Birliği'nde karar alma sürecine katılım olmadığı için İngiltere'nin bu formüle sıcak bakmadığını söylerken şu ifadeleri kullanıyor:
"AB üyesi olmadığınız için ortak ticaret politikasının karar alma sürecinde yer almıyorsunuz. Ama Gümrük Birliği sebebiyle bunun uygulayıcısı konumuna gelmiş oluyorsunuz. Bunu yaptığınızda da tabii asimetrik bir ilişki doğuyor. İngiltere de zaten bu egemenlik devri konusunda sorunlar yaşadığı için ve bunu istemediği için Gümrük Birliği formülü de çok fazla uygulanamaz gibi bir noktaya gelindi."
Baydarol da Gümrük Birliği formülünün İngiltere tarafından benimsenmemesinin doğal olduğunu düşünüyor.
Baydarol, "Gümrük Birliği dediğiniz, üçüncü ülkelere karşı uygulanan bir ortak ticaret politikasıdır. Bir ortak politikadan bahsediyorsak; bunun bir ortak karar alma masası, ortak bütçesi ve ortak hukuku vardır. Türkiye bu üçünde de yer almadığı için Gümrük Birliği modeli Türkiye'de çok eleştirildi. Şimdi İngiltere'ye kalkıp da bu modeli empoze etmenizin herhalde İngilizler tarafından kabul edilebilir bir tarafı olmayacak" diyor.
Türkiye'nin AB'nin karar alma sürecine dahil olmasının önemine vurgu yapan Baydarol, "Türkiye için en elverişli olacak şey, tam üyelik öncesinde kendisiyle ilgili konularda AB'nin karar alma masasında yer almasıdır. Benzeri bir model İngiltere'ye de önerilirse, tahmin ediyorum İngilizler de 'hayır' demeyecektir. Ama kötü bir Gümrük Birliği örneği olan ve şu anda gerçekten güncellenmesi gereken çok eski model bir anlaşmayı, İngilizlerin kabul edeceğini pek sanmıyorum" diye ekliyor.
Cengiz Özbek
© Deutsche Welle Türkçe