Türkiye ile İsrail arasındaki normalleşme sürecidiplomasi ve güvenlik alanlarında işbirliği adımlarıyla devam ederken İsrail'de iç politik dengelerin değişmesi ve iktidara yeniden sağcı lider Benyamin Netanyahu'nun gelme ihtimalinin bu süreci nasıl etkileyeceği merak ediliyor.
İsrail'de koalisyon hükümeti ortaklarından Başbakan Naftali Bennett ve Dışişleri Bakanı Yair Lapid, geçen pazartesi günü Meclis'i feshederek erken seçime gitme kararı aldıklarını duyurmuşlardı. Bu kararın gelecek hafta başında Meclis'te onaylanması bekleniyor ve böylelikle İsrail yaklaşık 3,5 yıl içinde beşinci kez genel seçime gitmiş olacak.
Erken seçime kadar ise Lapid'in geçici başbakan olması bekleniyor. Haziran 2021'de iktidara gelen Bennett öncülüğündeki 8 partili koalisyon, Netanyahu'nun üst üste 12 yıllık başbakanlık dönemini sona erdirmişti.
İsrail'de Salı gecesi açıklanan son anketlere göre Meclis'te Bennett-Lapid koalisyonunu oluşturan 8 partiye karşılık Netenyahu'yu destekleyen 4 parti arasındaki kilitlenmenin devam ettiğini gösteriyor.
Lapid iç politika gelişmelerinin yoğun olduğu bir dönemde Perşembe günü Ankara'yı ziyaret ederek Dışışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ile bir araya geldi. İki bakan diplomatik temsil düzeyinin büyükelçi seviyesine çıkarılması için gerekli süreci başlattıklarını açıklamıştı.
"Tango iki kişiliktir"
Peki dibe vurmuş olan ilişkilerini son dönemde yeniden ayağa kaldırmaya çalışan iki ülke arasındaki yumuşama İsrail'deki iç politik gelişmeler ve Netanyahu'nun yeniden başbakan olma ihtimalinden nasıl etkilenebilir?
Üst düzey Türk yetkililer bu soruya karşılık çok fazla yorum yapmayarak diplomasinin bilinen sözlerinden birini hatırlatıyor: "Tango iki kişiliktir".
Netanyahu'nun tangoda Türkiye'ye partner olup olmayacağı henüz bilinmiyor, ama gerek İsrail'i gerekse bölgedeki yeni gelişmeleri değerlendiren uzmanlara göre Türkiye-İsrail yakınlaşması değişen bölge dengelerinde iç siyasi gelişmelerden artık çok da keskin bir şekilde etkilenmeyebilir.
Geçmiş dönemde Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ile Netenyahu birbirlerine yönelik yaptıkları çeşitli açıklamalarda sert ifadeler kullanmışlardı. İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener'in Erdoğan'ı Netanyahu'ya benzeten yöndeki bir açıklaması ise AKP tarafından çok sert eleştirilmişti ve Erdoğan Akşener'e manevi tazminat davası açmıştı.
Uzun yıllar İsrail Dışişleri Bakanlığında çalışan ve 1981-1983 yılları arasında maslahatgüzar olarak Türkiye'de de görev yapmış olan Dr. Alon Liel, DW Türkçe'nin sorusuna karşılık "İlişkileri çarpıcı biçimde ileriye götüren şey son iki haftadır terörle mücadeledeki işbirliği. Bu bir oyun değiştirici. Lapid eğer bir oyuncu olarak kalırsa ilişkileri güçlendirecektir. Ancak Netanyahu'nun dönüşü işleri bozabilir" ifadelerini kullanıyor.
Netanyahu başbakan olursa iki ülkeyi ne bekliyor?
Netanyahu'nun yeniden başbakan olup olamayacağı de İsrail iç politikasında tartışılan konulardan. Likud Partisi lideri Netenyahu son bir yıldır koalisyonu devirmeyi ve iktidara geri dönmek için güçlü bir muhalefet sergiliyordu.
DW Türkçe'ye konuşan Ankara Politikalar Merkezi Londra Temsilcisi Dr. Selin Nasi, İsrail siyasetinde 120 sandalyeli Knesset'te çoğunluk sağlamanın çok kolay olmadığını ve Netanyahu'ya destek verenlerin genelde aşırı sağ partiler olduğunu hatırlatıyor. Nasi, "Netanyahu'nun yeniden gelme olasılığı var mı? evet olabilir. Ama muhalefet partileri şimdiye kadar kendi ideolojik çıkarlarının ötesine geçip birleşmeyi başardılar. Bunu bir kez daha başarma şansları olabilir" diyor.
Netanyahu'nun yeniden başbakan olma ihtimalinin Türkiye-İsrail arasındaki yeni sürece etkisini de yorumlayan Nasi, iki ülke ilişkilerinin olumlu bir seyirde olduğunu ve bu seyrin bölgedeki yeni güç dengesi ile örtüştüğünü belirtiyor. Nasi, şunları söylüyor:
"Türkiye de şimdi Ortadoğu'da İran'a karşı ama açık bir şekilde açık olarak lanse edilmese de İran'ı dengeleme amacı taşıyan bölgesel hizalanmanın yanında yer alacak gibi görünüyor. Gelişmelere bu açıdan yani bölgedeki son gelişmeler perspektifinden bakıldığında Türkiye-İsrail ilişkilerinin bu seyirde devam edeceğini öngörebiliriz."
İsrail iç politikasını ve bölgeyi yakından takip eden Dr. Remzi Çetin de İsrail'deki bir seçimde iktidar değişikliği olması ve hatta Netanyahu'nun iktidara gelmesi durumunda bile iki ülke ilişkilerindeki olumlu ivmenin kaybolmayacağını düşünüyor.
DW Türkçe'ye konuşan Çetin, "Bu rüzgârın tersine çevrilmesi mümkün değil. Çünkü şu andaki mevcut hükümet dış politika vizyonunu aslında Netanyahu'nun kaldığı yerden devam ettirdi" derken bu vizyonun parçası olarak Körfez ülkeleri ve Türkiye ile açılım süreçlerini örnek gösteriyor. Çetin, sözlerini şöyle sürdürüyor:
"O yüzden Netanyahu geldiğinde Türkiye ile köprülerin atılacağı gibi bir görüşe çok katılmıyorum. Netanyahu'nun mevcut hükümetin gerçekleştirdiği normalleşmeyi sekteye uğratacağı ya da yarıda keseceğine inanmıyorum. Çünkü İsrail dış politikasında süreklilik ilkesi vardır, o süreklilik ilkesine göre hükümet kim olursa olsun İsrail'in ulusal çıkarlarına göre hareket etmek zorundadır."
Nasi de İsrail'deki bu devamlılık ilkesine dikkat çekerek "İsrail'de genel anlamda dış politikaya büyük oranda dışişleri ve güvenlik yön verir. O nedenle iktidar değişikliklerinde çok da radikal bir sapma yaşanmıyor. Devamlılık daha esas. Ama tabi ki yaklaşım farklılıkları da olmuyor değil" diye konuşuyor.
"İki ülke lideri de pragmatik"
Uzmanlara göre her ne kadar bazen karşılıklı sert açıklamalar yapsalar da gerek Erdoğan gerekse Netenyahu iki pragmatik lider.
Çetin, Erdoğan'ın elbette Netanyahu ile ilişkilere çok sıcak bakmadığının bilindiğini ancak yine kendisinin iki ülke arasındaki istihbarat ilişkilerinin devam ettiğini açıkladığını hatırlatıyor.
Erdoğan bu açıklamayı Aralık 2020'de yapmış ve "En tepedeki kişilerle sıkıntı yaşıyoruz bazı ülkelerle olduğu gibi. En tepedeki ile sıkıntılar olmasa ilişkiler çok farklı olabilirdi" ifadesini kullanmıştı.
"Günümüzde bir İran tehdidi var ve bu çok önemli" diyen Çetin, Suriye'de Rusya'dan boşalan yerlere İran'ın yerleşmesinin sadece İsrail için değil Türkiye için de tehlikeli bir gelişme olduğunu belirtiyor ve şöyle konuşuyor:
"O yüzden konjonktür ne olursa olsun İsrail ve Türkiye kimi zaman birbirinden uzaklaşsa da mutlaka yeniden birbirleri ile yolları kesişebiliyor. Günümüzde de İran tehdidi İsrail ve Türkiye'nin birbirini yeniden keşfetmelerini sağladı."
İsrail ile İran arasındaki gerilim Türkiye'ye de yansımış ve İsrail Türkiye'deki İsrailli bürokrat ile aileleri ve turistlere "İran'ın hedefindesiniz derhal Türkiye'yi terk edin" mesajı göndermişti. İki ülke arasında bu alanda bir işbirliği yapıldığı yetkililerce açıklanırken, İranlı suikast timlerinin yakalandığına ilişkin haberler basına yansımıştı.
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu da dün Lapid ile düzenlediği basın toplantısında "Güvenlik kurumlarımız yakın işbirliği içinde çalışmayı sürdürüyorlar, temas halindeler ve şunu söylemek isterim; bu tür olayların ülkemizde yaşanmasına hiçbir şekilde izin veremeyiz, terör saldırılarına da izin vermemiz mümkün değil. Bu konuda gerekli mesajlar da verilmiştir" ifadelerini kullandı.
Selin Nasi, Netanyahu'nun geçmiş dönemlerindeki ile şimdiki bölgesel konjonktürün çok farklı olduğunu hatırlatarak "Netanyahu da tıpkı Erdoğan gibi pragmatik bir siyasetçi ve geri gelirse zamanın ruhuna uygun esnekliği göstererek, uygun politikaları ve uygun siyasi söylemi ve buna uygun rızayı da üretebilen güçlü bir lider. O nedenle radikal bir sapma ben tahmin etmiyorum" diyor.
Bazı adımlarda gecikmeler olabilir mi?
Peki iki ülkenin normalleşme için atacağı adımların bazılarında İsrail iç siyaseti nedeniyle gecikmeler yaşanabilir mi?
Nasi'ye göre bu ihtimal büyükelçilerin atanması ile ilgili söz konusu olabilir.
"İç siyasetten kaynaklı bazı gecikmeler belki olabilir ama sürecin raydan çıkmasını pek beklemiyorum" diyen Nasi, istihbarat alanındaki işbirliği ile iki ülke arasında olumlu anlamda epey yol kat edildiğini belirtiyor.
Bu arada uzmanlar sadece İsrail'de değil Türkiye'de de seçim sürecinin yaklaştığı ve İsrail ile ilişkilerin Türkiye'deki sağ partiler için de önemli bir etken olduğuna dikkat çekiyor.
Çetin, Türkiye ve İsrail arasındaki son dönemdeki yakınlaşmanın çok sorunsuz bir yol olmadığını, "tuzaklarla ve tahriklerle dolu" olduğuna işaret ederken, Nasi de geçen Ramazan ayının önemini "İlişkiler Ramazan'da önemli bir sınavdan bence başarıyla geçti” tespiti yapıyor.