Ruşen Takva
VAN - Türkiye’nin doğusundaki kentlerde doktor sayısı azalıyor ve uzmanlık alanlarında doktor bulmak gittikçe zorlaşıyor. Van’da toplam nüfusları 250 bin kişiyi aşan Saray, Özalp, Bahçesaray, Başkale, Çatak ve Çaldıran gibi ilçelerde bulunan kamu hastanelerinde, kadın doğum uzmanı yok. Bu ilçelerde yaşayan hamile kadınlar ve hastalar, en az 70 kilometre uzaklıkta bulunan Van kent merkezindeki hastanelere gitmek zorunda kalıyor ama Van’da bulunan bölge eğitim araştırma hastanesinde dahi günler sonrasına ancak randevu bulunuyor.
Pek çok doktor ise yurtdışına, özellikle personel açığı yaşanan Almanya’ya gitme fırsatını arıyor. Dil eğitimi veren kurslar Almanca öğrenmek isteyenlerin taleplerine yetişemiyor.
Kent merkezi nüfusu 631 bin 827 kişi olan Van, Doğu Anadolu Bölgesi’nde Hakkâri, Şırnak, Ağrı ve Bitlis gibi illerin sağlık üssü konumunda. Ancak bölgedeki hastanelerin her ne kadar fiziki kapasiteleri yükseltilse de poliklinik yapacak doktor sayısı her geçen gün azalıyor.
Van-Hakkari Tabipler Odası Başkanı Ahmet Koç, “Avrupa ülkeleri arasında doktor başına düşen hasta sayısının en fazla olduğu ülke Türkiye’dir. Türkiye'nin nüfusu 85 milyon iken acil servislere başvuran hasta sayısı yıllık 130 milyon kişidir. Yani nüfusun iki katıdır” diyor.
Kamu hastaneleriyle donatılarak, Doğu Anadolu Bölgesi’nin sağlık üssü olacağı vaadiyle yola çıkılan Van’da ise onkoloji, kadın doğum ve çocuk cerrahı gibi bölümlerde doktor sayısı ortalamanın çok altında. Doktorlar, personel eksikliği nedeniyle ülkenin batısına göre çok daha fazla sayıda hastaya baktıklarını düşünüyor. İlçelerde durum daha da vahim.
“Hasta sayısı bini geçiyor”
Diyarbakır’ın kırsal kesimlerinde 10 yıldır aile hekimi olarak görev yapan ve ismini vermek istemeyen bir doktor, “Bölgede çalışan doktorlar bölüm fark etmeksizin ortalama günlük 70 hasta bakar. 40 bakan da var, 140 bakan da var. Acil servislerde bu sayı 500’ü, hatta bazı illerde 1000’i geçer” diyor.
Kamuda çalışan doktor sayısının her geçen gün azalması ve çalışma şartlarının ağır olması sebebiyle doktorlar iki yıl olan zorunlu doğu görevini bitirdikten hemen sonra Türkiye’nin batı kentlerine atamalarını talep ediyor. Doktorların bu göçü, nüfusları yüzbinleri bulan doğu ilçelerinde uzmanlık gerektiren pek çok alanda doktor bulunamamasına sebep oluyor. Ancak Türkiye’de yaşanan doktor eksikliğinin tek sebebi bu değil. Doktorların görevi başındayken hasta yakınları tarafından saldırıya uğraması, hatta öldürülmesi ve ekonomik krizle maddi koşullarının kötüleşmesi gibi nedenlerden dolayı doktorların yurtdışına kaçma isteklerini her gün artırıyor.
Aile hekimi olarak kırsalda görev yapan bir doktor, uyuşturucu bağımlısı olduğunu düşündüğü bir hasta ile yaşadıklarını şöyle anlatıyor:
“Neredeyse her gün ‘Yeter artık’ dediğimiz birçok olayla karşı karşıya kalıyoruz. Mesela en son, bağımlılık yapıcı bir ilaç kullanan ve bunu reçetesiz alamadığı için benden reçete yazmamı isteyen bir şahıs, durumu anlatmama rağmen ısrarına devam etti. Reçeteyi yazmamam üzerine poliklinik dışında telefonla konuşup birilerini çağırdı. Bu stresle çalışmaya devam etmek zorunda kaldım. Sonra polise başvurdum, adamın ifadesi alındıktan sonra serbest kaldı. Bu adamın önümüzdeki günlerde bana zarar vermeyeceğine dair garantim yok.”
“Talebe yetişemiyoruz”
Öte yandan Türkiye’de yabancı dil eğitimi veren özel dil kursları ise talebe yetişemediklerini söylüyor. Van’da dil kursu olan bir yetkili, 2021 senesinde sadece dört Almanca öğrencisi olduğunu, 2022 senesinde bu sayının 70 kişiye ulaştığını ve çoğunluğunun doktor veya hemşire olduğunu söylüyor.
Almanca öğrenen doktorlar ile konuştuğumuzda, Türkiye’de doktorluk yapmaktan mutlu olmadıklarını söylüyorlar. Van–Hakkâri Tabip Odası Başkanı Ahmet Koç da, bu tespite paralel olarak “Türkiye’de tıp doktorlarının meslekten memnuniyeti son 20 yılın en kötü seviyesine geriledi” yorumunda bulunuyor.
İlk altı ayda bin 700 hekim
Yurtdışına giden hekimlerden istenen belgeler arasında bulunan iyi hal belgesi, Türk Tabipler Birliği (TTB) tarafından veriliyor. Geçmiş yıllarda TTB’ye yılda en fazla 50 ila 100 arasında hekim bu belgeyi almak için başvururken sadece bu yılın ilk altı ayında bin 700 hekim başvuruda bulunmuş. Koç, “Yıl sonuna kadar bu sayının 3 bine varacağını düşünüyoruz ve bu da ileriki dönemde Türkiye'deki sağlık sisteminin zor duruma geleceğinin açık bir göstergesidir” diyor.
Bölgede çalışan doktorlar ise mesleğin eski saygınlık ve konforunun kalmadığını düşünüyor. Şikâyetlerin başında hasta sayısının çokluğu geliyor. Van’ın kırsal kesimlerinde kamu görevi yapan doktorlar, çalışabilmelerinin optimum şartlarının oluşması için günde 24 hastadan fazlasına bakmamaları gerektiğini söylüyor. Ancak güvenlik kaygıları nedeniyle ismini vermek istemeyen bir Genel Cerrah uzmanı; “Düşünün ki beş dakikada bir hasta bakmak zorunda kalıyorsunuz. Hastayı dinlemek, şikâyetlerini not almak, muayene etmek, ayırıcı tanıları düşünmek ve sonrasında bir karar verip tedavisini düzenlemek için beş dakikanız var. Eğer malpraktis oluşursa da milyonluk hukuk davalarıyla boğuşursunuz, bunun sonucunda tabii ki bir süre sonra yıpranırsınız ve psikolojiniz bozulur. Şu anda hiçbir doktor işini severek yapmıyor. Doktorlar arasında antidepresan kullanımının en yüksek olduğu ülkelerden biri Türkiye” şeklinde konuştu.
Van’ın 50 bin nüfuslu Muradiye ilçesinde bulunan kamu hastanesinde aylar öncesine kadar kadın doğum uzmanı hekim yoktu. Bu dönemde hamile olan eşini her ay kontrol için 90 kilometre uzaklıkta bulunan Van Bölge ve Araştırma Hastanesi’ne götüren bir baba adayı, “Endişeliyim. Aniden ve gece yarısı eşimin sancıları tutarsa ve bebeğim için hayati bir risk oluşursa hastaneye en az bir saat sonra yetişebilirim” diyor.
Yabancılar atanıyor
Van’da görev yapan aile hekimi Hüseyin Yaviç, “Kırsalda yaşayan hastaların büyük çoğunluğu sadece Kürtçe biliyor. Derdini Kürtçe anlatabiliyor. Kültürü ve hastalığı bu dil üzerinden tanımlıyor, öyle biliyor. Biz yıllardır bu hususta mücadele ederken şimdi Türkçe konuşmakta dahi zorlanan yeni doktorlar atanıyor” diyor.