Türkiye Tabiatını Koruma Derneği (TTKD) Bilim Danışmanı Dr. Erol Kesici, 2022'nin bir numaralı krizinin, "su sorunu" olduğunu belirterek, 2023 için de, "kuraklık" sorununa dikkati çekti. Türkiye'de kullanılabilir su miktarının 2 yılda 112 milyardan 100 milyar metreküpe gerilediğini açıklayan Dr. Kesici, Dünya Su Stresi Haritası'na göre, Türkiye'nin, 2040'a gelindiğinde su kıtlığı çekecek ülkelerden biri olacağı uyarısında bulundu.
TTKD bilim danışmanı emekli öğretim üyesi Hidrobiyolog Dr. Kesici, geride kalan 2022'nin bir numaralı krizinin, su sorunu olduğunu belirtti. Dr. Kesici, yapılan hataların bedelinin çok ağır olacağı, geleceğin ve gerçek zenginliğin belirleyicisinin su olduğunu vurguladı. Su varsa, hayatın da var olabileceğini kaydeden Dr. Kesici, dünya nüfusunun en az dörtte birinin aşırı derecede susuzluk çektiğini, birçok ülkede çeşme suyu dahi verilemeyecek derecede kuraklık yaşandığını açıkladı.
2040'ta Türkiye, en riskli ikinci kategoride
Türkiye topraklarının yarısında, aşırı yüksek ya da yüksek derecede su sıkıntısı görüldüğünü anlatan Dr. Kesici, “Dünya Su Stresi Haritası'na (WRI) göre, 2040'a gelindiğinde ülkemizin su kıtlığı çekeceği ve iklim krizinden en fazla etkilenecek ülkelerden biri olacağı kaydedilmektedir. Ayrıca ülkemizin, yer altı sularının çok ciddi risk altında olduğu ve kuraklığı çok şiddetli şekilde yaşayacağı da belirtilmektedir. Su sorununda 17 ülkenin, 'aşırı yüksek derecede' gösterildiği dünya ülkeleri arasında Türkiye 27. sırada, 'yüksek derecede' en riskli ikinci kategoride" dedi.
Su miktarı, 100 milyar metreküpe geriledi
Dr. Kesici, yer altı suyunun azalmasının, tarımsal üretimin geleceği için kuraklıkla birlikte yıkıcı sinerjik bir etki yaratacağına dikkat çekerek, “Ülkemizde, 2020'de 112 milyar metreküp olan kullanılabilir su miktarı, 100 milyar metreküpe geriledi. Bu suyun yaklaşık 46 milyar metreküpü sulamada, 15 milyar metreküpü içme-kullanma ve sanayide olmak üzere, 61 milyar metreküpü sektörler bazında kullanılıyor. Son 20 yılda ülkemizde su tüketimi yüzde 42 oranında artmıştır" diye konuştu.
2023 ve sonrası gereksinim daha da artacak
Tarım, sanayi, evsel kullanım ihtiyaçlarının giderek arttığını dile getiren Dr. Kesici, düzensiz göçün de su gereksinimini aşırı artırdığını belirterek, “Bu nedenlerle 2023 ve sonrası suya olan ihtiyacın 100 milyar metreküpün üzerinde olacağı öngörülüyor. Bu öngörüye göre, yıllık toplam su kaynaklarının tükenebileceği söylenebilir. Aşırı kuraklık nedeniyle su kaynaklarında su seviye miktarlarının adeta dip suyu haline gelmesi, birçok bölgede 100-500 metre derinlikte bile sondajla su alınamaması önemli bir göstergedir" dedi.
Kişi başı su miktarı, bin tona geriledi
Dr. Kesici, Türkiye'de 1980'li yıllarda kişi başına düşen su miktarı 5 bin tona yakınken, 1995'ten sonra bin 800 tona, son yıllarda ise bin tona kadar düştüğünü açıkladı. Dr. Kesici, bu şekilde devam ettiği takdirde bin tonun da altına ineceği uyarısında bulundu. Göller Yöresi'nde birçok gölün yok olduğunu hatırlatan Dr. Kesici, "Bolluğunda değer verilmeyen su, yokluğunda ölümle eşdeğerdir. Örneğin anne sütünün yüzde 88'ini su oluşturur. Geleceğin ve gerçek zenginliğin belirleyicisi sudur" diye konuştu.
Su kanunu önerisi
Türkiye'nin gittikçe azalan ve bozulan su varlığının korunması için Su Kanunu çıkarılması gerektiğini vurgulayan Dr. Kesici, şu önerilerde bulundu:
“Türkiye'de tarımsal üretim, en yüksek su ayak izli faaliyettir. Havzalarımızın iklim, toprak ve su özelliklerine göre; toprak işleme ve iyileştirme, sulama, ürün seçme ve çeşitlendirme, tohum iyileştirme, zararlılarla mücadele, hasat kayıplarını önleme konularında geliştirilecek ileri teknikler uygulanmalıdır. Su ayak izini doğrudan olumlu etkileyecek ve su kaynaklarının korunum ve kullanım dengesini destekleyecektir. Su kaynakları, hava ve toprağın, susuz-nemsiz kalması ve aşırı kirlilik, bunlara gereksinimleri artıracaktır. Buna bağlı artışı karşılayabilmek için bu kaynakların iyi yönetilmesi, verimli ve sürdürülebilir şekilde kullanımı zorunlu hale gelmiştir." (DHA)