Türkiye gazetesi yazarı Ahmet Şimşirgil, Türkçe hutbe verilmesini eleştirirken, "Ey Din İşleri Yüksek Kurulu (DİYK) üyeleri! Bana Türkçe hutbeyi de anlatabilir misiniz? Fetvasını kim verdi? Hangi mebuslar dikte etti? Türkçe veya başka dilde olmak üzere Arabiden başka bir lisanda hutbe ne zaman okundu? Niçin okunmadı, anlatır mısınız?" diye sordu.
Şimşirgil, kaleme aldığı yazılara DİYK üyelerinin "sustuğunu" söylerken, eski Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez'in Diyanet'teki ekibinin "yıkım ekibi" olduğunu savundu.
Şimşirgil, şu ifadeleri kullandı:
"Neden susuyorlar acaba bir araştırayım, dedim. Aman Allah’ım ben kimden neyi istiyorum diye dehşete düştüm. Öyle isimler var ki… Prof. Dr. Halis Aydemir, Reşat Halife’nin peygamberliğine inandığı için babasının mürted ilan edip görüşmeyi kestiği biri ile saatlerce program yapıyor. Adam Sahabe-i kiram efendilerimize, İmam-ı Buhari başta olmak üzere hadis ulemasına en alçakça tabirlerle hakaret ediyor. Söz FETÖ liderine geldiğinde 'hakaret etmemelisiniz' diye savunmaya geçiyor. Bu arada neredeyse dinî hiçbir meseleye cevap vermiyor, tek cevabı: 'Her sözü söyleyin fakat hakaret etmeyin!'
Prof. Dr. Enbiya Yıldırım. O da aynen Halis Aydemir gibi edep sınırları içerisinde neredeyse bütün âlimleri eleştiri kapsamına alan, Hazreti Peygamberin kavram dünyası Kur’ân-ı kerime uymaz diyen ve tarihselciliği savunan birisi.
DİYK üyelerinin fikirleri insanı dehşete düşürüyor! Nereye gidiyoruz, gençlerimiz kime emanet, diye büyük endişe duyuyorsunuz!
2005’te Diyanet’ten Sorumlu Devlet Bakanı Prof. Dr. Mehmet Aydın’ın organizatörlüğünde Ali Bardakoğlu ve Mehmet Görmez’in Diyanet’e yerleştirdiği ekip, yıkım faaliyetini tam gaz devam ettiriyor. Zuhr-i âhir de bugünlerde bunun bir parçası durumundadır.
İmamlardan yoğun bir şekilde dertlerini dile getirdiğim için tebrik almaktayım. 'Biz duaya geçiyoruz. Karşımızda namaz kılan Müslümanları görüyoruz. Onları bırakıp çıkıyoruz. Bu durumda biz de çok rahatsız oluyoruz', demekteler. DİYK üyeleri onları duymazlar. Neden?