TÜSİAD’ın, COVID-19’un eğitime etkileri üzerine başlattığı “Zorluklar ve Fırsatlar” webinar dizisinin ikincisi, “Eğitimde Dönüşüm Alanları ve Gelecek Senaryoları” başlığıyla, 16 Aralık Çarşamba günü gerçekleşti.
Toplantı, TÜSİAD Yönetim Kurulu Üyesi ve Sosyal Politikalar Yuvarlak Masası Başkanı Nüket Küçükel Ezberci’nin açılış konuşması ile başladı.
TÜSİAD’ın sosyal politikalar alanında uzun yıllardır kapsamlı çalışmalar yürüttüğünü vurgulayan Ezberci, konuşmasında; bu alandaki çalışmaların, insanın ve toplumun gelişmesine doğrudan katkı vermesi bakımından çok özel öneme sahip olduğunu belirtti. Ezberci konuşmasına şu ifadelerle devam etti:
“Eğitimin kapsayıcı ve dönüştürücü gücünü fırsata çevirmeli, eğitimin geleceğini şimdiden tüm paydaşlarla beraber ele almaya başlamalıyız. Hem teknolojik gelişmelerle hem de pandeminin getirdiği zorunluluklara cevap olarak, her şeyin hızla dönüştüğü, eski alışkanlıkların yerini hızla ‘yeni normal’e bıraktığımız bir dönemden geçiyoruz. Bu nedenle geçmişte olduğunun aksine, eğitim sisteminin dünyadaki gelişmeleri geriden takip etmesi gibi bir lüksümüz bulunmuyor. Tam da bu zamanda eğitime, eşgüdümlü şekilde kendini yenileyebilen bir içerik ve işleyiş kazandırmalıyız. Bugün eğitimde çağın gerektirdiği yönde dönüşüm sağlarsak, geleceğimizi de toplumsal refah ve kalkınma bakımından daha parlak görebiliriz.”
Açılış konuşmasının ardından etkinlik, TÜSİAD Eğitim Çalışma Grubu Başkanı Gamze Dinçkök Yücaoğlu’nun moderatörlüğünde gerçekleşen “Eğitimde Dönüşüm Alanları ve Gelecek Senaryoları” başlıklı panel ile devam etti.
Yücaoğlu: Bugün atılacak adımların etkisi 15-20 yıl sonra
Panelin açılışında TÜSİAD’ın dijital dönüşüm sürecini çok yönlü ele alırken, eğitim konusunda da 21. yüzyıl becerilerine sahip gençlerin yetişmesi için birbirini tamamlayıcı çalışmalar yürüttüğünü ifade eden Yücaoğlu konuşmasında şunları söyledi:
“COVID-19 dönemi ile beraber yaşadığımız hızlı dönüşüm ve adaptasyon sürecinde, akıntının bizi sürüklemesine izin vermek yerine güvenli bir yerde durup yönümüzü belirlemeyi çok önemli görüyoruz. Çünkü eğitimde bugün atılacak adımların etkilerini ancak 15-20 yıl sonra görebileceğiz. Öncelikle bugünkü sorunları ve kısıtları iyi tanımlamalı, geleceğin gereksinimlerini ve imkanlarını beraber anlamaya çalışmalıyız.
İçinde bulunduğumuz değişken koşullarda tüm bireylerin 21. Yüzyıl becerilerini kazanmasının, öğrenmeyi öğrenmesinin, yaratıcı düşünme ve adaptasyon yeteneğinin hiç olmadığı kadar önem taşıdığını biliyoruz. Bu becerilerin kazandırılmasında başta öğrenciler ve öğretmenlerin rolü dönüşüyor. Diğer taraftan, bu dönüşüm hepimize daha aktif roller tanımlıyor. Bu nedenle eğitim sistemimizi bütüncül bir bakış açısıyla gözden geçirmeye ihtiyacımız var.“