Asıl adı Gökhan Sevinç olan ve halk arasında “Aram Serhad” diye bilinen Kürt sanatçı, geçen yıl Aydın’ın Söke ilçesindeki Newroz kutlamasında söylediği "Oremar" ve "Bilind Apo" şarkıları gerekçe gösterilerek, "örgüt propagandası" suçlamasıyla tutuklandı. Metris Cezaevi’ne gönderilen Aram Serhad, ilginç yaşam ve sanat öyküsünü geçen ay A
bori Dergisi’ne anlatmıştı.
Babasının sürgün yediği Muş Bulanık’tan çok ötede, Manisa Sarıgöl’de dünyaya gelen sanatçı Aram Serhad’ın hayat hikayesi, en değme senaryolara taş çıkartacak cinsten. Müzik merakı kendisi henüz çocukken başladı. Çevresindekiler her ne kadar küçümsese de o müziğe olan sevdasından vazgeçmedi. Kuzeni ile boş yağ tenekelerini enstrüman niyetine kullanırken bugün kendisinin bile tahmin edemeyeceği bir noktaya geldi. Önce amatör bir grup kurup Anadolu Rock söyledi, sonrasında dahil olduğu bir kavga sonrasında ayrımcılığa maruz kalınca, 16 yaşında Kürtçe şarkılar ezberlemeye başladı. Bu kararının bedeli ağır oldu… Bir gece sahne aldığı düğünden eve dönünce ülkücüler tarafından öldüresiye dövüldü. Sonra sürgünden sürgün hayatı başladı… Babası, asıl adı Gökhan Sevinç olan oğlunu yanına alarak inşaatlarda çalışmaya başladı. Ama o yılmadı… Manisaspor’da 2 yıl top koşturuken de, 5 yıl kepçe operatörlüğü yaparken de Kürtçe ezgileri söylemeye devam etti. Alın teriyle kazandığı parayla ilk albümünü çıkaran Gökhan Sevinç, daha sonra çok sevdiği, ilham kaynağı olan Aram Tigran ve Ozan Serhad’ın isimlerini alarak Aram Serhad olarak milyonların gönlünde taht kuran bir sanatçı oluverdi.
Arzele Kültür Merkezi’nde Abori’yi ağırlayan Aram Serhad’a yönelttiğimiz sorular ve yanıtları şöyle:
Müzikle ilk tanışmanız, keşfedilmeniz nasıl oldu?
İlkokul 4. Sınıftayken müzik öğretmenim tahtaya kaldırdı ve şarkı söylememi istedi. Bulgaristan göçmeniydi ve gitar çalıyordu. Anadolu rock söylüyordum. Kürtçeyi bile bilmiyordum. O dönemler Murat Göğebakan’ın ay yüzlüm eseri vardı onu söyledim. Öğretmenim muhteşem dedi ve konservatuarına gitmemi söyledi. Sene sonu okul gecesinde tekrar kaldırdı ve o şarkıyı söylememi söyledi. Kaymakam ve vali bile gelmişti. Ayakta alkışladılar.
Evde durum nasıldı?
Kuzenim ağzıyla melodi çalardı ben de yağ tenekesini boynuma asıp çalardım. Hiç unutmuyorum. Hem çalar hem söylerdim. Evde hiç söylemezdim. Ailem ayıpsardı. “Mırtıp mısın” derlerdi.
Sonra…
Şarkı söylemeye devam ettim ve kendimi geliştirmeye başladım. Arkadaşlarla amatör bir grup kurduk. İlçede düğünlere çıkıyorduk. Sonra başıma bir olay geldi ve hayatım değişti. Lise 1. Sınıftayken karakolluk olduk. Kürt olduğum için suçlu olanlar polislerin yanındaydı ve ben suçlandım. O saatten sonra da Türkçe söylememeye başladım. O ana kadar da Kürtçe bilmiyordum. Öğrendim sonra Kürtçe şarkılar ezberledim. Düğünlere çıkıp söyledim. Herkes Gökhan’ın Kürtçeyle ne ilgisi var diyordu arkadaşlarım…
Kürtçe söylemeye başlarken ailenizin bakış açısında bir değişiklik oldu mu?
Dedem özellikle çok korkuyordu. Kürt kimliğinden kaynaklı sürgün yemiş bir ailenin ferdi olarak Kürtçe müzik yapmam onları endişelendiriyordu. Nitekim korkulan oldu. Ülkücü gençler bir gece önümü kesip beni yaraladılar. Bu saldırı öfkemi biledi.
Müziği mi bıraktınız?
Evet. Artık etkinliklere gitmez oldum ve bir süre sonra babamla İstanbul’a geldim. O mütteahitlik yapıyordu, ben de kendisine yardımcı oldum. İnşaatlarda çalıştım. 5 yıl süreyle kepçe operatörlüğü yaptım. Ancak bu süreçte inşaatta arkadaşlarıma şarkı söylüyordum. Daha fazla dayanamadım ve tekrar müziğe başladım. İnşaatçılık sürecinde üç eser yazmıştım. Ezê bêjim, Eman Dilo ve Tu Delaliya mini parçalarının sözlerini yazdım.
Ve profesyonelliğe geçiş süreci başlıyor sanırım…
Hedefime adım adım gidiyordum artık. Kürt müziğine beklentisiz hizmet etmek istiyordum. İlk single albüm Ezê Bêjim oldu. Bu albümü de inşaatta kepçeden kazandığım parayla yaptım. Klibim tutunca artık tanınır oldum. Bir gün Esenyurt’ta bir inşaatın önünde geçerken parçamın dinlendiğini duyunca çok duygulandım. Sonra aile de açık destekle yanımda durunca 2012’de “Ezê Bêjim”, 2014’te “Te Nedi” albümlerini çıkardım.
Tanınır olunca neler hissettiniz? Şöhret sizi de değiştirdi mi?
Bir sürü akrabam çıktı. (Gülüyor) Gittiği yerlerde flaşlar patlıyor. Tabi ki bir şımarıklık durumu oldu. Ama kısa sürede atlattım. Dürüstlük ve kişilik şan ve şöhretten önce gelir. Çünkü geldiğim yeri çok iyi biliyorum.
Kürtçe şarkı söylediğiniz için baskı gördünüz mü?
Erzurum Tekman’daki Newroz etkinliğinde sahneye çıkacaktım. Ancak müdahale oldu ve gaz bombasıyla orada tanıştım. Konser olmamasına rağmen Erzurum Savcılığı, benim hakkımda “terör örgütü propagandası yapmak”tan dava açtı ve bir yıl hapis cezası aldım.
Müzik eğitimi aldınız mı?
İlk albüm hazırlığı sırasında 3 yıl müzik eğitimi aldım.
2 albüm çıkardınız ve çok sayıda da klip çektiniz. Sadece “Te Nedi” parçasında ağlıyorsunuz. Neden?
Aslında klip çekmeden önce bu besteyi ilk anneme okumuştum. Onca eser arasında bir tek o parçada ağlamıştım. Annem de buna klip çek dedi ve bende çektim. Te Nedi benim yaşadığım bir hikaye. Yarım kalan bir aşk hikayesi… Her okuduğumda duygulanırım.
Eser tercihinizi yaparken veya sözlerini yazarken neler etkiliyor sizi?
Yaşadığımız coğrafya acılarla yoğrulmuş bir memleket. Yaşanılanlar beni çok etkiliyor. Bir de aşk hikayeleri…
Yeni bir albüm hazırlığınız var mı? Projeler arasında neler var?
Kürt kültürüne çıkarsız hizmet etmek temel hedefim. Kültürel bir albüm çıkarmak istiyorum. Tamamı eski eserlerden oluşacak bir albüm olacak. Yeni nesil çocuklar kültürümüzden uzak kalmasın diye. Eski popüler parçalar olacak. 10 eserin tamamı dengbêji ve folklorik eserler olacak. Geliri de Kürt müziğinin gelişmesine harcanacak.
Kürt müziğinin geldiği noktayı değerlendirir misiniz?
Kürtçe serbest olduktan sonra bu alana çok yönelim oldu. İyi, kötü bir Kürt sanat camiası oluştu. Bu iyi ancak yapılan müziklerin batı tarzında olması sakıncalı. Bu da ister istemez kültürden uzaklaştırıyor. Kürt sanatçılara çağrım eski tarzdan kopmasınlar. Geleneklerimizi, dengbêjlerimizi unutmasınlar.
Son olarak sizi en çok etkileyen sanatçılar kim?
Ozan Serhad ve Aram Tigran…