Bugün 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı. Sunay Akın, Pınar Kür, Tamer Levent, Zeliha Berksoy, Edip Akbayram, Müjdat Gezen, Gülsen Tuncer, Tamer Levent ve Bedri Baykam çocukluk anılarındaki 23 Nisan’ı anlattı.
Cumhuriyet'ten Ceren Çıplak Drillat'ın haberi şöyle:
‘Ay bir trampettir!’
Sunay Akın (Şair, yazar)
İnsanın Ay’da yürüdüğü 1969 yılında, ben de okula başlamıştım. Ay’ın bir yüzü beyazdır, bir yüzü kara... Neil Amstrong Ay’ın beyaz yüzüne adım attı o yıl, Sunay Akın da kara önlüğüyle ilkokul bahçesine, yakasında hilal şeklinde beyaz bir önlükle... Hayatımın ilk 23 Nisan’ı için sınıfımızı arkadaşlarımla birlikte bayraklar ve kâğıt fenerlerle süslerken, okulun bando takımı için yapılacak seçmeleri heyecanla bekliyordum. Her gece rüyamda, hafta sonları kentin meydanında konser veren, hayranlıkla seyrettiğim askeri bandonun kıyafetleri içinde trampet çalarken görüyordum kendimi... Ve o an gelmişti; seçmeler için okulun bahçesinde adının çağrılmasını bekleyen çocuklar arasındaydım. Odadan çıkan öğrencilere içeride ne olduğunu soramıyorduk. Hızlı adımlarla, bizlerle konuşmamaları tembih edilmiş halde, sınıflarına çıkıyorlardı. Kapalı kapının ardından trampet ve borazan sesleri duyuyorduk, hepsi o kadar. Sonunda iki öğrenci kaldık, adı okunmayan... Ve okulun bahçesinde tek başına bekleyen de ben oldum. Derken kapı açıldı, benden önce içeri giren öğrenci dışarı çıktı, hızlı adımlarla uzaklaştı... Kapıdaki görevli öğretmenin sözüyle kala kaldım, öylece: ”Sen niye bekliyorsun çocuğum?”... Adımın okunduğu ama duymadığım için yanıt vermediğim anlaşılmıştı. Kalbim kırılmasın diye içeri aldılar beni. Masada üç kişi oturuyordu. Kapıyı açan öğretmen trampetin kemerini sağ omzuma taktı, masadakilerden biri ellerindeki bagetle masadaki trampette kısa bir ritim çaldı... “Hadi sıra sende” dedi... Kaçırır mıyım bu fırsatı? Ben de vurdum da vurdum trampete, durur muyum hiç?.. Uzun uzun vurdum, susadığımda ağzımı musluğa dayar gibi, durdurabilene aşk olsun... Öğretmen zor aldı sopaları elimden... İşte o günden beri trampeti bir daha elime hiç almadım. 23 Nisan bayramında, okulumuzun bando takımının tam arkasında bizim sınıf yürüyordu ve bandoya seçilemeyen ben, en ön sıradaydım. Bir adım önümden bando gidiyordu, hayallerim gidiyordu, ağabeyim gidiyordu... Benim seçilemediğim bando takımına o girmişti. Üstelik, Trabzon’daki evimizin terasında hafta sonları çalışmak için trampeti eve getiriyordu. Beyaz eldivenleri vardı... Trampeti çalmama asla izin vermedi ağabeyim... Ama yıllar sonra itiraf ediyorum; o uyurken beyaz eldivenleri gizlice giymiştim bir gece... Yüreğimde iz bırakan bu ilk 23 Nisan anısının yaşandığı yıl, ilk insanın ayak izi duruyordu ayda!.. Evet, ay bir 23 Nisan trampetidir benim gözümde. Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’mız kutlu olsun...
"Çocuklar el üstünde tutulurdu"
Pınar Kür (Yazar)
Solda ben, sağda Işılar, ortada teyze kızı Işın abla.... 23 Nisan Çocuk balosundayız. İki gün önce eve gündelik terzi gelmiş, üçümüze de organzalı, dantelli, volanlı uzun etekli elbiseler dikilmiş, bir örnek beyaz ayakkabılar alınmış, ömrümüzün ilk balosuna büyük bir heyecanla hazırlanıyoruz.
Ankara Ordu Evi’ne gittik. Hopladık, zıpladık, oyunlar oynadık, bugün sizin gününüz, dediler, inandık, sevindik.
Bir yıl sonra ilk okula başladım ve beş yıl boyunca 23 Nisan Çocuk Bayramı’nı sabahları okulda, öğleden sonra da Ankara’nın o yıllardaki en gözde mekânlarında kutladık. Çünkü o yıllarda çocuklar el üstünde tutuluyordu.
Ne güzel günlermiş değil mi?..
Şimdiki çocuklar ne bilsin?
"Umutlar, heyecanlar"
Tamer Levent (Oyuncu, yönetmen)
23 Nisan’da, Türkçe ders kitaplarından tanınmış yazarların öykülerini oyunlaştırıp sahnelerdik. Bugün oyuncu olmamın nedenlerinden biri bu oyunlardır. Oyunculuk yaşantımı etkilemiştir o dönem yaptığımız oyunlar. Tiyatro kültürü, bireylerin kendini tanıması, geliştirmesi, yaşamın sanatsallaşması adına sanata evet dediğimiz bu tutumu oluşturmamıza nedendir o 23 Nisan’lar ve 23 Nisan’da sahnelediğimiz oyunlar... O 23 Nisan’larda Türkiye’nin çağdaş uygarlık düzeyine çıkması ve Batılı ülkelerden daha da gelişmiş bir hale gelmesi için umutlar, heyecanlar çocuklar üzerinden yaşanırdı. Çocukların gelecek olduğu düşüncesi vardı. Anneler, babalar, öğretmenler 23 Nisan’da çocukların parlak fikirlerini, geleceğini konuşurdu. Türkiye’nin gelişmiş ülke olma heyecanı çocuklar üzerinden yaşanırdı, zaten çocukların Başbakan koltuğuna oturması bunu simgeler.
"O gün anlamıştım"
Bedri Baykam (Ressam, yazar)
23 Nisan’lar, konuyu daha derin hissetmeme yarıyordu çünkü sanki Atatürk bana özel olarak seslenmiş gibi hissediyordum ve ben her şeyi daha iyi anlıyordum. Ankara’da çevremdeki yürüyüşler, konuşmalar, çocuk tiyatroları benim için her şeyin netleşmesini hızlandırıyordu.
Dün gibi hatırlıyorum: 7-8 yaşındaydım. Bir bayram günü yine yürüyüşleri 19 Mayıs Stadyumu’nda izledikten sonra 23 Nisan konuşmalarını radyoda dinlerken ve galiba teyzem işin derinine inerek birkaç cümleyle özetleyip açıklarken şunları hissettim: O gün ben dinciliğin, yobazlığın, karanlığın, faşizmin, ırkçılığın ne olduğunu, çok belirgin bir şekilde anlamıştım.
Aradan yıllar geçtikçe o ilk yıllarda belirginleşen net algının, ne kadar doğru ve sağlam olduğunu da anladım. Bana düşen 23 Nisan’lara ve sevgili aileme bu sağlam temel için şükretmekti.
"Annem çok özenirdi"
Zeliha Berksoy (Tiyatro ve sinema oyuncusu)
Annem (İlk Türk kadın opera sanatçısı ve ressam Semiha Berksoy) çok özenirdi; bana uçuk pembe ya da beyaz renkli elbise dikerdi. Başıma kurdele, boynuma da boncuk kolye takardı. O dönem her çocuk aileleri tarafından 23 Nisan için özel giydirilirdi. Kırmızı rugan ayakkabı alırdı ve o ayakkabıyı yastığımın altına koyardım. Eve de her 23 Nisan’da duvardan duvara bayrak asılırdı. Yıl 1955, Ankara Sarar İlkokulu’nda okuyordum. Her 23 Nisan’da tören yapılırdı; şarkılar söylenir, şiirler okunurdu. Mandolin sınıfı vardı, mandolin çalarlardı.
"Sabahı iple çekerdik"
Edip Akbayram (Müzisyen)
Bu ülkenin bağımsızlığını ve özgürlüğünü temsil eden bayramlar bizim en onurlu günlerimizdi. 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı bizim için çok önemliydi. Bayram sabahını iple çekerdi tüm çocuklar. Bayramımızda büyükler bizi lunaparka götürürdü, atlıkarıncaya binerdik. Bayram için yeni pabuçlar alınırdı. Pabuçları yastığımızın altında saklardık. Bugünün Türkiyesi’ne baktığımızda bayramlar değerini ve özelliğini yitiriyor... Konserlerimde hep şunu söylerim. Kendi ulusunun çocuklarına bayram hediye eden dünyada tek bir lider vardır, o da dünyanın en büyük devrimcisi Gazi Mustafa Kemal Atatürk’tür. 23 Nisan vesilesiyle Atatürk’ü saygı, sevgi ve güzellikle tekrar anıyorum.
"Herkes ciddiye almalı"
Müjdat Gezen (Oyuncu)
İzciydik, yavrukurt’lardık biz.. O dönem iki tane ayakkabımız vardı; yazlık ve kışlık. 23 Nisan için yazlık kırmızı ayakkabımı giymiştim. Öğretmen beni böyle görünce “Yavrukurt böyle kırmızı ayakkabı giymez” diyerek beni tramvaydan indirmişti... 23 Nisan’ları sonra ciddiye almaya başladım. Tabii 8-9 yaşında bilemiyorsunuz, anlayamıyorsunuz. 23 Nisan Çocuk Bayramı’nı hem çok ciddiye aldım hem de ciddiye alınması gerektiğini savundum. Neden mi? Çünkü büyüklerin küçüklerden öğreneceği çok şey var! Büyükler de 23 Nisan’ı çok ciddiye almalı.
"Masumiyet yıllarıydı"
Gülsen Tuncer (Tiyatro oyuncusu)
“19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı” ile “23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı”nın düşünülmesi yaşama geçirilmesi çok müthiş bir şey. Geleceğin kadrolarına önem vermek ve bunu onlara bayram etkinliğiyle anlatmak biz 68’lilerde Cumhuriyet’in bağımsız, birlik ve demokrasi ruhunun yücelmesinin en önemli tetikleyicisiydi. 23 Nisan ve 19 Mayıs çocukluğumdaki duygulara gelince sevinç ve coşku hissederdik. Ama yoksul çocukları da düşünüp hüzünlenirdik. O dönemki 23 Nisan Çocuk Bayramı biz çocuklar ve ülkemiz için masumiyet yıllarıydı. Ve şimdi çok geride kaldı ne yazık...