Çin'de yaklaşık 10 milyon Uygur'un yaşadığı Sincan Özerk Bölgesi yine gergin. Geçen hafta sonu Aksu kentinde kırmızı ışıkta geçen 17 yaşındaki bir motosikletli gencin polis tarafından vurularak öldürülmesi ortalığı daha da karıştırdı. Radio Free Asia, olayın ardından düzenlenen protesto gösterilerinin sert bir şekilde bastırıldığını bildirirken, China Digital Times internet sitesi, gencin ölümü ve protestolarla ilgili haberlerin Devlet Enformasyon Dairesi talimatıyla yayından kaldırıldığını belirtiyor. Sürgündeki Uygurlar da endişeli. 25 ülkeden Uygur temsilciler, Almanya'nın Münih kentinde üç günlük bir konferansta fikir ve bilgi alışverişinde bulundu.
Uygurların çatı örgütü olan Dünya Uygur Kongresi'nin (DUK) sözcüsü Alim Seytoff durumu şöyle anlatıyor:
“Yüzlerce hatta binlerce Uygur ortadan kayboldu. Çin polisi gözaltına aldıktan sonra kendilerinden bir daha haber alınamadı. Çin hükümeti de bilgi vermiyor. Keyfî tutuklamalar devam ediyor. Çin polisi gelip gerekçe olmadan ya da sudan sebepten birini götürebiliyor. Şi Cinping bir yıl önce devlet başkanı olduğundan bu yana onlarca yargısız infaza tanık olduk. Vakaların çoğunda Çin güvenlik güçleri hiçbir yasal süreç olmadan Uygurlara ateş açıp öldürüyor. Bazen kadın ve çocukları da. Bu kişileri ayrılıkçı, terörist ya da aşırılıkçı diye suçluyorlar.
"Durum giderek kötüleşiyor"
Merkezi Almanya'nın Göttingen kentinde bulunan sivil toplum örgütü Tehdit Altındaki Halklar Topluluğu'nun Asya uzmanı Ulrich Delius da Uygurların durumunun giderek kötüleştiğini belirtiyor:
“Çin'de rejim baskıyı giderek daha da artırıyor. Tüm gücüyle Uygurları, ama aynı zamanda insan haklarını savunan Tibetliler ve Han Çinlilerini de hedef alıyor. Sorun bu. Karşımızda ekonomik olsun, askeri ve siyasî açıdan olsun, son derece güçlü bir yapı var. Bu aslında yel değirmenine karşı bir savaş. Durumu bu kadar zor yapan da bu.”
Dünya Uygur Kongresi'nin sözcüsü Alim Seytoff da Çin yönetiminin baskıyı artırmanın sorunu çözeceği gibi bir yanılsama içinde olduğunu belirtti. Ilımlı bir isim olarak tanınan Uygur profesör İlham Tohti'nin bile ayrılıkçılıkla suçlanmasının bu varsayımı doğruladığını belirten Seytoff, kendilerinin her türlü şiddeti reddettiklerinin de bir kez daha altını çizdi.
"Uygur davası Münih'te başladı"
Münih'teki konferansta ayrıca, 2009'daki Urumçi olaylarının beşinci yılı hazırlıkları da gündemdeydi. 2009'da Sincan Özerk Bölgesi'nin başkenti Urumçi'de yerli Uygurlarla bölgeye göç eden Han Çinlileri arasında çıkan olaylarda resmi verilere göre 200 kişi hayatını kaybetmişti. Peki sürgündeki Uygurlar niçin Münih'i seçti? Dünya Uygur Kongresi (DUK) Genel Sekreteri Dolkun İsa, şu yanıtı veriyor:
“Münih, sürgündeki Uygurların başkenti. Dünya Uygur Kongresi'nin merkezi de Münih'te. Bu kent aynı zamanda Batı'da bir Uygur örgütünün kurulduğu ilk kent. 1991'de burada Avrupa Doğu Türkistan Birliği kuruldu. Uygurca servisi bulunan Radio Liberty buradan yayın yapıyordu. Radio Liberty'de çalışan pek çok Uygur aktivist ve gazetecinin Münih'e gelmesinin nedeni de bu. Uygur davası Münih'te başladı.”