Bandırma Onyedi Eylül Üniversitesi Denizcilik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mustafa Sarı, Erdek Körfezi’nde 23 Ekim’de müsilajın yeniden ortaya çıktığını belirterek “6 Kasım’da Marmara Adaları çevresi ile Tekirdağ kıyılarına, 13 Kasım’da İstanbul Prens Adaları’na, 5 Aralık’ta ise İzmit Körfezi’ne ulaşarak yaklaşık 7 hafta içinde bütün Marmara Denizi’ne yayıldı” uyarısını yaptı.
Balıkesir’deki Erdek Körfezi’nde dalış yapıp incelemelerde bulunan Bandırma Onyedi Eylül Üniversitesi Denizcilik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mustafa Sarı, müsilaj sorunuyla ilgili açıklama yaptı. Erdek Körfezi’nde 23 Ekim’de yeniden müsilajın ortaya çıktığını belirten Sarı, müsilajın 6 Kasım’da Marmara Adaları çevresi ile Tekirdağ kıyılarına, 13 Kasım’da İstanbul Prens Adaları’na, 5 Aralık’ta ise İzmit Körfezi’ne ulaşarak yaklaşık 7 hafta içinde bütün Marmara Denizi’ne yayıldığını bildirdi. 19 Aralık’ta Çanakkale Boğazı çıkışında Kumkale açıklarında, Kuzey Ege kıyılarında da yoğun müsilaj görüntülendiğini kaydeden Sarı, hazırladığı videoyla da tehlikeye dikkat çekti.
Müsilajın herkesi telaşlandırması gerektiğine vurgu yapan Sarı, şunları kaydetti:
“23 Ekim’den beri yapılan tüm uyarılara rağmen çok fazla telaşlandığımızı ne yazık ki söyleyemeyiz. 2021 yılında müsilaj ortaya çıktığında bilim kurulu, koordinasyon kurulu oluşturuldu. Çok geniş katkılarla ortaya çıkan bir Marmara Denizi Koruma Eylem Planı hazırlandı. Hedefimiz neydi? Müsilajsız Marmara’ya ulaşmak. Ne yazık ki 23 Ekim 2024 tarihinde müsilaj yeniden ortaya çıktı. Bu yaptıklarımız kıymetli, değerli ama anlaşılıyor ki yetmemiş, yeterli olmamış. Müsilaj yeniden ortaya çıktı dediğimiz zaman merkezi yönetim, yerel yönetimler çok hızlı bir şekilde inanılmaz rakamlarla cevap vermeye başlıyorlar. ‘Bu kadar denetim yaptık. Bu kadar arıtma yaptık. Bu kadar masraf ettik’ diye açıklamalar yapılıyor. Bunlara saygı duyuyoruz ve değerli ancak rakamlara mı, denize mi bakmamız gerektiği noktasında ben hep denize bakmaktan tarafayım. Denize baktığımız zaman bunların yeterli olmadığı ortada. Mesela 2021 yılında evsel atıkları yüzde 51 oranında ileri biyolojik arıtmadan geçiriyormuşuz. 2024 yılında ileri biyolojik arıtmadan geçirdiğimiz evsel atıkların oranı yüzde 51,7. Yani yüzde 0,7’lik bir ilerleme sağlamışız. Yüzde 1 bile değil. Şimdi bu durumda müsilajın yeniden ortaya çıkmasına şaşırmalı mıyız? Ekimden beri sürekli uyarıyoruz. Hatta uyarı yorgunu düştük desek abartmış olmayız. Görüntüler, videolar paylaşıyoruz.
“Denizin atık yükünü azaltmalıyız”
Marmara Denizi’nin çevresindeki denize duyarlı bütün vatandaşlarımız, özellikle dalış okullarımız, dalgıçlarımız çektikleri görüntüleri her yerde paylaşıyorlar, bizlere ulaştırıyorlar. Biz de bunu kamuoyuyla paylaşıyoruz. Tüm bunlardan sonra nihayet 25 Aralık’ta Bilim Kurulu tekrar toplantıya çağrıldı. Bilim insanları bir kez daha yapılması gerekenleri tekrar ettiler, açıkladılar. Artık açıklama zamanı değil. Artık ne yapacağımızı yeniden düşünme zamanı değil. Yapacaklarımız belli. Denizin atık yükünü azaltacağız. Nasıl yapmalıyız bunu? Merkezi yönetim, yerel yönetim, özel sektör, sivil toplum kuruluşları ve Marmara Denizi’nin çevresinde yaşayan her bir vatandaşın katkısını alarak iş birliğiyle yapmamız lazım. Sanayi kuruluşlarının atıkları çok az arıtılarak akarsulara deşarj ediliyor. Hatta dereler, akarsular zehir kanalına dönüşmüş durumda. Debi esaslı bir deşarj düzenlemesi yapmak zorundayız. Denetimlerle sanayi kuruluşlarının atık deşarjını derhal önlememiz lazım. Bir sürü atık arıtma tesisimiz var. Düzgün çalışmıyor bunlar. Düzgün çalışır hâle getirmemiz gerekiyor. Kimse sorumlusu, yetkilisi derhal harekete geçmesi gerekiyor. Diğer taraftan ulusal çapta bir kampanya düzenleyerek vatandaşların denize yardımını teşvik etmemiz lazım. Ben bireysel olarak daha az atık çıkararak Marmara Denizi’ne katkı sağlayabilirim. Bir başkası da bunu yapabilir.” (ANKA)
|
___________________________________________________________________________________________________