Dünyada, çağın en korkutucu hastalıkları arasında yer alan kanserle yaşamını sürdüren 32 milyondan fazla kişi var. Her yıl 14 milyon kişiye, ülkemizde ise 150 bin kişiye kanser tanısı konuluyor. Araştırması ve tanısı için yılda 1.3 trilyon doların harcandığı bu hastalık, mutlaka çevremizdeki birinde ortaya çıkabiliyor. Biz de 1-7 Nisan Kanser Haftası’nda kansere dair merak edilenleri uzmanlar cevapladı. Uzmanlar, kanserden korunmak için neler yapılabileceği, hayat kurtaran erken teşhis için hangi tarama testlerinin ne zaman yaptırılması gerektiğini, kansere karşı savaşan “ilaç besinler”inin neler olduğunu açıkladı.
Milliyet'ten Metin Uyar'ın haberine göre, uzmanlar vücudunuzda anormal giden bir şeyler olduğunu hissediyorsanız zaman kaybetmeden doktora başvurun diye uyarıyor. Bu geçmeyen bir ağrı veya öksürük olabileceği gibi bağırsak hareketlerindeki bir değişim de olabilir.
“Sadece sigarayı bırakmak bile riski yüzde 30 azaltıyor”
Prof. Dr. Andaç Argon (Medical Park Göztepe Hastanesi iç hastalıkları ve tıbbi onkoloji uzmanı)
- Kanserli insanların toplumdaki oranı sürekli artıyor. 2030’lu yıllarda ise kanser hastalarının yüzde 50 artacağı tahmin ediliyor. Kanserden korunmak için alabileceğimiz en etkili önlemse kansere neden olduğunu bildiğimiz etkenleri hayatımızdan uzaklaştırmak. Örneğin, sadece sigarayı bırakarak bile kansere yakalanma olasılığınızı yüzde 30 azaltabilirsiniz.
- Çeşitli tarama yöntemleriyle, kanser türlerinden en sık görülenleri erken dönemde yakalamak mümkün. Erken yakaladığımızda, kanser tedavisinde başarı oranımız çok yükseliyor, kişinin hayatı kurtuluyor. Bu nedenle herkesin belirli aralıklarla tarama testlerini yaptırması gerekiyor.
“Bazı kanserler için genetik testler yapılıyor”
- Kadınlarda en sık görülen kanser, meme kanseri. Erken dönemde yakalayabilmek için
40 yaşından sonra kadınlar yılda bir mamografi yaptırmalı. Rahim ağzı kanserleri de çok sık görülüyor. Kadınlar seksüel olarak aktif hale geçtikten sonra her sene bir kere jinekolojik muayeneye gitmeli ve smear testi yaptırmalı.
- Erkeklerde prostat kanseri
çok sık görülüyor.
50 yaşından itibaren kanda bakılan PSA dediğimiz bir maddenin yükselip yükselmemesinden prostat kanserini anlayabiliyoruz. Yine 50 yaşından itibaren prostatın elle muayenesini de öneriyoruz.
- Çok sık görülen kalın bağırsak kanseri içinse 50 yaşından itibaren kolonoskopik inceleme, 50 yaşına kadar senede bir kere dışkıdan gizli kan testi yaptırmalılar. Sigara içmiş ve 55 yaşına gelmiş insanlarsa senede bir kere düşük doz tomografi ile akciğer taraması yaptırmalı.
- Türkiye’de henüz yaygın değil ama bazı kanserlere karşı riskimizi gösteren genetik testler de yapılıyor. Örneğin BRCA1 ve BRCA2 dediğimiz bazı kromozomların anomalilerine bakılıyor. Bunları taşıyan kadınların yüzde 85’i meme kanseri olacaktır, yüzde 65 yumurtalık kanseri olacaktır. Bu nedenle bu genetik bozukluğu taşıyan Angelina Jolie gibi pek çok kadın rahim, yumurtalık ve göğüslerini aldırma kararı veriyor.
“Akıllı ilaçlar tedavideki başarıyı artırdı”
Prof. Dr. Özlem Er (Acıbadem Maslak Hastanesi tıbbi onkoloji uzmanı)
- Son yıllarda kanser tedavisindeki en büyük gelişmelerinden biri akıllı ilaçlar oldu. Akıllı ilaçlarla, normal hücrelerde bulunmayıp kanser hücrelerinde yer alan hedefleri belirleyip doğrudan hedefe yönelik tedavi uygulayabiliyoruz. Yani kanser hücresinin yaşaması, büyümesi veya yayılmasında kritik öneme sahip gen veya proteini durdururken, sağlıklı hücrelere pek zarar vermiyoruz.
- Hedefe yönelik tedavide hastaların çoğunda saç dökülmesi görülmüyor, bulantı-kusma ve kan değerlerinde düşme gibi belirtiler
daha az ortaya çıkıyor. Tedavideki başarı oranını da yüzde 15 kadar artıran akıllı ilaçlar; meme, bağırsak
ve akciğer kanserleri başta olmak üzere pek çok kanser türünde kullanılıyor.
“Kanser hücrelerinin yayılması önlenebilecek”
- Onkolojik tedavilerde son birkaç yılda ön plana çıkan immünoterapinin (bağışıklığı güçlendirici tedavi) ise akciğer kanseri tedavisinde yaşam süresinde uzama sağladığı gösterildi. Hastanın kendi savunma sistemlerinin yeniden aktive olmasını sağlayan yöntemle, cilt kanseri olan melanomda da hastanın yaşam süresinin uzaması ve uzun dönem hayatta kalabilmesi sağlanabiliyor.
- Kanser tedavisindeki önemli gelişmelerden biri de kişiselleştirilmiş tedaviler. Bu yöntemle kişinin ve tümörün genetik özellikleri belirleniyor, kanser hücresindeki 50’den fazla genetik değişiklik inceleniyor. Sonuçlara göre en uygun ilaç seçilerek etkinliği yüksek, yan etkisi düşük bir tedavi planı oluşturulabiliyor.
- Günümüzde önemli yeniliklerden biri de kanseri önleyen ilaç tedavisi. Meme ve yumurtalık kanseri gibi hastalıklarda yüksek risk grupları saptanıp önleyici ilaç tedavisi uygulanabiliyor. 2014 yılında yayımlanan çalışmalarda
4 bin yüksek riskli kadında ilaç kullanımıyla 5 yıl içinde meme kanseri gelişiminin yüzde 50 oranda azaldığı saptanmış.
- Kanser hücresinin büyümesini ve çoğalmasını sağlayan telomeraz enzimini işlevsizleştirecek aşılar da üretiliyor. Henüz kullanıma girmedi ama kullanılmaya başlandığında kanser hücrelerinin gelişmesini ve yayılmasını önlemek mümkün olabilecek.
“İlaç besinleri hayatımıza sokalım”
Uzm. Dr. Elif Güveloğlu (Patoloji ve fitoterapi uzmanı, “Kansere Karşı Savunmasız Değilsin” ve “Kanser İyileşir” kitaplarının yazarı)
- Çevresel faktörler hücrelerimizin DNA’sını bozuyor. Kanserle ilk mücadelemiz, bozulan DNA’yı düzeltmeye çalışarak başlıyor. Çünkü DNA’sı bozulan hücrelerimiz kanser adayı haline geliyor. Bu hücrelerin kanserleşmesini engelleyebilmek için DNA tamir mekanizmalarını güçlendiren ilaç besinlerden yararlanmalıyız. Herhangi bir çorbaya günde bir çay kaşığı sumak atmak, günde bir tatlı kaşığı nar ekşisini salatanıza eklemek, günde iki fincan yeşil çay içmek bile DNA tamir mekanizmalarınızı çalıştırmak için yeterli oluyor.
“Kefir ve beyaz hindiba kanser savaşçılarını güçlendiriyor”
- Diyelim ki hücrenin DNA’sı tamir olamadı. Bu hücreler kanserleştiği için vücudumuz kanserleşen bu hücrelerle, “apopitozis” denilen, kanser hücresi intiharı sürecini başlatarak mücadele etmeye başlıyor. Bu noktada da apopitozisi artıran ilaç besinlerden yararlanmamız gerekiyor. Her gün yarım avuç içi kadar lahanayı çerez gibi atıştırmak, tere, roka, alabaş, karnabahar ve brokoli gibi turpgiller ailesine ait sebzelerle salatalarımızı zenginleştirmek, tatlı ihtiyacımızı ahududu, böğürtlen, dut, karadut ve çilek gibi meyvelerle gidermek de kanser hücrelerinin intihar etmesini sağlama açısından bize yardımcı oluyor.
- Vücudun doğal kanser savaşçısı olan hücrelerini güçlendiren ilaç besinleri hayatımıza sokmalıyız. Örneğin çöpçü hücrelerimiz kanser hücresini çöp gibi içine alıp öğütücü enzimlerle yok ediyor. “Doğal öldürücü” hücrelerimiz hedeflenen kanser hücrelerini direkt öldürüyor. Sitotoksik T hücrelerimiz cımbız gibi zarını delerek kanser hücresini öldürüyor. Kanser hücrelerine karşı savaşan tüm bu hücrelerimizi destekleyen en iyi ilaç besinlere ise soğan, sarımsak, zerdeçal, karabiber, acı kırmızı biber, yoğurt, kefir ve beyaz hindiba örnek gösterilebilir. Sofralarımızı bunlarla zenginleştirip mücadele gücümüzü artırabiliriz.
“Bağ dokumuz bozulunca kanser oluyoruz”
Yrd. Doç. Dr. Yavuz Dizdar (İstanbul Üniversitesi Çapa Tıp Fakültesi Onkoloji Enstitüsü öğretim üyesi)
- Kanser, hastalıklı hücrelerin kontrolsüz biçimde çoğalması ve çevredeki dokulara da saygısızca girmeye çalışmasıdır. Kanser hücrelerini vücudumuzu ele geçirmeye ve çökertmeye çalışan “dış mihraklar” olarak tanımlıyoruz ama onlar da aslında bizim hücremiz.
- Kanser, hücrelerimizin içinde bulunduğu matriksin yani bağ dokumuzun bozulması ve içindeki hücrelerin yapısını bozması sonucu ortaya çıkıyor. Bu nedenle kanserden korunmak için bağ dokumuzu sağlıklı tutmamız gerekiyor. Bağ dokusunda kollajen ve glikozaminoglikan diye iki önemli molekül var. Bizim bunların yapımını uyarmamız gerekiyor.
“İyi bir uyku bizi kanserden koruyor”
- Düzenli egzersiz, moral ve mutluluk bu moleküllerin yapımını uyararak bağ dokusunun güçlenmesine katkı sunuyor. Stres bu moleküllerin uyarılmasını azaltıyor. Bağ dokusunun gelişimi gece gerçekleştiği için iyi bir uyku bizi kanserden koruyor. Yediklerimiz de bağ dokumuzu etkiliyor.
- Paçadaki kollajen, limondaki limonen, zerdeçaldaki kurkumin bağ dokusunun sağlıklı şekillendirilmesine yardımcı oluyor. Aslında bütün doğal gıdalar bağ dokumuzu güçlendirirken, endüstriyel gıdalar bağ dokumuza
zarar veriyor.
“Peynirin küfü, tavuğun pişme süresi ipucu”
- Günümüzde bir inekten 35-40 litre süt alıyorlar. Bu kadar sütü ineklere kimyasal uyarıcı vermeden kesinlikle alamazsınız. Piyasada 8 liraya bile kaşar peyniri satılıyor. Bu fiyata satılan kaşarın gerçek sütten yapılmadığı aşikar. Doğal peynir kısa sürede küflenmez, sadece kuruyabilir.
- Piliçlerin yemine GDO’lu soya, insan sağlığına verdiği zararlardan dolayı kullanımdan kalkan antibiyotikler ve formaldehit gibi sağlık için aşırı zararlı kimyasallar katılıyor. Kanserle ilgili ipucunu pişme süresi veriyor. Doğal tavuğun pişmesi ortalama 2-2.5 saat sürer.
- Ekmekten sosise, tatlılardan şekerlere gıdaların çoğuna raf ömrünü uzatmak için glukoz ve früktoz şurupları katılıyor. Sadece bunları bile önleyebilsek obezite ve kanser vakalarında inanılmaz bir düşüş ortaya çıkar.