Almanya’da, Başbakan Angela Merkel dâhil binlerce Alman vatandaşının telefon ve elektronik posta görüşmelerinin Amerikan Ulusal Güvenlik Kurumu NSA tarafından takip edildiğinin ortaya çıkması Alman-Amerikan ilişkilerinde ağır bir güven krizine neden oldu. Federal Meclis'te konu ile ilgili tüm detayların açığa çıkarılması için bir araştırma komisyonu kuruldu ve aylardır bu komisyon çalışmalarını sürdürüyor. Komisyon üyelerinin işi hiç de kolay değil. Araştırdıkları konuda tüm detaylara ulaşmanın zorluğu bir yana, siber casusluğun temelini oluşturan teknik terimleri anlayabilmek komisyon üyesi milletvekillerini olabildiğince zorluyor.
Bu sorunu giderebilmek için üç uzman, üyelere teknik terimleri açıklamak ve öğretmek üzere komisyon toplantısına çağrıldı. Perşembe günü saatler süren toplantıda, ‘Fiberglas', ‘Truva Atı Virüsü', ‘E2EE Şifreleme', ‘Schengen Yönlendiricisi' gibi kavramlar havada uçuştu. İçlerinden bazılarını anlıyor olsalar da, NSA skandalı ile ilgili konunun tamamını bu terimler üzerinden anlayabilmek için, milletvekillerinin uzmanlara ihtiyaçları var. Sözkonusu mütehassıslardan Berlin Hür Üniversitesi Siber Güvenlik Uzmanı Sandro Gaycken, NSA’in olası suçluları yakalamak gibi kabul edilebilir bir gerekçesi olsa dahi, izlediği yöntemlerin asla masum olmadığını belirtiyor. Teknik anlamda internet casusluğunu ortadan kaldırmak bir yana azaltmanın bile artık mümkün olmadığını ifade eden Gaycken, gizli haber alma servislerinin internet üzerinden yapılan bilgi alışverişine, teknik olarak her zaman ulaşabileceklerini vurguladı.
Casusluğa karşı önlemler artıyor
NSA skandalı birçok sektörde olduğu gibi büyük şirketlerde de konu ile ilgili bir hassasiyet oluşmasına neden oldu. Dünyanın en büyük bilgisayar yazılım üreticilerinden Alman SAP şirketinin, ürünlerini ekonomik casusluğa karşı korumak için önlemlerini çok daha arttırdığı biliniyor. Batı dünyasının büyük firmaları, özellikle Çin ve Rusya kökenli siber saldırıların boyutunun NSA skandalı düzeyine ulaştığını her platformda dile getirerek, hükümetlerinden buna bir çözüm bulunmasını talep ediyorlar. Kendilerini etik bilgisayar korsanları olarak tanıtan ve Almanya'da dijital anlamda uzman olarak da kabul edilen Kaos Bilgisayar Kulübü‘nden (CCC) Frank Rieger de araştırma komisyonuna uzman olarak bilgi veren isimlerden biri. Rieger, Alman şirketlerinin yıllardan bu yana sanal güvenlik konusunda çok ihmalkâr davrandıklarını ve bu durumun Alman sanayisi için büyük bir tehlike arz ettiğini ifade etti.
Hür Üniversite'den Gaycken'in NSA ile etkin bir mücadele konusunda tavsiyeleri de var. Gerek şahıs olarak, gerek ise kurum ve kuruluşlar olarak sahip olduğumuz bilgisayarların, piyasada satılan anti casusluk programları ile korunmaya alınması durumunda, NSA’in de bu programlara karşı sürekli yeni programlar oluşturması ve daha fazla personel çalıştırması gerekecek. Bu da uzun vadede NSA’in, oluşacak masraflar nedeni ile başa çıkabileceği bir yarış değil Gaycken’e göre. Sandro Gaycken, komisyondaki milletvekillerine sadece teknik konularda bilgi vermekle kalmadı, siyasi tavsiyelerde de bulundu. ABD'nin tüm inanılırlığını kaybettiğini vurgulayan Gaycken, sanal casusluğun sona erdirilmesi için yapılan diplomatik temasların hiç yarar sağlamayacağını savundu.
'Hukuk birimleri olan mafyalar…'
Frank Rieger de Batı dünyasının gizli haber alma servislerinin, ‘hukuk birimleri olan mafya örgütleri' gibi hareket ettiklerini dile getirdi. Eski NSA çalışanı Edward Snowden’ın itirafları sonucu ortaya çıkan NSA ile Almanya'nın dış istihbarat örgütü Federal Haber Alman Kurumu BND'nin bilgi alışverişinin, kendini şok ettiğini ifade eden Rieger, ortaya çıkan gerçekler karşısında komisyon üyelerine dilinin tutulduğunu anlattı.
Federal Meclis NSA Araştırma Komisyonu üyeleri için bilgi-işlem uzmanları ile yapılan toplantı bir nevi eğitim oldu. Komisyonun Hristiyan Demokrat Birlik Partisi CDU'lu Başkanı Patrick Sensburg, toplantının çok yararlı ve öğretici geçtiğini ve her skandalın içinden çıkarılabilecek bir fırsat olduğunu bildirerek geleceğe yönelik umutlu bir mesaj vermiş oldu.