Bazılarında ölüm tarihleri de yazılı. Tarihlerin büyük bir bölümü son birkaç yıla ait.
Çevredeki mahalle sakinleri; denk geldiklerinde definlere katıldıklarını, kürekle toprak atmaya yardım ettiklerini, namaza durduklarını ve zaman zaman da mezara su götürdüklerini anlatıyor.
Onlardan biri olan Ali Karal, hemen mezarlığın yanında bulunan, 2011 depreminden sonra yapılan konteynırlarda yaşıyor.
Göçmenlerin bir kısmı da oraya defnediliyor.
Boğulma, donma, trafik kazası
Son yıllarda Van ve yakınlarında yaşanan göçmen ölümlerinin sayısı artıyor.
Van Barosu Göç ve İltica Komisyonu Başkanı Jindar Uçar, ölümlerin Birleşmiş Milletler Yüksek Komiserliği'nin 2018'de Van'daki ofisini kapatması ardından arttığını söylüyor.
Uçar'a göre Van bu tarihten sonra yasadışı olarak sınırı geçenler için sığınma başvurularının yapıldığı bir yerden ziyade Türkiye'nin Batısına ya da Avrupa'ya geçiş için bir transit nokta haline geldi.
Bölgedeki ölümler farklı nedenlerle gerçekleşiyor.
Kış aylarında donma olayları yaygın bir şekilde görülüyor.
Donarak hayatını kaybeden göçmenlerin bir kısmının cesedi ancak ilkbaharda karların eriyip, sınır bölgelerindeki köylülerin, üzerlerindeki kar örtüsü kalkmış cesetlere denk gelmesiyle bulunuyor.
Bazı olaylarda, yırtıcı hayvanların cesetleri parçaladığı anlaşılıyor.
Trafik kazaları da ölüm nedenleri arasında.
Sınırı geçenler, göçmen kaçakçıları tarafından kalabalık bir şekilde minibüs gibi araçlara bindirildiğinde ve bu araçlar kaza yaptığında ölüm sayısı artıyor.
Örneğin bu ayın ikinci haftasında, Van merkez ile Erciş ilçesi arasında, göçmenleri taşıyan bir minibüsün kaza yapması sonucu 12 kişi hayatını kaybederken 26 kişi de yaralandı.
Van Gölü'nde ise yine kaçakçıların organizasyonuyla göçmenleri taşıyan teknelerin batması olaylarında ciddi can kayıpları yaşanabiliyor.
Sınırı geçen göçmenler, karadan gittiklerinde Bitlis'in Tatvan ilçesine kadarki yolda çok sayıda kontrole denk geliyor.
Onlar da bu karayolunu atlatmak için Van'dan teknelerle Tatvan'a geçmeyi deneyebiliyor.
Kaçakçıların organizasyonundaki, kalabalıkların taşındığı bu teknelerin batması ise büyük kayıpları doğurabiliyor.
27 Haziran 2020'deki büyük tekne faciasında resmi rakamlara göre 61 kişi hayatını kaybetti.
Kimi göçmenlerin cesetleri, sabunlaşmış bir şekilde sudan çıkartıldı.
Bazı kişilerin kimliği tespit edilemeyebiliyor
İşte bütün bu olaylarda anlatılan kişilerden bazılarının mezarları bugün, Van'daki kimsesizler mezarlıklarında bulunuyor.
Bu kişilerin otopsileri yapılıyor, fotoğrafları çekiliyor.
Otopsiden sonra 15 gün boyunca cenaze için kimsenin gelmemesi durumunda cenazeler buralara gömülüyor.
Kimi zaman kimlikler tespit edilemeyebiliyor.
Van Büyükşehir Belediyesi tarafından Adli Tıp'tan numaralandırılmış bir şekilde alınan cenazeler yine numaralandırılmış şekilde mezarlığa gömülüyor.
Numaralar, mezarlığın kime ait olduğu bilgisini de içeriyor.
Buraya gömüldükten sonra ölenlerin yakınlarının ilerleyen dönemde gelip mezarın kazılması ardından cenazelerini alıp ülkelerine götürdükleri durumlar da oluyor.
Van Barosu'ndan Uçar'a göre son üç yıla bakıldığında kentte her yıl yaklaşık 75 - 100 göçmen hayatını kaybediyor.
"Ancak bunlar tespit edilebilenler" diye ekliyor Uçar.
Seyrantepe sakinlerinden Ali Karal, kimsesizler mezarlığının bir duvarının mezarlığı genişletmek için yıkıldığını anlatıyor.
Böyle devam ederse, kimsesizler mezarlığı ileride göçmen mezarlığı olarak anılacak gibi duruyor.
Hatta belki de Türkiye'nin en büyük göçmen mezarlığı olarak…