Veli Derneği Bursa Şube Başkanı Barış Dinga, eğitimin dinselleşmesi ve ticarileşmesiyle yeni bir düzende olduğunu söyledi. Özel okullar gibi kamu okullarında da kayıt ücretleri ile eğitimin satın alındığını belirten Dinga, bu durumun Anayasa ve Milli Eğitim Bakanlığı Okul Aile Birliği Yönetmeliği'ne aykırı olduğunu söyledi. Kayıt, yemek, servis ücretleri nedeniyle eğitimin aileleri zorladığını ifade eden Dinga, bunun yanı sıra velilerin çocuklarını gönderecek okul bulmakta zorlandığını dile getirdi.
“Türkiye’deki eğitim sisteminin adım adım okulsuzlaştırmaya, eğitimden koparmaya yönelik olduğunu görüyoruz” diyen Dinga, okulsuzlaşmanın en yoğun ortaokulu bitirip liselere geçişlerde yaşandığını belirtti. Dinga, bunun nedenini şöyle açıkladı: “Liselere Geçiş Sistemi ile yaklaşık yüzde 10 öğrenci ‘nitelikli okul’ kapsamındaki liselere giriş yaparken kalan yüzde 90’ı meslek liseleri, imam hatip liseleri veya az bir sayıda öğrenci adrese dayalı ‘niteliksiz’ akademik liselere giriş yapıyorlar. Bu liselere gitmek istemeyen çocuklar, son bir çare olarak açık liseye yöneliyor. Bir diğer seçenek MESEM’ler oluyor.”
Köy okullarının kapatılmasının, taşımalı sistemin getirdiği sorunların, doğu bölgelerinde çocuk yaşta evliliklerin ve mevsimlik tarım işçiliğinin de çocukların okuldan uzaklaşmasına neden olduğunu hatırlatan Dinga, “Bunlar eğitimdeki tıkanmanın sonuçlarıdır. Derin bir yoksullaşma ve ekonomik kriz içerisinde olan ülkemizde, çocukları okula göndermeme, çocukların okuldan kopmasına yol açan sonuçlara doğru gidiliyor. Bugün akademik liseler yerine MESEM’ler gibi öğrencilere çok cüzi miktarda da olsa bir ücret verilerek çocuklar çalıştırılıyor” dedi.
'Eğitim çocukları geleceğin dünyasına hazırlamaktan uzak'
İsmini vermek istemeyen veli, sınıfta kalan 9’ncu sınıf öğrencisi çocuğunu bu yıl için MESEM'in bilişim bölümüne göndermeyi planlıyor. Bir Anadolu lisesinde okuyan ve geçen yıl sonu ortalaması 67,40 olan öğrenci, 5 dersten başarısız olduğu gerekçesiyle sınıfta bırakıldı. Veli, öğrenciye performans ödevi verilmeden subjektif kanaatlerle ve kasıtlı olarak öğrencinin sınıfta kalmasını sağlayacak şekilde öğretmenlerin performans notu verdikleri gerekçesiyle 9 Temmuz’da İdare Mahkemesi’ne dava açtı. Oğlunun eğitimine MESEM’de devam etmesi kararı alan veli, eğer davayı kazanırsa çocuğu 10’ncu sınıftan devam edebilecek, kazanamazsa yeniden 9’ncu sınıfı tekrar etmek zorunda kalacak.
“Ben her koşulda bu eğitim sisteminin içerisinden çocuğu çıkarmak istiyorum” diyen veli, Türkiye’deki mevcut eğitimin bugünün ve geleceğin dünyasını anlayamadığını belirtti. Veli, “Çocukları geleceğe hazırlamak konusunda uzak kalıyor. Çocuklar bugünkü eğitim sisteminde zaman kaybediyor. Çocukların okula gittiği zaman kendi çocuğum da dahil çok mutsuz ve motivasyonsuz olduklarını görüyorum. Ezberciliğe dayalı, 100 yıl öncesinin endüstri çağına ait bir eğitim modeliyle yapay zekâ çağının çocuklarını yetiştirmeye çalışıyoruz. Bilgi yükleyerek ve ezbere dayalı yanıtlar vermesini isteyerek çocukları yapay zekâ çağına hazırlamak mümkün değil. Oysa yeni dünya soru soran çocuklar istiyor. Mevcut eğitim sistemi, çözüm üretmek yerine çocukların zihninde sorun üretiyor” diye konuştu.
MESEM’de bazı iş kollarında öğrencilerin ucuz iş gücü olarak görüldüğünde sorunlu bir durumun ortaya çıktığını belirten veli, neden MESEM’i tercih ettiğini şöyle aktardı: “Benim açımdan çocuğum, bildiğim başarılı bir bilişim şirketinde yetişecek. Bitmiş bir ortaöğretim sistemi var, ben çocuğu buradan çıkarıyorum. Genel eğitim sistemi çözüm sunamadığı için bireysel olarak böyle bir çözümü tercih ettim. Bedesten ve kervansaray arasındaki farkı ezberlemek zorunda kalmak yerine dünyanın gerçekleriyle iç içe bilişim alanında kendini geliştirecek.”