Venedik Bienali 16. Uluslararası Mimarlık Sergisi Türkiye Pavyonu, klasik sergi metotlarını bir kenara bırakarak bienali bir buluşma mekanı haline getirmeyi amaçlayan ‘Vardiya’ projesi ile ziyaretçilerini bekliyor.
Bienalin bu yılki teması Freespace (Serbest mekan) ile uyumlu bir şekilde geliştirilmiş bir proje olan Vardiya kapsamında toplam 16 ülkeden 122 mimarlık öğrencisi haftalık vardiyalar ve 10’ar kişilik gruplar halinde önceden belirlenen temalar doğrultusunda çalışmalarını ortaya koyacak. Bu nedenle Vardiya bir sergi değil süreç içinde şekillenecek bir proje olarak karşımıza çıkacak.
Birbirini hiç tanımayan yalnızca çektikleri 1 dakikalık videolar ve yolladıkları portfolyolar aracılığıyla projeye seçilen öğrencilerin bir araya geldiğinde nasıl bir iş çıkaracağına dair öngörüde bulunamamak bir risk olarak değerlendirilse de Vardiya’nın Küratörü Kerem Piker bu konuda önemli olanın bienali bir buluşma, karşılaşma ve üretim mekanına dönüştürmüş olmak olduğunu vurguluyor.
Türkiye Pavyonu’nun resmi açılışı 24 Mayıs Perşembe günü, küratör Kerem Piker ve yardımcı küratörler Cansu Cürgen, Yelta Köm, Nizam Onur Sönmez, Yağız Söylev ve Erdem Tüzün, İKSV Yönetim Kurulu Başkanı Bülent Eczacıbaşı, Türkiye Pavyonu eş sponsorları adına Schüco Türkiye Genel Müdürü Can Eren, VitrA adına Eczacıbaşı Yapı Ürünleri Grubu Başkanı Ali Aköz ve Kültür ve Turizm Bakanlığı Telif Hakları Genel Müdürü Şaban Karataş’ın katılımıyla gerçekleşti. Açılışın ardından gazetecilerle bir araya gelen Bülent Eczacıbaşı, işbirliği fikrine odaklanan Vardiya projesini ‘oldukça özgün’ olarak niteledi.
2014 yılından beri Türkiye Pavyonu’na sponsor olduklarını hatırlatan Eczacıbaşı, “3 bienalde de Türkiye’nin ödüle aday gösterilmesinin çok övünç verici bir sonuç olduğunu” belirtti. Eczacıbaşı, Vardiya projesine ilişkin “Fevkalade farklı, yaratıcı, özgün, kendini farklılaştıran sorgulayan bilgi paylaşımı görüş alışverişi yollarını açan gençleri bir araya getiren gençlerin dünya görüşünü değiştiren bir yaklaşımla farklı bir katılım gerçekleştiriyoruz” değerlendirmesinde bulundu.
Schüco Türkiye Genel Müdürü Can Eren, Venedik Bienali’nde yer alan pavyonlar için “Bu projeleri hiç biri birbiri ile yarışmıyor. Zaman içinde yaşadıkça görüyoruz ki aslında mozaiği tamamlayan fikirler. Ve her biri bu uzun soluklu aktiviteye ayrı bir güzellik ayrı bir renk ayrı bir boyut kazandırıyor” diye konuştu. Açılışa Vitra adına katılan Eczacıbaşı Yapı Ürünleri Grubu Başkanı Ali Aköz ise “Türkiye Pavyonu’nun da özelliği pek çok kültürden ülkeden öğrenciyi bir araya getirmesi. Katılımcı olması. Bunlara hep beraber, özgür bir yaratıcı bir ortam sağlama, üretim sağlama. Bu hakikaten çok takdire değer. Çünkü hem riskli hem zor ama bir o kadar da faydalı dolayısıyla daha da heyecanlı. Keşke bu yaklaşımı daha çok alanda da görsek” açıklamasında bulundu.
Telif Hakları Genel Müdürü: Bakanlığın desteği bir lütuf değil görevdir
Kültür ve Turizm Bakanlığı Telif Hakları Genel Müdürü Şaban Karataş ise bakanlık adına kendilerine yöneltilen iltifatlara teşekkür ederek “Bakanlığımızın yaptığı bir lütuf değil görevdir” açıklamasında bulundu. “Bu iş Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın asli işidir. Biz sadece katkı sağlayarak işin içinden bir anlamda sıvışmış olduk” ifadelerini kullanan Karataş şöyle konuştu:
"Bakanlığımızın yaptığı bir lütuf değil görevdir. Onu söylemem lazım. İki şey söyleyeceğim. Aynı hedeflerde çalışıyoruz bizim yapacağımız işi siz yapıyorsunuz. Bu iş Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın asli işidir. Biz sadece katkı sağlayarak işin içinden bir anlamda sıvışmış olduk. Bunu söyleyelim, çünkü gerçekten bakanlığın asli görevi bu. Biz gerçekten İKSV’den herhangi bir dosya bize geldiğinde biz tereddütsüz kabul ediyoruz.
Sayın Bakan’ımız Numan Kurtulmuş’un söylemiş olduğu bir söz var: “Biz fakir ama gururlu bir bakanlığız”
Küratör Kerem Piker: Biz bir fikir sunduk, kabul gördü; buralara kadar geldik
Vardiya’nın küratörü Kerem Piker, İKSV’nin açık çağrısı sayesinde bir fikrin bir projeye dönüştüğünü vurguladığı konuşmasında şu ifadeleri kullandı:
“Çok teşekkür ederim iki sebepten ötürü. Birincisi bu imkânı tanıdığınız için. Yani bu bir açık çağrı ile gerçekleştiği için. Bu açık çağrı gerçekleşti. Biz bir fikir sunduk. Basit bir fikirdi. Fikir kabul gördü. Buralara kadar geldik. Ama bu fikir bir fikir olarak kalabilirdi bu açık çağrı olmasaydı. Böyle bir yapı olduğu için teşekkür ederim. Hem seçici kurula hem de bu seçici kurulu meydana getiren arkasındaki fikre, fikri ortaya koyanlara teşekkür ederim.
İkincisi de bütün destekçilere, bu işin içinde yer alan herkesin yanı sıra vakfa teşekkür etmek istiyorum. Bizim kadar heyecanlanıp bizimle birlikte çalıştıkları için teşekkür ederim.”
Türkiye Pavyonu’nda bizi ne bekliyor?
İki haftada bir gerçekleşecek atölyelerin konuları sırasıyla şöyle:
Venedik Zamanları (28 Mayıs-3 Haziran);
Çocukluğun Geleceği (4-10 Haziran);
Serbest Mekân olarak Film Mekân: B-Tipi Korku Filmi (25 Haziran-1 Temmuz);
Eleştirel Medya Olarak Mimarlık (9-15 Temmuz);
Scarpa’yla Yürüyüşe Çıkmak (16-22 Temmuz);
(N)everland (30 Temmuz-5 Ağustos);
Cenaze Adası (27 Ağustos-2 Eylül);
Yolculuklardan (3-9 Eylül);
Venedik: Yüzeyler, Geometriler, Dokular, Renkler (10-16 Eylül);
Uçsuz Bucaksız Azınlık (24-30 Eylül);
Venedik’i Yeniden Çizmek (1-7 Ekim);
Hazine Avı (8-14 Ekim); Retrospektif (15-21 Ekim).
Türkiye Pavyonu’nda ağırlanacak konuk konuşmacılar arasında Emre Arolat, Eva Franch Gilabert, Juhani Pallasmaa, Jan Boelen ve Refik Anadol gibi uluslararası mimarlık ve tasarım dünyasının önde gelen isimleri yer alıyor.
Bienal süresince konuk konuşmacıların yanı sıra, farklı alanlardan isimlerin katılımıyla 50 çevrimiçi yuvarlak masa oturumu da gerçekleştirilecek. Aralarında Bernard Khoury, Andrew Kovacs, Han Tümertekin ve Cynthia Davidson gibi mimarlık ve tasarım dünyasının önde gelen isimlerinin bulunduğu konuşmacılar, oturumlarda atölye katılımcılarıyla beraber “Bienal ne için var?”, “Bienal kimin için var?” ve “Bienal ne işe yarar?” sorularını merkeze alacak.