Frankfurter Rundschau gazetesi Fransa'nın başkenti Paris'te yapılan, 70 ülkenin dışışleri bakanları ya da üst düzey temsilcilerinin katıldığı, İsrail ve Filistin'in ise temsil edilmediği Ortadoğu Konferansı'nı ele alıyor. Yorumda şu görüşlere yer veriliyor:
"Fransa çağrıda bulundu ve 70 ülke Ortadoğu'da barışın sağlanması yönündeki temennilerini dile getirmek için dışişleri bakanlarını ya da temsilcilerini gönderdiler. Bu konferans derin bir hayal kırıklığını ortaya çıkardı. İki devletli çözüm sözü tıpkı bir mantra gibi dejenere olmuş durumda, ancak gerçekte Batı Şeria’da Yahudi yerleşim birimlerinin inşası, İsrail’deki sağ eğilim ve çözümlenemeyen Gazze sorunu konusunda değişen hiçbir şey yok. Bu teşhis Paris’teki konferansta da ortaya çıkmadı. Buna rağmen bu konuda uluslararası konsensüs sağlandığı gösterilmek isteniyordu, tabiri caizse Donald Trump Beyaz Saray’ın anahtarını almadan ona bir mesaj verilmek isteniyordu. İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu Trump’a ve onun İsrail ile ilgili tehlikeli bir şekilde tek taraflı sözlerine güveniyor. Paris’teki konferansta buna tezat bir biçimde karşıt ağırlık konulmuş oldu. Hiçbir şey yapmadan bir sonraki programlanmış gerginliğe doğru kayılmasından daha iyidir.”
Magdeburg’da yayımlanan Volkstimme aynı konuyla ilgili yorumunda, Donald Trump’un henüz başkanlık koltuğuna oturmadan varlığını hissettirdiğini belirtiyor ve şöyle devam ediyor:
“Donald Trump daha resmi olarak görevine başlamadan zaten düzensizliğin hakim olduğu dünyada daha da fazla karışıklığa neden oluyor. Çin ABD’nin müstakbel başkanını Tayvan’la yakınlaşma konusunda uyarıyor, Pekin'deki Komünist yönetim, 'Tek Çin politikası’nın müzakereye açık olmadığını söylüyor. 20 Ocak’ta ABD’nin 45. Başkanı olacak, politikacı olmayan Trump, Ortadoğu sorununda ateşle oynuyor. Tel Aviv’deki ABD Büyükelçiliği’ni Kudüs’e taşımayı istiyor. Bu, İsrail ve Filistin’in kutsal Kudüs için yaşadığı tartışmada neredeyse bir savaş ilanı anlamına geliyor. Böylece iki devletli çözümle Ortadoğu sorununa set çekilmesi tamamen başarısız olabilir. İzak Rabin ve Yaser Arafat’ın 1994 yılında Nobel Barış Ödülü'nü almasını sağlayan Oslo Barış Anlaşması'nın üzerinden 23 yıl geçtikten sonra bölge yine barut fıçısı. Trump diplomatik beceriksizliği ile gerçekten de ateşe benzin dökerse, o zaman bölgeler üstü bir savaş çıkabilir.”
Hannoversche Allgemeine gazetesi ise sosyal paylaşım sitesi Facebook’un yalan haberle mücadele amacıyla medya ile bağlarını güçlendirecek yeni bir proje başlatma kararını ele alıyor. ABD seçimleri sırasında yayımlanan yalan haberler nedeniyle aldığı yoğun eleştirilerden sonra yeni bir "Gazetecilik Projesi" başlatan Facebook, medya kuruluşlarıyla işbirliği yaparak, yeni habercilik ürünleri geliştirmeyi amaçlıyor. Almanya'da da uzun süredir tartışmalara neden olan ‘yalan haber' tartışmalarıyla ilgili gazetenin yorumu şöyle:
"İlgili dairelerin mesajlarını yayarken titizlik sergilemeye özen göstermeleriyle daha fazla kazanım sağlanmış olur. Almanya'da iktidardaki büyük koalisyondaki politikacılar bunun yerine dünyaya yayılan bir haberin doğru mu yoksa yalan mı olduğunu inceleyecek bir dairenin hayalini kuruyor. Sosyal medyadaki yalan haber ve nefret yorumları dalgasının durdurulmasına yönelik yeni öneriler yapılmadan geçen bir gün yok. Haber akışını devletin kontrol ettiği bir havuza göndermekten bahsedenler, yarın sansür suçlamasını da sineye çekmek zorunda.”
Rheinpfalz'ın aynı konuyla ilgili yorumu ise şöyle:
"Amerikalı internet şirketi Facebook sosyal ağlarda birşeylerin yanlış gittiğini itiraf ediyor. Bu, politikacıların yoğun baskısına borçlu olunan geç bir idrak olsa da yine de olumlu. Olguların sınanması mantıklı. Bu içinden çıkılması zor göreve otomatik bir çözüm bulmak yararlı ve pratik değil. Ancak nefret haber ve yorumları şiddetli bir sorun olarak kalmaya devam ediyor. Yalan hikaye ve haberlerde olduğu bu konuda bir uyarı etiketi koymak yeterli değil. Konu, sosyal paylaşım ağlarından silinmesi gereken, ceza kapsamına giren içerikler de olabilir. Umulur ki, bu konuda da bir an önce harekete geçilir.”
© Deutsche Welle Türkçe
Derleyen: Hülya Topçu