Frankfurter Allgemeine Zeitung'un yorumunda, ekonomik çıkarların Batılı ülkeler tarafından Suudi Arabistan'a yaptırım uygulanmasını imkânsız hale getirdiği dile getiriliyor:
"Almanya Ekonomi Bakanı Peter Altmaier zaman kazanmak istiyordu. Cemal Kaşıkçı'nın öldürülmesine Avrupa Birliği'nin ortak tepki göstermesi gerektiğini söylerken haklıydı. Ama bu hayal gerçek olmayacak. Almanya'da iki önemli eyalet seçiminin ortasında Suudi Arabistan'a silah satışının durdurulması popüler bir konu haline gelirken, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'un ‘ahlakın önceliği' prensibinden sıkıldığı anlaşılıyor. İngiltere sembolik bazı vize yasaklarıyla tepki gösterdi. İspanya Başbakanı Sanchez tıpkı ABD Başkanı Trump gibi ulusal çıkarların, Suudi Arabistan'dan gelen savaş gemisi siparişlerinin istihdam üzerindeki etkisinin dikkate alınması gerektirdiğini savunuyor. Batının Suudi Arabistan'a nasıl kırmızı çizgi çekebileceği sorusu önem kazanıyor. Avrupa bu kez Trump'un zikzakları yüzünden ABD'nin arkasına saklanamadığı için anlaşmazlıktan Suudi Arabistan kârlı çıkıyor.”
Süddeutsche Zeitung'un yorumunda ticaretin insan haklarının önüne çıkartılması eleştiriliyor:
"Suudi Arabistan, Kaşıkçı'nın ölümünden önce de insan haklarını umursamıyordu. Ama öldürülenler Kaşıkçı kadar tanınmıyorlardı. Büyük şirketler ahlak kurallarına uysalardı Suudi Arabistan'ın parasını almaz ve Suudi yatırım fonunu kapıda uğurlayıp kendilerine başka yatırımcı ararlardı. Aynı zamanda rejim muhaliflerinin takibata uğratıldığı Rusya ve Çin ile de ticari ilişkileri kesmeleri gerekirdi. Ancak Riyad'daki yatırımcı konferansının boykot edilmesi de doğru değildi. Büyük şirketlerin tanınmış temsilcileri Riyad'a gidip kendi değerlerini savunmalı ve eleştirilerini açıkça dile getirmeliydiler. İş bağlantılarını demokrasi ve insan haklarına değer vermeyen yatırımcılara bırakmamalıydılar. Kârlarını arttırmak istemeleri anlaşılabilir. Ancak yabancı holdingler ticaret ve yatırımlar üzerinden kendi değerlerini de ihraç edebilir ve verdikleri örnekle değişime katkıda bulunabilirler. Yapmaları gereken de budur.”
Handelsblatt gazetesinin yorumundaysa ABD Başkanı Donald Trump'ın gazeteci Kaşıkçı'nın öldürülmesine gösterdiği tepki ele alınıyor:
"ABD yönetimi Kaşıkçı'nın hunharca katledilmesine tutarlı tepki göstermiyor. Trump, hesaba kitaba gelmez Suudi rejimine mutlak yakınlık göstermesinin hata olduğunu anladığını belli etmek istemiyor. Silah satışlarını azaltması itiraf anlamına geleceğinden bu adımı atmıyor ve daha cinayet aydınlatılmadan kırmızı çizgisini belli ediyor. Bu tutumuyla da Suudi Arabistan'ın pozisyonunu güçlendiriyor. Riyad yönetimi sosyal medya üzerinden, ziyarete gelen üst düzey Amerikalı yetkililerin resimlerini yayınlamakla, bütün dünyaya ABD'den korkmalarına lüzum olmadığı mesajını veriyor.”
Magdeburg'da yayımlanan Volkstimme gazetesi Almanya ile Türkiye arasındaki ilişkilere netlik kazandırılamadığını belirttiği yorumunu şöyle sürdürüyor:
"Almanya Ekonomi Bakanı Peter Altmaier Türkiye ziyareti sırasında görevi icabı ekonomik ilişkilerin geliştirilmesi için uğraşacak. Almanya Dışişleri Bakanlığı ise Almanları Türkiye'de rejim karşıtı ifadeler kullanılmaması hususunda uyarıyor. Bu uyarı öncelikle Almanya'da yaşayan Türkleri ilgilendiriyor olmalı. Çünkü plajda yatarken Facebook üzerinden hayvan benzetmeleri ya da cumhurbaşkanını aşağılayıcı mesajlar paylaşmak Alman turistlerin aklına gelmez. Almanya'nın Türkiye politikasının derin ikileme düştüğü ve ‘yekpare' olmayıp çelişkilere saplandığı görülüyor. Ama değişmesi şimdilik mümkün değil. Türkiye'deki otokrasi rejimi karşısında diz çökmek kadar ilişkileri kesmek de Almanya için söz konusu olamaz. İlişkilerin zeminini, iki ülkenin de diğerine ekonomik bakımdan duyduğu ihtiyaç oluşturuyor.”
DW,AFP,dpa/AG,DÇÜ
© Deutsche Welle Türkçe