Hiç birisine Neandertal diye seslendiğiniz oldu mu? Bilim insanları, uzun süre önce yok olan yakın akrabalarımızdan aldığımız genleri tespit edip tanımladıkça, bu lakap da aslında farklı anlamlara kavuştu.
Science’da yayımlanan çalışmaya göre, Hırvatistan’daki Vindija Mağarası’nda bulunan, 50.000 yıllık bir kadın fosilinden alınan genlerin incelenmesiyle, Afrika dışında yaşayan insan topluluklarının, Neandertaller’den almış olduğu yeni bir gen topluluğu keşfedildi.
Bilim Fili’nde yer alan habere göre, bu genlerin bazıları, karın bölgesi yağı üzerinde etkili olan kolesterol seviyesini, şizofreni ve diğer hastalıkların riskini etkiliyor olabilir. Buradaki kilit soru; bu antik DNAlar, günümüzde yaşayan insanlar üzerinde ne gibi etkilere sahip?
Araştırmacılar, Altay fosili genomundan yararlanarak, iki düzine Neandertal genomu hakkında bir araştırmayı online olarak yayınladı. Araştırmaya göre, bu genomlar; alerji riski, depresyon, kan pıhtılaşması, cilt lezyonları, bağışıklık bozuklukları ve diğer hastalıklarla bağlantılı.
American Journal of Human Genetics’de yayımlanan bir başka çalışmaya göre ise, Almanya, Leipzig’deki Max Planck Enstitüsü’nden araştırmacılar, Biobank pilot çalışması ile, İngiltere’den 112.000 katılımcının genetik ve fiziksel özellikleri üzerinde detaylı bir tarama yaptı.
Çalışmaya göre, Neandertal genleri insanların duygudurum hali, uyku düzeni, saç rengi ve Güneş’e verdiği tepkiler üzerinde de etkili. Ama Vindija Neandertal fosili, Altay fosiline göre, Avrasyalıların atalarının, Neandertallerle çiftleşmesine, tahminen 50.000-60.000 yıl önce, daha yakın bir tarihte, Orta Doğu’da yaşamıştı.
Bu yüzden, Vindija fosilinin genomu, gelişmiş analiz tekniklerinin de katkısıyla; genomlar ve DNA hakkında daha iyi bilgi sağladı. Max Planck Enstitüsü’nden bir başka araştırma ekibi ise, fosilin yaşını öğrenebilmek için radyokarbon ve genetik metodlarını kullandı.
Yeni fosil ayrıca, araştırmacıların, Afrika dışında yaşayan insanlara Neandertallerden ne kadar DNA miras kaldığını da tespit edebilmesini sağladı. Doğu Asyalılar yaklaşık yüzde 2.3-yüzde 2.6 ile en üst sıraya yerleşirken, Batı Asyalılar ve Avrupalılar ise yüzde 1.8- yüzde 2.4 ile ikinci sırada yer aldı.