Almanya'da ekim ayının sonunda Köln kentinde ‘Holiganlar Selefilere Karşı' adlı örgütlenmenin protestoları sırasında şiddet olaylarının meydana gelmesi ve protestocular arasında çok sayıda ırkçı sembol ve söylemleri kullanan kişilerin görülmesi endişelere neden olmuştu. 15 Kasım'da bu kez Hannover kentinde düzenlenmesi planlanan benzer bir gösteri ise yasaklandı. Aşırı sağ kökenli şiddet konusunda araştırmalar yürüten Alman çatışma uzmanı Claudia Luzar, ‘Neue Osnabrücker Zeitung' gazetesine yaptığı açıklamada, Almanya'da İslam düşmanı hareketlerin oluşması ihtimaline karşı uyarıda bulunarak, “Bu konunun toplumsal bir boyutu var, zira Almanya'da İslam düşmanlığı oldukça büyük bir olgu” diye konuştu. Almanya'daki Müslüman ve Yahudi cemaatleri de gelişmelerden rahatsız.
‘Mabetlerimiz yanıyorsa yan yana sokaklarda olmamız kaçınılmazdır'
Avrupa Yahudi Kongresi Berlin Sorumlusu ve Almanya Yahudiler Merkez Konseyi eski Genel Sekreteri Stephan Kramer, ırkçılığın Almanya'da günlük hayatın bir parçası haline gelmeye başladığını ifade ediyor. Kramer, Berlin'de Mevlana Camii’nin kundaklanmasının ve yine aynı yerde Yahudi soykırımında hayatını kaybeden Moritz ve Julia Katz anısına konan kaldırım taşlarının sökülmesinin bunun açık bir delili olduğuna dikkat çekiyor. Almanya'da siyasi çevrelerin ırkçı eylemleri azımsadığını ve ülkede oluşan tehlikeli havanın farkında olmadığını savunan Kramer, bu nedenle dini azınlıkların ırkçılığa karşı diyalog halinde, ortak hareket etmeleri gerektiğini belirtiyor.
Yahudi ve Müslüman toplumunun özellikle yerel düzeyde pek çok ortak çalışma yürüttüğünü aktaran Kramer, bunlar arasında gençlik projelerine büyük önem verdiklerini vurguluyor. “Irkçığa karşı mücadele tecrübelerimizi paylaşıyoruz ve gençlerimizi karşılıklı önyargılardan korumak için diyalog platformları kuruyoruz. Tabii ki Ortadoğu'daki ihtilaflar bu platformlarda da karşımıza çıkıyor. Ancak bunu yatıştıracak ortak noktalarımız illaki masaya yatırılıyor. Bu nedenle sadece işlemeyen hususlar üzerinden değil ortak yanlarımız üzerinden hareket etmemiz gerektiğini düşünüyorum.”diyen Kramer sözlerini şöyle sürdürüyor:”Böylece eksilmeden, güçlenmeyi başarabiliriz. Dolayısıyla eğer ki sinagoglar ya da camiler yanıyorsa, birlikte yan yana sokaklarda olmamız da kaçınılmazdır."
Berlin Türk Cemaati (TGB) Başkanı Bekir Yılmaz, Alman toplumuyla yarım asırdır yan yana yaşayan Müslüman Türk toplumunun, hala çoğunluk toplumu tarafından doğru algılanamadığını kaydediyor. Yılmaz, bu nedenle başta Almanya'da yaşayan Türkler olmak üzere Müslümanların daha fazla diyalog çabası içine girmesi gerektiğini şu sözlerle aktarıyor:"Türk toplumunun kabuğunu kırıp, kendisinin dışına çıkması lazım; başka unsurlarla da, başka kültürlere ya da yaşam tarzına ait insanlarla da mutlaka görüşmesi lazım. Sorunlarımız ancak bu minvalde çözülebilir."
“Devletin ulaşamadığı aşırıcılara İslam cemaatleri nasıl ulaşsın?“
Almanya İslam Konseyi Genel Sekreteri Burhan Kesici de, Alman toplumunun uzun yıllardır barış içinde bir arada yaşadığı Müslümanları tanımaz bir tutumla hareket ettiğini ileri sürüyor. Özellikle Alman yetkililerin ve kamuoyunun Selefiler ve IŞİD konusunda Müslüman cemaatleri yeterince faal olmamakla itham ettiğini belirten Kesici, bunun haksız bir yaklaşım olduğunu savunuyor. IŞİD'e bağlanan gençlerin cemaat içinde olan, orada büyümüş insanlar olmadığını ifade eden Kesici, İslami cemaatlerin kendi üyelerini bilgilendirdiğini, buradan çıkan gençlerin aşırıcı eylemlerin İslam ile uyuşmadığını zaten bildiğini kaydediyor.”Diğerlerine gelince onlara ulaşma imkânımız yok. Zira IŞİD ya da Selefiler ile temas edenlerin çoğu İslami yaşantısı olmayan gençler; önceden hapishaneye düşmüş veya başka problemleri olan bireyler.” şeklinde konuşan Kesici, aşırı İslamcı gruplara katılan gençlerin İslam cemaatlerinin sorumluluğunda olamayacağını ifade ediyor :” Bunlar bir gün kalkıyor biz Müslüman’ız diyerek, bir şeyleri değiştirmek adına İslamı yanlış yorumlayan Selefilere ya da IŞİD'e katılıyorlar. Yani devlet, bu gençlere okullarda veya başka yerlerde ulaşamamış, şimdi bu görevi bizden bekliyor. Bu mümkün değildir."
Alman makamları ise, Almanya'dan IŞİD saflarında savaşmak üzere 400 cihatçının Suriye ve Irak'a gittiği, 130'unun geri döndüğü tahmininde bulunuyor.