S.J. Velasquez
BBC Futures
Tüm oyuncular ölümlerinden sonra anımsanacakları bir kariyer inşa etmeyi hayal etse de çok azı bunu başarabiliyor. Sinema dünyasında böylesine bir şöhreti yakalamak oldukça zor. Bunu başarabilenler ise beyazperdede bir tür ölümsüzlük elde ediyor.
Bunlardan biri ismi günümüzde de sıklıkla anılan, üç filmde oynadıktan sonra 1955'te bir otomobil kazasında hayatını kaybeden James Dean.
Ölümünden sonra Oscar'a aday gösterilen ilk oyuncu olan Dean'in mirası bugüne kadar sürdü.
Dean, ölümünden neredeyse 70 yıl sonra, Back to Eden adlı yeni bir filmde başrolde olacak.
Aktörün 'deepfake' videolarında kullanılana benzer bir yapay zeka (AI) teknolojisiyle oluşturulan klonu ekranda hareket edecek, konuşacak ve diğer oyuncularla etkileşime girecek.
Söz konusu bilgisayar üretimli imgeleme (CGI) teknolojisi, Hollywood'un en ileri teknolojileri arasında yer alıyor.
Peki ölü film yıldızlarının bu şekilde yeniden canlandırılması etik mi, kontrol edilebilir mi, hayattaki oyuncular bunu nasıl karşılıyor?
Oyuncular yapay zekanın varoluşsal tehdit oluşturduğunu düşünüyor
Hollywood oyuncuları geçtiğimiz günlerde, 43 yıllık aradan sonra ilk kez greve giderek Amerikan film ve televizyon sektörünü durma noktasına getirdi.
Grevde yapay zekanın etkisiyle ilgili endişeler de rol oynadı ve Oyuncular Sendikası (SAG-AFTRA), "yapay zekanın yaratıcı meslekler için varoluşsal bir tehdit oluşturduğu" uyarısında bulundu.
Oyuncular, AI algoritmalarının onların yerini almasından endişeleniyor ve yaratıcılığın kâr uğruna feda edileceğine inanıyor.
Aktris Susan Sarandon, yapay zekanın ona "iradesi dışında şeyler söyletip yaptırabileceğini" söylüyor.
Ancak James Dean, Hollywood'da 'dijital dirilişin' ilk örneği değil.
Daha önce Star Wars oyuncusu Carrie Fisher, Hayalet Avcıları gibi filmlerde yer alan Harold Ramis ve Hızlı ve Öfkeli yıldızı Paul Walker gibi ikonik isimler de ölümlerinden sonra yeniden ekranda hayat buldu.
Brezilyalı şarkıcı Elis Regina, yakın zamanda kızı Maria Rita ile düet yaparken gösterildiği bir otomobil reklamında canlandırıldı.
James Dean ise daha önce 2019 yılında, Finding Jack adlı bir filmde yer alacaktı ancak bu film daha sonra iptal edildi.
Dean bunun yerine Back to Eden adlı bilim kurgu filminde rol alacak.
Dean'in dijital klonu sadece filmde oynamakla kalmayacak, aynı zamanda artırılmış gerçeklik (augmented reality), sanal gerçeklik ve oyunlar dahil olmak üzere çeşitli platformlarda izleyicilerle etkileşime geçebilecek.
Tüm bunlar için kullanılan teknoloji, pasif dijital rekonstrüksiyonun veya bir kişinin yüzünü başka birinin vücuduna yapıştıran 'deepfake' teknolojisinin de ötesine geçiyor.
Peki oyuncular böylece arzuladıkları ölümsüzlüğe kavuşabiliyor mu?
Soru işaretleri
Söz konusu teknolojik gelişmeler Hollywood'un yanı sıra dünyanın birçok yerinde yepyeni sorular doğuruyor.
Öldükten sonra bir kişinin yüzünün, sesinin ve kişiliğinin hakları kime ait?
Oyuncuların ölümünden sonra kariyerlerinin gidişatı kimin kontrolünde olmalı?
Drama filmleriyle adını duyuran bir oyuncu aniden bir komedide veya pornografik bir filmde oynamaya zorlanabilir mi?
Oyuncular reklamlarda karşılıksız marka promosyonları için kullanılabilirse ne olur?
Peki neden ünlülerin huzur içinde yatmasına izin vermiyoruz?
Bunlar oldukça yeni ve henüz kesin cevabı olmayan sorular.
Illinois'deki bir çiftlik evinde James Dean ile birlikte büyüyen kuzeni Marc Winslow'a göre kuzeninin nesilleri aşan inkar edilemez cazibesi bunun nedenlerinden bir tanesi.
"Ekranda iki veya üç kişi daha varsa, gözünüz doğrudan ona gidiyor" diyen Winslow şöyle devam ediyor:
"Kimsenin onların yerini doldurabileceğini sanmıyorum ama bunu ekranda yapmaları ve gerçeğe çok yakın hale getirmeleri mümkün."
Kuzeninin dijital olarak dirildiğini görmek konusunda karışık duygular beslediğini itiraf eden Winslow, “Bu konuda ne düşüneceğimi bilmiyorum. Ona saygı duyulmasını istiyorum. Oyunculuğu çok ciddiye aldı. Bunun yansıtılmasını isterdim" diyor.
Dijital klonlar
Medya ajansı WorldwideXR (WXR) ve kardeş şirketi CMG Worldwide, James Dean, Amelia Earhart, Bettie Page, Malcolm X ve Rosa Parks dahil yüzlerce ünlünün imajını temsil ediyor.
Dean, ölmeden önce kendisinden geriye film, fotoğraf ve seslerden oluşan bir koleksiyon bıraktı.
WRX bunlara "kaynak malzeme" ismini veriyor.
WRX Yöneticisi Travis Cloyd, James Dean'in gerçeğe yakın imajını oluşturmak için sayısız görüntünün tarandığını, yüksek çözünürlüğe ayarlandığını ve bir uzman dijital ekip tarafından işlendiğini söylüyor.
Ses, video ve yapay zeka da bu teknolojilere katıldığında birdenbire hareket eden, ses çıkaran ve hatta kendi ismini duyduğunda yanıt verebilen dijital bir klonun yapı taşları elde ediliyor.
James Dean'i bu yönde günümüz oyuncularından ayıran önemli bir özellik var, o da dijital bir mirası olmaması.
Günümüz oyuncular sosyal medyada vakit geçiriyor, SMS ve email gönderiyor, internette arama ve alışveriş yapıyor. Yani dijital bir ayak izleri var.
Bu tür dijital veriler, yapay zeka üzerine çalışanlar için bir insanın nasıl düşündüğü ve hareket ettiğiyle ilgili çok faydalı bilgiler sağlıyor.
Günümüzde ölen yakınlarının dijital verilerini yükleyen müşterileri için o kişilere ait 'deadbots' (ölü robot) oluşturan şirketler bile var.
Yani bu kişiler ölen yakınlarının yapay haliyle konuşabilir hale geliyor.
Kaynak malzeme ne kadar fazlaysa deadbot da o kadar gerçeğe yakın ve akıllı oluyor.
Sektördeki iş dağılımı nasıl etkilenecek?
Çok sayıda oyuncu, bu teknolojilerin hem ünlüler hem de sıradan vatandaşlar için rahatsız edici etik, yasal ve pratik sorunlar oluşturduğundan endişeleniyor.
Buna karşı mücadelede başı çeken seslendirme sanatçıları, aktörlerin haklarını ve kariyerlerini korumaya çalışıyor.
Ulusal Ses Aktörleri Birliği'nin (Nava) başkanı ve kurucusu Tim Friedlander, "Mickey Mouse, Porky Pig, Pamuk Prenses'in sesleri için, her bir ses sanatçısı öldüğünde, bu sesi oynaması için yeni bir aktör işe alınıyor. Ama ya [Loony Tunes çizgi film karakterlerinin çoğunu seslendiren] Mel Blanc'ı sonsuza kadar kullanabilseydik?" diye soruyor.
Friedlander ve meslektaşları bu durumun çok yakın olduğundan, seslendirme endüstrisinin tekelleşeceğinden ve yaşayan aktörlerin işlerinin yok olacağından endişeleniyor.
WRX Yöneticisi Cloyd ise oyuncuların işleri yok olsa da teknolojileri geliştirmek için birçok yeni iş imkanının yaratılacağını düşünüyor.
Ölülerin hakları ne?
Ölülerin dijital klonları sonsuza kadar çalışmaya mahkumsa, bundan finansal olarak kim faydalanmalı? Ölülerin hakları var mı?
Bu soruları yanıtlamak zor. Dünyanın birçok yerinde bu yönde geliştirilen yasalar oldukça muğlak. Bazı yerlerde ise hiçbir yasa yok.
Genel olarak, bir ünlü öldüğünde, "reklam hakları" o kişinin en yakın akrabalarına veya bir vasiyetnamede verilen tarafa geçer.
Ancak uzmanlara göre bu tür vasiyetler tek taraflı olduğu için yasal geçerliliği oldukça sınırlı belgeler.
Robin Williams gibi birkaç ünlü, ölümden sonra benzerliklerinin kullanımını sınırlamak için vasiyet kullanabildi, ancak bu sınır 25 yıl sonra sona eriyor.
Amerikan Barolar Birliği'nin Landslide dergisi için ünlülerin ölüm sonrası tanıtım hakları hakkında bir makalenin yazarlarından biri olan Avukat Erik Kahn, ünlülerin bazı iftira türlerine karşı ek bir koruma katmanından yararlanabildiğini söylüyor.
Örneğin, Marilyn Monroe'nun görüntüsü, mirasçılarının onayı olmadan pornografik bir filmde kullanılamaz.
New York, ölen oyuncuları, kişisel özelliklerinin ticari sömürüye veya izinsiz kullanıma karşı koruyan en kapsamlı haklara sahip eyalet.
Ancak görünüşte katı düzenlemelerin yürürlükte olduğu eyaletlerde bile bu haklar ölen kişiyi değil, ölen kişinin mülkünü korur.
New York'ta çalışan avukat Pou-I "Bonnie" Lee, "Ailen seni satmak istiyorsa ve öldüysen yapabileceğin pek bir şey yok" diyor.
Yani Marilyn Monroe'nun yakınları izin verirse oyuncunun pornografik filmde yer alması mümkün.
Peki ya ölen sıradan insanlar?
Ölen ünlülerin görüntüleri ve benzerliklerinin ticari olarak kullanılması söz konusu olduğunda belirli yetki alanlarında belirsiz de olsa bazı korumalar var.
Sıradan insanlar ölümlerinden sonra benzerliklerinin ve dijital mirasının nasıl kullanılacağı konusunda çok daha az kontrole sahip.
ABD'de, ölüleri bu tür teknolojilerden koruyan çok az mevzuat var.
Öldüğünüzde, hemen hemen herkes, bir ölü bot veya etkileşimli bir AI avatarı oluşturmak için herkese açık dijital mirasınızı AI yazılımına yükleyebilir.
Sektörde çalışanlar ve teknolojileri takip edenler ölülerin haklarını ve miraslarını korumak için bir an önce yasal düzenlemelerin yürürlüğe girmesi gerektiği konusunda hemfikir.