Gündem

Yazar Hidayet Şefkatli Tuksal: Kadın bakanlar ve milletvekilleri hep birlikte açıklama yaparak ifşa cesaretini gösteren kadınların yanında durmalı

"Kadınlar, başlarına geleni sır olarak bırakan utanç kalkanını delerek utancı asıl sahiplerine iade ediyorlar"

14 Aralık 2020 10:19

Yazar Hidayet Şefkatli Tuksal, sosyal medyada başlayan kadınların ifşa hareketini değerlendirdi. "Kadınlar, başlarına geleni sır olarak bırakan utanç kalkanını delerek utancı asıl sahiplerine iade ediyorlar" diyen Tuksal, yetkili mercilerin "bu hareket büyürse pek çok kirli çamaşır ortaya çıkar korkusuyla" sadece izlemekte olduğunu belirterek, "Mağdurların sesine kulak verilmelidir. İlgili ve yetkili merciler bu ifşaları suç duyurusu kabul edip soruşturma başlatmalıdır" dedi.

Tuksal, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk ve diğer bakanlarla beraber kadın milletvekillerine "hep birlikte açıklama yaparak güçlü bir irade ortaya koymaya" davet etti. Tuksal, "İfşa cesaretini gösteren kadınların yanında durmalıdır" görüşünü dile getirdi.

Serbestiyet'den Gülsüm Ekinci'nin sorularını yanıtlayan muhafazakâr feminist yazar Hidayet Şefkatli Tuksal, şunları kaydetti:

Kadınlar neden kendilerine de zarar verecek riskler taşıyan ifşa yöntemine başvurma ihtiyacı duyuyor?

Kadınların ifşa yöntemine başvurmalarının çeşitli sebepleri var. Yaşananlardan, anlatılanlardan, güçlü erkek tacizci ve tecavüzcülerin kendilerini her koşulda koruyabildiklerini öğreniyorlar ya da bizzat deneyimliyorlar. Hattâ bu tür adamların etrafında bir koruma kalkanı oluştuğunu, haklarındaki şikâyetlere, hukuki girişimlere rağmen terfi ettirildiklerini, hiçbir şey olmamış gibi itibarlı itibarlı gezdiklerini de görüyorlar. Ve bu adamların yaptıklarının yanlarına kâr kaldığı gibi, muhtemelen başka kadınları da taciz etmeye devam ettiklerini düşünerek bir çare arıyorlar. Böylece ifşa hareketi ortaya çıkıyor. İfşa hareketinde kadınlar sadece açıklama yapıyorlar; başlarına geleni sır olarak bırakan utanç kalkanını delerek, bu utancı asıl sahiplerine iade ediyorlar. Toplumun, hukukun, ilgili makamların sessizliğini yüzlerine vuruyorlar. Ve kahramanın maskesini düşürerek kendi adaletlerini kendileri sağlıyorlar; yapılan şey bundan ibaret aslında.

İyi bir amaç için olası kayıplar/kötülükler göze alınabilir mi?

Başka çare kalmadıysa, ne yazık ki evet, alınabiliyor, son ifşa olayında gördüğümüz gibi. Bunun üzerine çeşitli gruplarda arkadaşlarla tartıştığımızda, özellikle taciz vb saldırganlıkları yaşamış kadınların daha sert olduğunu ve duruma ‘en azından başka kadınlar kurtuldu’ zaviyesinden baktığını gördüm. Adalet tecelli etmediğinde, kimse kimsenin gözyaşına bakmak istemiyor artık.

STK’lar, hukukçular, devlet bu hareketi izledi mi?

Gördüğümüz kadarıyla sessizce izlemekteler. Neden acaba? Aslında pek çok tacizci bilinir, tanınır çevresinde. Duyumlar, şikâyetler olur, hasır altı edilir. Yani bir tacizciye göz yuman, suç ortaklığı eden, hattâ destek olan onlarca kişi olabilir. Dolayısıyla şu anda müdahil olması gerekenler, bu hareket büyürse pek çok kirli çamaşır ortaya çıkar korkusuyla sadece izleme vaziyetinde. En azından basına yansıyan herhangi bir hareket görmüyoruz. İntihar olayını da bahane ederek ifşacı kadınlara gözdağı vermek isteyenler olabilir; fakat böyle bir şey olursa çok ters tepebilir diye düşünüyorum.

Bu tür hareketlerle karşılaşıldığında toplumsal olarak nasıl bir tavır alınmalı?

Mağdurların sesine kulak verilmelidir. İlgili ve yetkili merciler bu ifşaları suç duyurusu kabul edip soruşturma başlatmalıdır. Konuyla doğrudan ilgili sayabileceğimiz meselâ Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı, diğer kadın bakanlar ve kadın milletvekilleri hep birlikte açıklama yaparak güçlü bir irade ortaya koymalı, ifşa cesaretini gösteren kadınların yanında durmalıdır. Ama bence asıl olan, kadınları ifşaya mecbur bırakmamak için neler yapılabilir, bunu düşünmeliyiz. Bütün dünyada ve ülkemizde ensest, istismar, taciz ve tecavüzlerin vuku bulduğu gerçeğini iyice idrak etmemiz ve buna göre sistemsel önlemler almamız gerekiyor. Bu önlemlerin başında ailelerin eğitilmesi gerekiyor. Aileler nasıl konuşacaklarını bilmedikleri için cinsel konularda çocukları ile hiç konuşamıyorlar. Çocuklarına konuşabilecekleri rahat bir alan yaratamıyorlar.

Öğretmenlerin eğitilip bilinçlendirilmesi de çok önemli. Ailenin yetersiz kaldığı alanı okul telafi etmeli, rehberlik hizmetleri arttırılmalı, öğrenciler uygun pedagojik yöntemlerle cinsellik ve cinsel suçlar bağlamında eğitilmelidir. Bir çocuk, başına istemediği bir durum geldiğinde öncelikle bunu ailesine ya da okulunda rehberlik öğretmenine anlatabilmelidir. Bu konuda da biraz eski ama geçmişte çok yaygın olan bir örnek vereyim: 10 yıl kadar önce bir öğretmen bana ulaşarak, okullarında öğrencilere uygunsuz davranan bir öğretmeni okul idaresine bildirip işlem yapılmasını istediğinde, hem o öğretmenin hem de kendisinin tayininin çıkarıldığını anlattı. Ben de bunu gazetedeki köşemde yazdım. Ertesi gün İl Milli Eğitim Müdürü aradı, konuyu anlattım. Sonra emniyete çağrıldım, orada da bildiklerimi anlattım. Sonuç: Hakkında şikâyet olan öğretmen suçlandığı konuda bir ceza almadı, hukuki süreç başlatılmadı, sadece başka bir okula sürgün edildi. Şikâyetçi öğretmen de aynı muameleyi gördü. Bu tavır öğretmenlere “Böyle şeylere göz yumun, hasır altı edin, sakın ortalığı karıştırmayın!” demektir. Bu anlayış çok caydırıcı cezalarla kırılmadığı müddetçe, taciz, tecavüz ve istismar hasır altı edilerek varlığını okullarımızda bile sürdürmeye devam eder.

Başka bir örnek bir üniversitede yaşandı. Üst düzey bir yöneticinin tacizine uğrayan bir öğrenci durumu güvendiği öğretim üyelerine açtığında, onlar -öğrenci polise başvurmadığı için- inanmamayı ya da öyle görünmeyi tercih ettiler, yöneticiyle araları bozulmasın diye bahaneler uydurdular. Bu insanların hepsi beş vakit namazlı dindar insanlardı, kız başörtülüydü, tacizci hoca ise süper İslamcıydı. Yaptıkları olumlu bir şey de oldu bu arada; tacizci hocaya “Gözümüz üstünüzde, kız öğrencilerle yalnız görüşmeyeceksiniz!” dediler ve takip ettiler. Bunlar tekil örnekler gibi görünse de maalesef temsil kabiliyeti yüksek örnekler.


Röpoetajın tamamını okumak için tıklayın.