Gündem

Bir Dava Hikâyesi-Osman Kavala’nın Yedi Yılı: Artık bize yalan söylemeye bile tenezzül etmiyorlar!

“Bu kitap, siyasi görüşleri ve toplum anlayışları farklı olan pek çok insana, davanın bir aşamasında, 'Burada tuhaf bir şey, kabul edilmesi zor bir şey oluyor' dedirten, bazen 'Kafkaesk' diye tarif edilen bir dava sürecinin hikâyesi”

14 Ocak 2025 16:54

Güncelleme: 14 Ocak 2025 18:11

Gezi Parkı davasında müebbet hapis cezasına mahkûm edilen Anadolu Kültür Yönetim Kurulu Başkanı Osman Kavala’nın tutuklu ve hükümlü olarak cezaevinde geçirdiği yedi yıllık süre boyunca verdiği hukuk mücadelesini anlatan “Bir Dava Hikayesi: Osman Kavala’nın Yedi Yılı” adlı kitap İletişim Yayınları’ndan çıktı. Kitabın önsüzünü kaleme alan Kavala’nın eşi Prof. Ayşe Buğra, “Bir kanıt gösterilmediği gibi, somut bir suç tanımı da yapılmayan bu çok karmaşık yargı sürecinin bir noktasında, artık bize yalan söylemeye bile tenezzül etmiyorlar dedim ve işkence sözünü kullanmaya başladım” ifadelerini kullandı.

Gezi davasından ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verilen ve Silivri Cezaevi’nde bulunan Osman Kavala, tutukluluğunun yedinci yılını doldurdu. Özgürlük mücadelesinin yedinci yılında “Bir Dava Hikâyesi: Osman Kavala’nın Yedi Yılı” İletişim Yayınları’ndan çıkarak okurla buluştu. Gezi Davası hükümlüsü Kavala’nın eşi Prof. Ayşe Buğra ve Buğra ile Kavala’nın kurduğu Anadolu Kültür’ün yöneticisi Asena Günal'ın derlediği kitap; Osman Kavala'nın uzun süreli tutukluluğunu, davasını çevreleyen hukuki, siyasi ve kültürel tartışmaların derinlemesine bir incelemesini sunuyor.

Yedi yılın hikayesi

Kitabın sunuş bölümünde, sürecin kitaplaştırılması fikrini de ortaya atan eski bakan Ertuğrul Günay’ın yazısı yer alıyor.

Kitabın ilk bölümünde Kavala ve Gezi davasının geniş bir kronolojisi yer alıyor. Hükümeti devirmeye teşebbüs, darbe teşebbüsüne destek, casusluk gibi ağır suçlamaların ortaya atıldığı yedi yıllık dönemde Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarına rağmen yapılanlar, bir suçlamadan vazgeçerken yeni bir suçlamanın ortaya atılması, tahliye kararı verilen suçlamalardan yeniden tutuklama kararları verilmesi, mahkeme heyetlerinin değiştirilip özel heyetler kurulması, Kavala ve Gezi sanıkları için önce beraat kararı verilip ardından türlü suçlamalarla yargılamanın sürdürülüp mahkumiyetle sonuçlandırılması gibi gariplikler anlatılıyor.

Avukatı davayı anlatıyor

Kitabın sonraki bölümünde ise davayı başından bu yana takip eden hukukçulardan Avukat Deniz Tolga Aytöre’nin anlatımlarına yer veriliyor. Şubat 2020’de beraatine karar verilen Osman Kavala, evine bile gidemeden yeniden gözaltına alındı ve 22 Nisan 2022’de ağırlaştırılmış müebbet hapse mahkum edildi. Aytöre, 8 Ocak 2024’te, Tele 1 Televizyonu’nda Merdan Yanardağ’a bu süreçleri detaylarıyla aktardı. Kitapta, Aytöre’nin bu anlatımlarıyla karmaşık dava süreci aydınlatılıyor.

Kavala’nın avukatlarından Prof. Dr. Köksal Bayraktar’ın hukuksuzlukları aktardığı yazısına da yine bu bölümde yer veriliyor.

Payzın ve Sabuncu’nun ısrarlı takibi ve Kavala’nın sözleri

Kitabın merkezinde, Kavala ile cezaevinde avukatları aracılığıyla yapılmış söyleşiler, basın açıklamaları ve konuşmaları yer alıyor. T24 yazarı Şirin Payzın’ın farklı tarihlerde Kavala ile yaptığı dört röportaj bu bölümde önemli yer tutuyor.

Yargıtay’ın ağırlaştırılmış müebbet hapis kararını onamasının ardından T24 Yazarı Murat Sabuncu’nun Kavala ile yaptığı röportajda kitapta yer verilen, belge niteliğindeki önemli gazetecilik faaliyetlerinden. Bu röportajlarda, Kavala’nın ağzından yaşanan süreçler ve gariplikler geniş biçimde aktarılıyor.

Kitapta, Kavala ile yapılan farklı söyleşilerde tekrarlanan sorular ve verilen yanıtlar belirli temalar altında toplandı. Farklı söyleşilerden seçilen bazı pasajlar da bu temaların altında birleştirildi. Aynı bölümde, Kavala’nın Gezi, siyasi davalar ve sivil toplumla ilgili yayınlanmış üç yazısı da yer alıyor.

Uygulanmayan AİHM kararı

Kitaptaki önemli yazılardan biri de T24 yazarı, eski AİHM yargıcı Rıza Türmen’e ait. Türmen’in kitapta yer verilen yazısında hem Gezi eylemlerinin nasıl kriminalize edildiği hem de uygulanmayan AİHM kararı geniş biçimde anlatılıyor. Türmen, söz konusu yazısında, “Siyasal iktidarın Osman Kavala’da yargıladığı, gerçekte, Gezi direnişinin kendisiydi. O nedenle bir yandan Osman Kavala’da Gezi’yi mahkum etmek için yargı kullanılırken, öbür yandan Osman Kavala’nın kişiliğine saldırılarak onu kamuoyunda kötü bir insan gibi göstermek için kampanya yürütüldü” ifadeleri yer alıyor. Türmen, yazısında Kavala’ya işaret edilen bir dizinin de TRT’de yayınlandığına ve propaganda yapıldığına dikkati çekiyor.

Kitapta, T24’te, Gökçer Tahincioğlu imzasıyla yayımlanan “45 soruda Kavala ve Gezi davası: 2013’ten bu yana defalarca aynı suçlamaların yargılama konusu yapıldığı dosya” başlıklı yazısına da yer verildi. Bu yazıda da 2013’ten bu yana dosyada yaşanan gariplikler ve yapılan uygulamalar aktarılıyor.

Gezi sanıklarıyla ilgili hukuksuzluklar

Kitapta, Kavala dışındaki Gezi sanıklarına yönelik hukuki sürece de geniş yer ayrılıyor. Kavala’nın mülakatlarında Gezi davasının kendisini cezalandırmanın ötesinde siyasi amaçlara hizmet ettiğine yönelik sözlerine dikkat çekilerek, kanıt olmadan mahkum edildiklerine yönelik görüşleri aktarılıyor.

Kitabın bu bölümünde, Kavala’nın kendisiyle birlikte cezalandırılan Çiğdem Mater, Mine Özerden, Tayfun Kahraman ve milletvekili seçilmesine rağmen tahliye edilmeyen Can Atalay ile ilgili görüşlerine yer veriliyor.

Cezaevi yaşantısı

Kavala’nın yedi yıl boyunca yapılan röportajlarda bir hücrede tek başına, özgürlüğünden yoksun yaşamaya nasıl dayandığı, cezaevinde günlerinin nasıl geçtiği sorularını serinkanlılıkla yanıtladığına dikkat çekilen kitabın sonraki bölümünde, bu yanıtlar üzerinden cezaevi yaşamı aktarılıyor. Kavala’nın cezaevindeki gündelik yaşantısında edebiyatın önemli bir yer tuttuğu da bu söyleşilerde yer alıyor. Gazeteci İrfan Aktan’la Express dergisi ve Artı Gerçek sitesi için yapılan röportajlar da kitapta yer alıyor. Kavala, bu röportajlarda, Montaigne ve Shakespeare gibi yazarların insanlığa yaptıkları büyük katkıyı anlatırken, yargının siyasileştiği, insanların kimlikleri ve fikirleri yüzünden büyük mağduriyetler yaşadığı dönemlerle yakından ilgilendiğini, özellikle İkinci Dünya Savaşı’nın öncesini daha iyi anlamaya çalıştığını söylüyor.

Eşi, Prof. Dr. Buğra anlatıyor: Yalan söylemeye bile tenezzül etmiyorlar

Kitabın önsözünü Kavala’nın eşi Prof. Dr. Ayşe Buğra kaleme aldı. Buğra, önsözde hem kitaptaki bölümleri geniş biçimde anlatıyor hem de kitabın hazırlık sürecini aktarıyor.

Buğra, bu bölümde yaşadıkları konusunda şu ifadeleri kullandı:

“Osman Kavala’nın cezaevinde olduğu yedi yıl boyunca, eşi olarak bana da yaşadıklarımızla ilgili sorular soruldu, benimle de mülakatlar yapıldı. Konuştuğum gazetecilere, izlediğim duruşmaların hiçbirinde onun suç teşkil eden eylemlerinin ne olduğunun belirtilmediğini, onun hangi eyleminin suç teşkil ettiğini öğrenemediğimi, ama memleketimizin yerli ve yabancı düşmanları ve onların yerli destekçileri hakkında soyut söylemler duyduğumu söyledim.

Kanıt gösterilmediği gibi, somut bir suç tanımı da yapılmayan bu çok karmaşık yargı sürecinin bir noktasında, “Artık bize yalan söylemeye bile tenezzül etmiyorlar” dedim ve “işkence” sözünü kullanmaya başladım. Bana “Eşiniz nasıl bir insandır?” diye sorulduğunda, kendisine yönelik berbat karalama kampanyalarına karşın onu tanıyan herkesin çok iyi bildiği bir şeyi, onun iyi bir insan olduğunu anlatmak durumunda kaldım. “Nasıl dayanıyorsunuz?” diye soranlara, “Bu yıllar bizim hayatımızdan çalındı, geçmişte yaşadıklarımızın ve ilerde yaşayacaklarımızın hayalini kuruyoruz” demedim. “Bugün, bu durumda, birlikteyiz ve kendimiz olarak yaşamaya devam ediyoruz” diye cevap verdim. Eşimin dosyanın gizliliği nedeniyle mektuplaşmasının yasaklanmış olduğu dönemde, Cumhuriyet gazetesi, yakınlarının ona yazdığı ve yollayamadığı bazı mektupları yayınladı. Bu güzel girişim sırasında, ben de kendisine gazetede okuyabileceği bir mektup ulaştırma imkânı buldum. Benimle yapılan bazı röportajlardan seçmelerle birlikte bu mektup da kitapta yer alıyor. Osman Kavala, 2 Kasım 2021 tarihinde, tutukluluğunun dördüncü yılında yaptığı basın açıklamasında şöyle diyordu:

'...Sadece cezaevinde olduğum için kendi hayatımı yaşama imkânımı kaybetmekle kalmadım, hedef gösterildiğim ve kamuoyunda hakkımda ‘karanlık’ ve ‘kötü’ bir insan izlenimi yaratılmaya çalışıldığı için, kendi gerçekliğim de tahrif edildi... Hayatımın dört yılını kaybettikten ve bir ‘memleket sorunu’ haline geldikten sonra, teselli bulabileceğim şey, yaşadıklarımın yargıdaki sorunlarla yüzleşilmesine katkıda bulunması ve benden sonra yargı karşısına çıkacak olanların daha adil bir muamele görmeleri ihtimalidir.'”

Bu kitabın amacı, okura bunları yaşayan insanın sesini duyurmak, onun yedi yıl boyunca yaşadığı ağır mağduriyete rağmen nasıl tahrif edilen gerçekliğine sahip çıktığını, nasıl kendisi olarak kalmayı, dünyadan kopmamayı, bütün adaletsizliklere ve kötülüklere karşı herkes için daha adil ve daha insani bir hayat üzerine düşünmeye devam etmeyi başardığını biraz olsun yansıtabilmek. Ama bir amacı daha var: Yargının siyasileştiği, Türkiye’nin bir hukuk devleti olmaktan uzaklaştığını gözlemleyerek bu yaşananları normalleştirip kanıksamak eğilimine karşı insanları uyarmak. Onları sadece Osman Kavala’nın değil, özgürlükleri ellerinden alınan bütün suçsuz insanların yaşadıklarına daha duyarlı olmaya davet etmek.

Kavala’nın sözleri

Kitabın sonuç bölümündre ise Osman Kavala’nın tutukluluğunun yedinci yılı nedeniyle yaptığı açıklama yer alıyor. Kavala’nın açıklaması, özetle şöyle:

“AİHM kararını uygulamamak ve beraat kararlarını bozmak için aleni biçimde yasalarla oynandı. Yasalardaki tanımlara aykırı biçimde bir casusluk suçlaması kurgulandı. Cezalar Yargıtay tarafından onanınca, şunu anladım ki yargı mensupları sakıncalı buldukları insanlara ceza verme yetkisine sahip olduklarına inanıyor. Bu insanların suç işlemediklerini biliyor olmalarına rağmen… 60 yaşımdan sonra aktif biçimde yaşayabileceğim hayat diliminin büyük bölümünü cezaevinde geçirmiş oldum. Eşimle hayatı paylaşamadım, annemle, sevdiklerimle birlikte yaşayamadım”


2024’ün gözden kaçan 26 dizi ve filmi