Gündem

Yeni Akit yazarı: Adalet Bakanlığı’nın terörle irtibatlandırmadığı yapıları sırf itibarsızlaştırmak ve kendimize fayda sağlamak için giriştiğimiz yol, gün gelir başımıza bela olur

20 Mart 2023 11:20

Yeni Şafak yazarı Abdullah Şanlıdağ, "Partilerin terör örgütleriyle irtibat ve iltisaklı olduklarına şahıslar değil adli mekanizmalar karar verir. Devletin hakimi ve savcısının,  Adalet Bakanlığı’nın terörle irtibatlandırmadığı yapıları sırf itibarsızlaştırmak ve oradan kendimize fayda sağlamak için giriştiğimiz yol, gün gelir başımıza bela olur." değerlendirmesini yaptı. 

Şanlıdağ yazısında, "HÜDA PAR için mesnetsiz dillendirilen “Hizbullah’a yakın durma” iddiası ortada. Aynı şey PKK ve HDP için de geçerli.  İktidar; HDP ve PKK üzerinden muhalefeti onlarca somut örnek göstererek terörle işbirliği yapmakla suçlamıştı.  Hizbullah’ın belki de tanımını dahi bilmeyen kişiler, şimdi HÜDA PAR’ı terörle ilişkilendirmeye  başladılar.  Şiddet yoluyla hiçbir düşüncenin zemin bulacağını düşünmüyorum. İslam gibi aziz bir dini dahi tebliğ ederken zor kullanılamaz. Siz, doğru bildiğiniz hakikati anlatmakla mükellefsiniz. Kalplere hükmedecek olan Allah’tır. Ancak ne var ki, Lübnan kaynaklı Hizbullah’ı terör örgütü olarak görüp de tüm dünyanın başının belası olan İsrail hakkında tek kelam etmeyenlerin de samimiyetinden kuşku duyarım. Lübnan’daki Hizbullah da bir siyasi parti ve aynı zamanda Şia geleneğinden gelen, askeri yönü de bulunan örgütsel bir yapıdır. Hizbullah 1982 yılında İsrail’i, işgal ettiği Güney Lübnan’dan çıkarmak için kuruldu. İşgalci Siyonist İsrail’e karşı kurulan örgütün elbette kabul etmediğimiz radikal karar ve eylemleri vardır." ifadesini kullandı. 

Şanlıdağ şunları kaydetti:

"Devam edelim. Aslında ne iktidarın ve ne de muhalefetin terör örgütlerine alan falan açtıkları yok. Ak Parti ve MHP’nin  getirmiş olduğu Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi yüzde 50+1’i zorunlu kıldı. Bu da partileri ortak hareket etmeye ve ittifaka mahkum etti.  MHP ile birliktelik sonrası Ak Parti, Kürt seçmeninin küçük bir kısmını kaybetti.  HDP ise yönünü ve desteğini muhalefetten tarafa kanalize etti. 

İktidar bundan rahatsız olduğu için, bir yandan muhalefetin terörle irtibatını belirtirken, diğer yandan da HÜDA PAR gibi partileri safına dahil ederek, küsen Kürt seçmeni kazanmayı hedefledi.  Şimdi soru şu: İktidarın da muhalefetin de mecbur kalınmasa her ikisinin de tercih etmeyecekleri ittifaklar ne derece doğru? Ve bir başka soru: Hangisinin eli daha güçlü?  Ben her şeye rağmen iktidarın daha güçlü ve şanslı olduğunu düşünüyorum. Dikkat edilmesi geren husus şudur: İktidar ve muhalefetin yaslandığı yapıları temsil eden grupları karşı karşıya getirmemeye özen göstermek gerekiyor. Bir seçim uğruna kitleleri birbirine vurdurmanın faturası ağır olur. Demokrasiye zarar vermeden, birbirimizin hak ve hukukunu çiğnemeden bir seçim yapalım. Kimse kimseye hükmetmeye çalışmasın. Herkes özgür iradesiyle sandığa gitsin ve tercihini kullansın. Birbirimizi anlar, farklı düşüncelere saygı duyar, kimseyi ötekileştirmezsek, sonuçta kazanan bizler oluruz. Benim şahsi fikrim Erdoğan’dan yana. Yeniden Cumhurbaşkanı seçileceğini düşünüyorum.  Kılıçdaroğlu ve ekibine de saygı duyarım. Sandık başına gidildiğinde herkesin vicdanı ve aklı ile hareket edeceğinden hiç kimsenin kuşkusu olmasın. Dolayısıyla hür irade ile gerçekleşecek seçimlerin sonuçlarına herkesin rıza göstermesi elzemdir. Kazanan kim olursa olsun, “millet kararıdır” deyip saygı duyacağız. Ahlaklı, erdemli, anlayış ve hoşgörülü bir seçim süreci dileğiyle..."