Gündem

Yeni Akit'ten: Ak Saray'ın maliyeti, her il ve ilçeye diktiğiniz Atatürk heykeli, resmi ve büstü kadar değildir herhalde

Abdurrahman Dilipak, Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nın maliyetini yazdı

18 Kasım 2014 12:05

Yeni Akit gazetesi yazarı ve Âkil İnsanlar Heyeti üyesi Abdurrahman Dilipak, Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nın maliyetini köşesine taşırken, “Ak Saray dediğiniz yerin maliyeti, Mustafa Kemal’in her il ve ilçeye diktiğiniz heykeli, okullardaki resim ve köşe, büst maliyeti kadar bile değildir herhalde.. Türbeleri yasakladık diyorsunuz, Mustafa Kemal’in türbesine harcadığınız para ne oluyor..” dedi.

Abdurrahman Dilipak’ın Yeni Akit’te “Ak Saray” başlığıyla yayımlanan (18 Kasım 2014) yazısı şöyle:

 

Ak Saray

 

Bizimkilerin de abuk subuk birtakım atamaları, işleri olmuyor değil. Onları da bir kenara not ediyoruz.. Kimsenin haram kursaklarının, uçkurunun, hakedilmedik makamlarının kefili değilim.. “Bizimkilerdendir” diye “iyi çocuk” olduklarını söyleyerek yalancı şahidlik de yapamam!

Hep uyarıyorum, devletin 1 numarası da, 2 numarası da, 3 numarası da, “ağaç kurtları”na dikkat etmeleri gerekiyor.. Aslında hepimiz sorumluyuz, sadece tepedekiler değil. Ama onların örneklik, rehberlik ve denetim sorumluluğu var.. Bu makamlar güven değil, denetim makamlarıdır. Hatta kendi nefsimize bile güvenmeyeceğiz.. Bu makamlar, şu hocanın - şeyhin filan patronun, falan hatırlı zatın hatırına göre tanzim edilemez.. “Teftişe gittiği kurumun başındaki zatın çayını içmeyi haram gören” bir anlayış bu hassasiyeti gerektirir.. İşi ehline vereceğiz, birilerine öfkemiz bizi onlar hakkında adaletsizliğe sevk etmeyecek. İhaleyi hakeden kazanacak.. “Parayı veren düdüğü çalmayacak”!? O “düdüklere ve düdükçülere, her devrin adamı “zurnik”leredikkat edeceğiz! Bakıyorum yine her yerde, kaz gelecek yerden tavuk esirgemeyen tipler, yani onlar var!

 “Ötekilerin” kin ve öfkeleri ağızlarından taşarken de, “bizimkiler” ile uğraşacak fırsat olmuyor..

Bu sitemim, kime, kimlere belli! Kimse yaptığı yanlışı savunmasın. Birtakım sudan bahanelerin arkasına saklanmasın.. Allah’tan korkmak, kuldan utanmak gerekiyor.. Eğer bu işler böyle devam edecek olursa, hep böyle örtülü yazacak da değilim.. Bir de siyasiler, ne dedikleri kadar, nasıl anlaşıldıklarını, nasıl görüldüklerini hesaba katsalar ne iyi ederler.. Hani bir de ulaşılmaz olmuyorlar mı? “Ben yaptım oldu” anlayışı.. Bazı gerekçeler de insanı aşağılayan, gerizekalı yerine koyan havalar yok mu?

O ağaç kurtlarını uyarıyorum.. O tuzu kuru malum sermaye ve siyaset baronlarını, o devlet memurlarını kasdediyorum..

Demem o ki, olup bitenleri bilmiyor değiliz. Çok olmaya başladınız ama. Hep böyle susacak da değiliz..

Gelelim şu Ak Saray meselesine. CHP’lilere söylüyorum, sıktınız ama! Ömrü savaşlarda geçen bir adamın servet iktisabından başlatmayın bizi.. Ak Saray dediğiniz yerin maliyeti, Mustafa Kemal’in her il ve ilçeye diktiğiniz heykeli, okullardaki resim ve köşe, büst maliyeti kadar bile değildir herhalde..

Türbeleri yasakladık diyorsunuz, Mustafa Kemal’in türbesine harcadığınız para ne oluyor..

Mustafa Kemal’in maaşı ne kadardı? O gizli yasa ile kendine tahsis edilen örtülü ödenek miktarı ne kadardı biliyor musunuz? Hindistan’dan Hilafet fonundan aktarılan para nereye gitti. Ya da Mısır’dan, Özbekistan’dan gelen paralar..

Hazine ile de “Kesebir”di, parti bütçesi ile de..

Osmanlı hazinesini tıpkı CHP’nin İŞ Bankası’nda yaptığı gibi İttihat Terakki bir banka kurup, oraya aktarmıştı. Daha sonra Mustafa Kemal üyesi olduğu İttihatTerakki’nin izinden giderek, İttihat ve Terakki’nin kurduğu İtibar-ı Milli Bankası’nı 1927’de, yarısı büyüklüğündeki CHP’nin kontrolündeki İş Bankası’na devretti. Mustafa Kemal’e itiraz eden bankanın kurucusu Cavid Bey, devir öncesi idam edildi. Yetmedi, Mustafa Kemal İtibarı Milli Bankası yöneticilerini Malta’ya sürdü, sonra feragatname imzalatıp geri gelmelerine izin verdi. Onlar da Afyon’da buluşup, ellerindeki paraları birleştirip, “Afyon Terakki Bankası”nı kurdular. Mustafa Kemal o bankaya da el koyup, İş Bankası’na aktardı.

İyi mi?

CHP’liler önce şu 3 Mayıs 1934 yılında kabul edilen 2425 sayılı yasanın hesabını versinler.. Tahsisatı mestureden aktarılan 49.500.000 lira,1924 bütçesinin yarısına yakın bu para nereye gitti? Bakın 1924 bütçesi 131.6 milyon lira olarak gerçekleşti..

Resmi Gazete’de yayınlanmayan o gizli yasasının niçin çıkarıldığı şimdi daha iyi anlaşılıyor değil mi?

Ya hu, siz Merkez Bankası’nı bile işin başında yabancı ve yerli bankalarla özel bir banka halinde örgütlemediniz mi? Başkasının gözünde çöp aramadan önce kendi gözünüzdeki merteği çıkarmanız gerekir..

Siz Mısır’daki darbeye darbe, Sisi’ye darbeci, diyemeyen batı gibi, Dersim’de olanlara cinayet, katliam diyemeyenlerden değil misiniz?

Hâlâ 2425 sayılı yasa, yasa envanterinde yok.. Hâlâ İŞ Bankası CHP’nin yönetiminde..

Başbakanlık kaç binaya dağılmış.. Çankaya yetersiz. Milli Güvenlik Kurulu ayrı yerde.. Hele Türkiye başkanlık, yarı başkanlık sistemine geçecekse, bugünkü mevcut binaların yetersizliği ortada.. Orası devlet konuk evi olsun, müze olsun. Oldu da zaten..

Şehrin merkezinde trafik açısından da sorun var, güvenlik açısından da..

Belki Genelkurmay’ı da Kızılay’dan taşımak gerek..

Bakanlıklar şehrin dışına taşınınca bir şey olmuyor da, Çankaya sözkonusu olunca ne oluyor..

Ak Saray tartışması bu tartışmayı başlatanların elinde patlar..

Bu adı kendileri koydu. Kendileri çalıp kendileri oynuyorlar. İyi oluyor aslında.. Hafızalar tazeleniyor.. Atatürk Orman ÇİFTLİĞİ’ni de konuşuruz belki bir gün..

Konuşacak daha o kadar çok şey var ki..

Selâm ve dua ile..