Yeni Şafak yazarı Mehmet Acet, bugünkü yazısında, Suudi gazeteci Cemal Kaşıkçı’nın Suudi Arabistan'ın İstanbul Başkonsolosluğu’nda 2018'de öldürülmesinin ardından gerilen Türkiye- Suudi Arabistan ilişkilerinin yumuşamasıyla değerlendirmelerde bulundu.
Acet, “Suudi Arabistan’la normalleşme sürecinin arkasındaki Yunanistan faktörü” başlıklı yazısında 2021 yılı Mart ayında, Girit Adası’nda Yunan savaş uçaklarıyla Suudi Arabistan ordusuna ait F-15 uçaklarının aynı tatbikatta yan yana uçuş yapmasının ardından Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın “Mısır halkını Yunanistan’ın yanına yerleştirmek söz konusu değil. Olması gereken yerde görmek isteriz. Suudi Arabistan’ın Yunanistan ile ortak tatbikata girmesi de bizi üzmüştür. Biz Suudi Arabistan’ı da böyle bir kararda görmek istemezdik. Bunu da görüşeceğiz, bu böyle olmamalıydı diye düşünüyoruz.” Açıklamasında bulunduğunu hatırlattı.
Arap ülkeleri ile Türkiye arasındaki ilişkilerin normalleşmesine askeriyenin de önem verdiğini aktaran Acet, şöyle devam etti:
Başka hiçbir bakımdan olmasa bile, Yunanistan faktörü nedeniyle böyle bir alaka söz konusu.
Altı ay kadar önce, bir sohbet sırasında üst düzey askeri bir yetkili, Türkiye’nin Mısır, Birleşik Arap Emirlikleri ve Suudi Arabistan’la ilişkilerini normalleştirme sürecinden bahsederken, sözü Atina’nın hâletiruhiyesine getirip, ‘Yunanistan kalpten gidecek’ şeklinde bir ifade kullanmıştı.”
Acet, Atina’nın, Ankara’nın Arap ülkelerinin yönetimleriyle ilişkilerinin kötüleşmesini fırsata çevirmek için elinden gelen her şeyi yaptığını yazdı.
Suudi Arabistan Veliaht Prensi Selman’ın Türkiye’deki Suudi Arabistan Konsolosluğu’nda öldürülen gazeteci Cemal Kaşıkçı cinayetinin ardından Türkiye’ye gerçekleştirdiği ilk ziyareti ile ilgili ise şu değerlendirmede bulundu:
“Türkiye’de muhalefet, her zamanki yaklaşımıyla ‘Dün öyleydiniz, bugün böyle’ kalıbıyla meseleye yaklaşıp eleştirilerde bulunuyor.
İlişkiler kötüyken, ‘dış politikada yalnız kalan Türkiye’ söylemi, düzeldikten sonra ise, ‘Dün düşmandınız, bugün nasıl dost oldunuz’ eleştirisi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu bağlamda gelen eleştirilere cevap verirken, ‘Devletler arasında bu tür gidiş gelişler, iniş çıkışlar olabilir ve olmuştur da’ demişti. Ben size bir başka hatırlatmada bulunayım…
2018 Ekim başında İstanbul’daki Kaşıkçı cinayeti işlendiğinde, Türk istihbaratının bulduğu kanıtlara en fazla ilgi, ABD makamlarından gelmişti.
Amerikan Merkezi Haberalma Teşkilatı (CIA) Başkanı Gina Haspel, Washington’dan kalkıp Türkiye’ye geldi.
Devamında CIA, Kaşıkçı cinayetiyle ilgili geniş bir rapor hazırladı.
Sonra ne mi oldu?
‘Hayatın gerçekleri’ öne çıktı, Amerikan yönetimi Suudi Arabistan’la arayı bozma anlamına gelebilecek her türlü adımdan uzak durmaya yöneldi.
Hani, bazen “Âlemin enayisi biz miyiz?” diye sormak istersiniz ya.
Bu da öyle bir şey.”
Yazının tamamını okumak için tıklayın