Yeni Şafak gazetesi yazarı Faruk Beşer, "Yıllardır özgürlüklerini, ülkelerinin bağımsızlığını, savunan insanlardan neden rahatsız olunur. Neden on binlerce masum Afganı öldüren, yüz binlercesini evinden yurdundan eden, varlıklarını çalıp kaçıran işgalci emperyalistlerden çok Taliban’ı suçlarız? Neden bu işgalcilerin kara propagandalarına kanarız?" görüşünü savundu.
Beşer yazısında, "Şeriat tek kelime ile hukuk demektir. Her hak sahibinin hakkını alacağından emin olduğu, zayıf da olsa haklının hakkını alıncaya kadar güçlü, haksızın güçlü de olsa üzerindeki hakları ödeyinceye kadar güçsüz sayıldığı hukuk düzeni demektir. Şimdiye kadar şeriatın tatbik edilmesinden kimse zarar görmedi, edilmemesinden ya da şeriat adına yapılan yanlışlardan zarar görüldü." düşüncesini dile getirdi.
Beşer şu ifadeleri kullandı:
"Yıllardır özgürlüklerini, ülkelerinin bağımsızlığını, savunan insanlardan neden rahatsız olunur. Neden on binlerce masum Afganı öldüren, yüz binlercesini evinden yurdundan eden, varlıklarını çalıp kaçıran işgalci emperyalistlerden çok Taliban’ı suçlarız? Neden bu işgalcilerin kara propagandalarına kanarız? Evinize haydutlar giriyor, alabilecekleri ne varsa alıyor, mahreminize tecavüz ediyor, siz de bıçağı elinize alıp can havliyle ona buna sallıyorsunuz, haydutlara zarar veriyorsunuz. Birileri de sizi elinizde bıçakla bu can havlinizi resimliyor, sizi terörist ve saldırgan olarak gösteriyor, suçlu yine siz oluyorsunuz. Aslında vicdansızlık budur. Bu beyin yıkayıcı kara propaganda sandığımızdan çok daha fazla akı kara, karayı ak gösterecek güçtedir. Bizim şeriatı bilmeyen medyamız da kahir ekseriyetiyle bu propagandanın aleti olarak iş görüyor. Taliban’ın kadın konusunda şimdi bizzat kendilerinden dinlediğimiz beyanları öncekilerde bu kara propagandanın etkisi olduğunu gösteriyor, bu bir.
İkinci olarak Irak’ta Kesnizanî tarikatı lideri maharetiyle ordunun sessizce ABD’ye teslim edilmesine karşılık, burada ABD’nin Taliban’a teslim olmasını takdiri ilahinin cilvesi bir rövanş olarak görüyoruz. Ayrıca, maddi imkânlar açısından kıyaslanamayacak kadar zayıf, Kur’an-ı Kerim ifadesiyle ‘küçük bir grubun’, iman, azim ve sabırla, karşısındaki dünya devini dize getirmesi ve bunun, maddi gücün sanıldığı gibi yenilmez olmadığını göstermesi de ilahi bir mucize sayılmalıdır. Taliban’ın Kâbil’e, Resulüllah’ın (sa) Mekke’ye girdiği gibi girmesi de sevindiricidir. Malum Resulüllah Mekke’yi kansız fethettiğinde, halka: ‘Size ne yapacağımı düşünüyorsunuz’ diye seslenmişti. ‘Kerim insandan sadece hayır beklenir’ demişlerdi. Bunun üzerine Resulüllah, ‘hadi gidin, bugün artık serbestsiniz’ diye buyurmuştu."