Yeni Şafak yazarı Nedret Ersanel, "Cari hükümetin devamına oy verildiğinde, seçimin hemen ertesinde Türkiye, emsali görülmemiş bir konjonktürün eşiğinde, yine inanılmaz stratejik manevra imkânlarına sahip ülke olarak, tarihi dönüşümün zirvesine en yakın pozisyona gelecek…Bu yüzden, seçim öncesinde dahi ABD’ye bir ‘hazırlık dersi’ verilebilir, son ikaz fişeği atılabilir. Çünkü dilimizi hâlâ anlamıyorlar… O Akkuyu’dur…" görüşünü savundu.
Ersanel, yazısında, "Önce derkenar çıkalım. Ki, sonunda bağladığımız yer anlaşılsın; bu satırlar yazılırken, ABD, en büyük uçak gemilerinden olan George W. H. Bush’u Suriye’ye yanaştırdı. Mazereti, ülkedeki Amerika üslerine/askerlerine yönelik İran uzantılı saldırılar. Bu cepte. 27 Nisan’da Akkuyu Nükleer Güç Santrali’ne yakıt yüklenecek ve resmen nükleer tesis statüsü kazanacak. Cumhuriyet’in yüzüncü yılında Türkiye’nin ‘nükleer güç’ olması büyük dikkat ve huzursuzlukla takip ediliyor. Bu gücün Ruslarla birlikte oluşturulması da öyle. Mayıs seçimlerinin arifesinde Rusya ve Türkiye’nin nükleer ortaklığı, ‘stratejik ilişki’ biçimlerinden biri olarak görülüyor. Rusya Devlet Başkanı Putin’in törende bulunup-bulunmayacağı da ayrıca takip ediliyor. Esasen Moskova’nın seçimlerde kimin kazanmasını temenni ettiği sır değil. Ancak bunu nükleer tesis sembolizmiyle birleştirip birleştirmeyeceği merak ediliyor. Öte yandan, ABD’yi aynı derecede rahatsız eden bir diğer konu, Türkiye-Rusya-Suriye-İran dörtlüsünün yeniden bir araya gelmesi ve ortak tutum geliştirme olasılıkları. Suriye’deki Amerikan askeri varlığına yönelik saldırıların bu süreçte artması, işte cebimizde tuttuğumuz o bilgiyi çıkarmamızı gerektiriyor!" düşüncesini dile getirdi.
Ersanel, şu ifadeleri kullandı:
"Amerika’nın Suriye’den çıkmak zorunda kalabileceği bir süreci sindirmesi zor. Akla geleni dilin tutması zorlaşıyor; Washington, Şam’ı/Esad’ı vurma yoluna gidebilir!
Bu yüzden; Türkiye’deki seçimler, ABD’ye ders verme, Akkuyu nükleer tesisi, dörtlü Suriye masası, Putin’in olası ziyareti ve Amerikan uçak gemisi, çatışacakları ortak bir adreste buluşmak üzereler.
Yani Türkler mührü sadece dört seçenekli pusulada değil, küresel bir seçim sandığında da vuracaklar. Bakalım doğru ‘ittifakı’ tutturabilecekler mi?"