Yeni Şafak gazetesi yazarı Yusuf Kaplan, "Yasakların hepsi aşıldı. Şimdi başka sorunlarla boğuşuyoruz: Bir yandan eğitim sistemimiz zihnen sömürgeleştiriyor çocuklarımızı, öte yandansa İHL’lerde deizm dalgası sanıldığından da hızlı yayılıyor! Çok tehlikeli bir süreç bu." görüşünü savundu.
Kaplan, "15 yaşından önce Kur’an hıfzı yasaklandı. Tam bir akıl tutulması diyeceğim ama bu kavram ifade etmeye yetmez zulmün ürperticiliğini. Kur’ân hıfzı ne kadar erken yaşlarda olursa o kadar verimli olur oysa. Bütün ilimler Kur’ânla başlar; matematik, fizik, cebir gibi müspet bilimler de dâhil bütün ilimler Kur’ân’da köksalar; Kur’ân’dan, onun tevhid ilkesinden, bütüncül, kuşatıcı bakış açısından süt emer. Dahası büyük felsefeci, kelamcı, hekim, cebirci, fizikçiler de dâhil bütün âlimler, öğrenimlerine önce Kur’ân’ı ezberleyerek başlarlar bizim medeniyetimizde. Meselâ İbn Sina 10 yaşında Kur’ân’ı ezberleyerek başlamıştır ilim hayatına. O yüzden zihni işlektir, zekâsı parlaktır, ufku melekût âleminden süt emerek mülk âlemine ışık saçacak kadar geniştir ve her ilgilendiği alanda öncü olmuştur." düşüncesini dile getirdi.
Kaplan, "Bu toplumun varlık sebebinin ve dünyaya aşılamamış medeniyet tecrübesi armağan etmesinin ana kaynağı Kur’ân’ın öğreniminin bu şekilde engellenmesi, Kur’ân’dan beslenen, başka dünyalara, bilimlere, medeniyetlere de açılan İHL’lerin ve öğrencilerinin zenci muamelesi görmesi çok ürperticiydi! Bu yasakların hepsi aşıldı. Şimdi başka sorunlarla boğuşuyoruz: Bir yandan eğitim sistemimiz zihnen sömürgeleştiriyor çocuklarımızı, öte yandansa İHL’lerde deizm dalgası sanıldığından da hızlı yayılıyor! Çok tehlikeli bir süreç bu." değerlendirmesinde bulundu.
Kaplan, "Bütün bunlar yetmiyormuş gibi nurtopu gibi ürpertici yeni bir sorunumuz daha oldu: Başörtüsü açma trendi! Modaya dönüştü adeta bu. O yüzden trend diyorum. Başörtüsü mücadelesini kazandık ama tesettürü kaybettik, demiştim. Başörtüsü yasağını kaldırdık ama şimdi başörtüsünü atmaya başladık... İnsanları giyim kuşamlarıyla yargılayamayız. Bu kesin. Müslüman insanlara, insanların giyim kuşamlarıyla uğraşmak yakışmaz. Herkes seçiminde hürdür. Fakat burada yaşanan sosyolojik ve kültürel bir süreç var: Geleceğe dair alarm zillerinin çaldığını gösteren..." ifadesini kullandı.
Yazının devamı için tıklayın