Yeni Şafak gazetesi yazarı Yusuf Kaplan, “Salgın sonrası Türkiye’yi de, bütün dünyayı da zor günler bekliyor...Ülkede aile çöküyor... Adalette derin çatlaklar oluştu. Eğitim, medya ve kültür rejimi çocuklarımızı zihnen köleleştiriyor. Türkiye olarak iyi hazırlanmalıyız. Eğitime, medyaya, kültüre ve adalete neşter şart!” görüşünü savundu.
STK yasasına ilişkin olarak Kaplan yazısında, “Dördüncü tür STK’lar, bu toplumun can damarı olan oluşumlar. Bunların önemli bir kısmı İslâmî eğitim, kültür, araştırma faaliyetleri yapıyor.Toplumun Jakoben laik devlet tarafından tasfiye edilen İslâmî ruh köklerinin, medeniyet birikiminin topluma hatırlatılmasında can simidi gibi işlev gören kurumlar bunlar.Devletin yapamayacağı eğitim, kültür, araştırma faaliyetlerini bu tür İslâmî STK’lar yapıyor. Bunun bu toplumun geleceği ve kaderi açısından ne kadar hayatî olduğu tam olarak anlaşılamadı toplumda. Bu ülkede devletin, eğitim sistemimizi bizim medeniyet dinamiklerimiz doğrultunda silbaştan inşa edebilmesi mümkün mü?" düşüncesini dile getirdi.
Kaplan, "Bence mümkün değil bu. Bu ülke bu ülkenin has çocuklarının elinde değil hâlâ! Bunu zihnimize kazımak ve ona göre adımlarımızı atmak, ülkeyi Batılıların uykusu olarak ellerinde tutan bürokratik oligarşinin hegemonyasından kurtarmak zorundayız. Yoksa bu ülkede İslâm’ın kökünü kazıyacaklar Batılıların uşakları bu asalaklar!O yüzden bu toplumun yeniden İslâmî ruh köklerini diriltmesi, uzun soluklu bir medeniyet yolculuğuna soyunması, toplumun bizzat kendi eliyle gerçekleştireceği adımlarla ve atılımlarla hayata geçirilebilir.Bu da yerli, İslâmî sivil toplum kuruluşlarının bu ülkenin geleceğinin inşasında ne denli kritik ve hayatî bir rol oynayacağını gösteriyor olsa gerektir. Tam da bu nedenlerle STK yasası toplumda tedirginliğe yol açtı. Yarın devran döndüğünde bu toplumun İslâmî değerlerini, anlam haritalarını ve ilkelerini ayakta tutan sivil toplum kuruluşları yeniden irtica / terör diye yaftalanarak bu topluma büyük bir darbe daha vurulabilir endişesi hatta korkusu var.Bu tedirginliğin, endişenin ve korkunun ciddiye alınması ve yasanın ona göre gözden geçirilmesi gerekiyor derhal. Sivil toplum kurumlarının elbette ki, eleştirilecek yanları olabilir. Ama unutulmaması gereken hayatî nokta şu: Toplum tepeden Jakoben laiklerden bir asırdır darbe üstüne darbe yiyor zaten! Eğer yerli, İslâmî STK’ların önü kesilir ve nefesi tıkanırsa toplumun zihin ölümü de, beyin ölümü de gerçekleşir, bir daha ayağa kalkamaz ve bunun vebalini kimse ödeyemez!" ifadesini kullandı.