Medya

Yeni Şafak yazarı Ünlü, AYM'nin 'kademe ilerlemesinin durdurulması” kararını yazdı: Bundan sonra hangi sürpriz kararlarla karşılaşacağız

05 Temmuz 2021 11:14

Yeni Şafak yazarı Ahmet Ünlü, Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) 26 Haziran’da, Tunceli’de öğretmenlik yapan aynı zamanda da Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası Tunceli Şubesi Yönetim Kurulu üyesi olan öğretmene Barış ve Demokrasi Partisi’nin (BDP) düzenlemiş olduğu ve sendikaların da katıldığı etkinliğe katılarak destek verdiği gerekçesiyle verilen 1 yıl kademe ilerlemesinin durdurulması cezasını onamasını değerlendirdi.

Anayasa Mahkemesi’nin bireysel başvuru hakkı kapsamında ilginç kararlara imza attığını yazan Ünlü, “Başvurucunun bir siyasi partinin düzenlediği basın açıklaması, protesto, yürüyüş ve oturma eylemine katılarak destek verdiğini ve bu eyleminin sendikal faaliyet kapsamında da kalmadığını belirterek başvurucu hakkında uygulanan disiplin cezasında hukuka aykırılık görülmediğine ve davanın reddine karar vermiş, söz konusu karara karşı temyiz talebinde de Danıştay 12. Dairesi ret kararının hukuka ve usule uygun olduğu gerekçesiyle onanmasına karar vermiştir” dedi.

AYM’nin 2019’daki Ahmet Parmaksız kararını hatırlatan Ünlü, “Alınan kararda sendika hakkının kapsamının belirlenmesinde ilgili Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) içtihadı ve Uluslararası Çalışma Örgütü’nün (ILO) konuya ilişkin karar ve ilkeleri de dikkate alınarak sınırlı sayıda olmamak üzere bazı ölçütler geliştirilmiştir. Bu ölçütler; eylemin mesleki çıkarları koruma amacı güdüp gütmediği, sendikaların çekirdek faaliyet alanı içinde olup olmadığı, üyelerinin çıkarlarını koruma amacı olmaksızın salt bir siyasi amaç içerip içermediği ve buna bağlı olarak devlete tanınan takdir marjının genişliği şeklinde belirlenmiştir” diye yazdı.

AYM’nin sendikaların çalışmalarıyla ilgili belirlediği kararları hatırlatan Ünlü, “Eylemin gerçekleştirilmesinde sendika kararı bulunması tek başına yeterli değildir

O hâlde bir eylemin sendika hakkının sağladığı korumadan yararlandığının iddia edilebilmesi için eylemin gerçekleştirilmesi konusunda sendika kararı bulunduğunun ileri sürülmesi yeterli değildir. Bunun yanında gerçekleştirilen eylemin sendikaların çekirdek faaliyet alanı kapsamında kaldığının da somut bilgi ve belgelerle ortaya konması gerekir” dedi.

“Somut olayda ise başvurucu yalnızca BDP tarafından düzenlendiği konusunda itirazı da bulunmadığı görülen bir toplantıya, üyesi olduğu sendikanın temsilcisi sıfatıyla dinleyici olarak katıldığını belirtmiştir” diyen Ünlü, “Başvurucu söz konusu toplantının hangi amaçla ve ne şekilde gerçekleştirildiği konusunda hiçbir açıklamada bulunmadığı gibi üyesi olduğu sendikanın toplantıyla ilişkisi konusunda da hiçbir bilgi vermemiştir. Bu durumda başvurucunun katıldığı eylemin sendika hakkının korumasından yararlanması gerektiğine ilişkin iddiasını -eylemin sendikaların çekirdek faaliyet alanı kapsamında kaldığına ilişkin hiçbir bilgi ve belge sunmadığı gözetilerek- maddi ve hukuki olarak temellendiremediği sonucuna varılmıştır” dedi.

Ünlü yazısına şöyle devam etti:

Bir kamu görevlisi olarak ödev ve sorumluluklarına uygun davrandığına, kendisinin toplantı hakkının idarenin gerekçelerine baskın geldiğine ilişkin somut olgulara dayalı değerlendirmelerde bulunmamış; Anayasa Mahkemesi’nin ele almasını istediği somut olguları ve bunların hukuksal dayanaklarını ortaya koymamıştır. Açıklanan gerekçelerle toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddia açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez bulunmuştur.

AYM, bu kararı ile sendikal haklarla ilgili önemli bir adım atmıştır. Zira sendikaların almış oldukları eylem kararları sonucunda oluşan disiplin cezası gerektiren fiillere ceza verilmeyeceği düşünülmekteydi.

Bakalım bundan sonra hangi sürpriz kararlarla karşılaşacağız."

Yazının tamamını okumak için tıklayın