Yeni Şafak yazarı Fatma Barbarasoğlu, ilahiyatçı Nihat Hatipoğlu'nun "Babam annemi aldatıyor" diyen seyirciye "Allah ıslah etsin. Bu yaşta hala mı aldatıyor? Bu yaş ahirete hazırlanmak yaşı, azgınlık yaşı değildir. Ona dua edin. Allah onu ıslah etsin" demesine tepki gösterdi. Barbarosoğlu, "Ne oldu? Fonda müzik eşliğinde, ahiret, günah, azma yaşı, dua etme, estağfurullah çekmek kelimeleri eşliğinde dini program mı yapılmış oldu? Dini terimleri cümle içinde kullandığımızda İslami bir duruş mu sergilemiş oluyoruz?" dedi.
Fatma Barbarosoğlu'nun "'Azgınlık yaşı' diye bir yaş aralığından mı bahsediyoruz?" başlığıyla yayımlanan (7 Ekim 2016) yazısı şöyle:
Sohbetin kendine has bir bereketi vardır. Dinleyen, söyleyeni zenginleştirir; söyleyen, dinleyeni dinlendirir.
İnsanlar sohbet edecek kimse bulamayınca ekranlara meylediyor. Ekranlarda ne soranın sorusunun bir değeri var ne cevap verenin cevabının bir derinliği var.
Anlamsızlığın en uç noktalara varıp zehre dönüştüğü yerler ise sözüm ona “dini programlar”.
Televizyon seyretmiyorum. Ama haber sitelerinin vidyo servisi yüzünden pek çok programın “en çarpıcı” kısmına maruz kalıyorum.
Biraz sonra bahsedeceğim vidyo “O yaş azgınlık yaşı değil” başlığı ile sunuldu.
Bu başlık şu anlama mı geliyor? Bazı yaşlar azgınlık yaşıdır (o halde anlayışla karşılanmalıdır) ama bazı yaşlar azgınlık yaşı değildir (a-bahsettiğiniz kişi o azgınlığı yapmış olamaz b- o yaşta nasıl oluyor da o bahsettiğiniz azgınlığı yapıyor/yapmamalıydı/ daha önce yapmış olabilir ama şimdi olmaz!).
Haberi sizin için kopyalıyorum:
Ünlü ilahiyatçı programına telefonla bağlanan ve 67 yaşındaki babasının annesini aldattığını belirten izleyicinin sorusuna “Bu yaş azgınlık yaşı değil ki” çıkışıyla yanıt verdi.
67 yaşındaki babasının annesini sürekli aldattığını belirten izleyicinin bu sorusu karşısında şaşkınlığını gizleyemeyen Hatipoğlu, “Allah ıslah etsin. Bu yaş ahirete hazırlanma yaşı, azgınlık yaşı değil ki... Bu yaşa gelmiş, yanlışa devam eden insanı teneşir paklar” diyerek tepki gösterdi.
Vidyo haber diline böyle aktarılmış. Haberin dili ekrandakini tanımlamaya/tamamlamaya yeter mi?
Hayır. Haberin dili genellikle en indirgeyici noktada bırakılıyor.
Hiç üşenmedim, vidyoyu üç defa izledim.
Ekrandaki sohbeti, üzerinde konuşabilelim diye çözdüm. Şöyle:
Genç kadın: Benim annem mazlum kadındır. Elleri nasırlıdır.
Babam sürekli annemi aldatıyor.
N. Hatipolu: Kaç yaşında babanız?
Genç kadın: 67.
N. Hatipoğlu: Allah ıslah etsin. Bu yaşta hala mı aldatıyor? Bu yaş ahirete hazırlanmak yaşı, azgınlık yaşı değildir. (Sanki İslam ahlakında gezme yaşı, azma yaşı, ahirete azık toplama yaşı diye bir yaş ayırımı varmış gibi...) Ona dua edin. Allah onu ıslah etsin.
Bana soracağınız... görüşmek istemiyorum diyorsunuz öyle mi? (Demek ki genç kadının sorunu belli. Soracağı soru belli. Bu kadar uzun teferruata ne gerek var? Daha önce görüşme yapıldıysa soru şu şekilde formel hale getirilemez miydi? “67 yaşında zina eden babası hakkında kötü sözler söyleyen dinleyicimize hitaben söylüyorum: Babanız için hakaret etmek yerine dua edin. Yüzüne değil de gıyabında kötü sözler söylediğinizde derhal estağfurullah çekin.” Ama niyet insanların dertlerine derman olmak değil ki! Niyet şeytani olana meyletme hızı malum olan nefsi emmareyi ekran başında kilitli tutmak. Bu program sözüm ona dini program öyle mi?)
Genç kadın: Tanıdığımız kişi ile yapıyor bunu. Bu da apayrı bir ayıp. Sizin yüzünüzden yuvam bozuluyor dedi. Baba dedik bizim yüzümüzden değil. Annem farkında.
N. Hatipoğlu: Hangi yuva bozuluyor diyor? (Sorunun frekansı hızla dedikodu atmosferine evriliyor.) Sanki annen bilmiyormuş gibi.
Genç kadın: Annem her şeyi biliyor ama annem edebinden bunu babama haykırmadı.
N. Hatipoğlu: Eli öpülecek kadın. Allah ondan razı olsun.
Genç kadın: Çok ezik büyümüş bir kadın. (İletişim diline buyurun. Hoca hürmet edilecek kadın diyor, kızı ezik kadın.)
N. Hatipoğlu : (Takipçi kaybetmemek için olmalı annelerimize ezik sıfatını nasıl layık görürüz diyemiyor Hoca!) Annen çok hanımefendi kadın. Anadolu kadını. Eli ayağı öpülecek bir kadın. Ellerinden öperiz.
Genç kadın: Hiç kendinden olmayan çocuğa baktı. Altı aylık iken baktı. Biz onu öz biliriz. Babamla ilgili ağzımdan kötü laflar çıkıyor. (Baban hakkında ağzından kötü laf çıksa ne olacak? Sen milyonlar karşısında babanın gıybetini yapıyorsun hanım kızım, diyecek birisi var mı?)
N. Hatipoğlu: (Nihayet beklediği soru geliyor.) Gıyabında hepimizin ağzından kötü laf çıkar. Hemen anında estağfurullah deyin. Yüzüne karşı hakaret etmenin faydası yok. Görüşmemenize anneniz üzülür. Yarın günah işlemek istese de yapamayacak. Ahiretin korkusu onu saracak. Elini Allah'a açacak, ama iş işten geçmiş olacak.
Ne oldu? Fonda müzik eşliğinde, ahiret, günah, azma yaşı, dua etme, estağfurullah çekmek kelimeleri eşliğinde dini program mı yapılmış oldu? Dini terimleri cümle içinde kullandığımızda İslami bir duruş mu sergilemiş oluyoruz?
HAYIR!!!!
Kötüyü ortaya getirmek üzerine bina edilmiş bu programlar ile esasında ne yapılmış oluyor? Seyirci ekranda tutuluyor, program reyting alıyor.
Başka?
Din dilini nasıl güncelleyebiliriz sorusunun cevabı tam da bu “başka?” sorusunda gizli.