Yeni Yaşam gazetesi çalışanları, gözaltına alındıktan sonra serbest bırakılan Yazı İşleri Müdürü Aydın Keser ve Genel Yayın Yönetmeni Ferhat Çelikin tekrar tutuklanmasına tepki gösterdi. Gazete çalışanları yaptıkları açıklamada "Üç gündür Çağlayan'da tuhaf şeylerin olduğunu biliyoruz. İlk serbest bırakma kararını veren hâkimin 'karar değiştirmeye' zorlandığını, ikinci bir hâkim aranıp bulunduğunu ve onun da bu vazifeyi reddettiğini ancak üçüncü bulunan hâkimle bu tutuklamaların çıkarıldığını biliyoruz" dedi.
İnsan Hakları Derneği İstanbul Şubesi'nde yapılan basın açıklamasına gazeteci-milletvekili Ahmet Şık, Evrensel Gazetesi Genel Yayın Yönetmen Fatih Polat, Yeni Yaşam yazarı Ender Öneş, kapatılan Özgür Gündem Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Zana Kaya da katıldı.
Yeni Yaşam gazetesi adına basın açıklamasını okuyan Zana Kaya, dosyanın konusunun Libya'da yaşamını yitiren bir MİT mensubu olduğunu belirterek, "Haber gazetemizden önce Meclis ve bir dizi medya organında işlenmiş, artık kamuoyuna mal olmuştu. Kaldı ki gazetemizde MİT ibaresi bile bulunmuyordu" dedi.
Açıklamada şu ifadelere yer verildi:
“İki gün önce Adliyeye giderek ifade veren ve tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılan Gazetemizin Genel Yayın Yönetmeni Mehmet Ferhat Çelik ve Yazıişleri Müdürü Aydın Keser, ‘Savcılık itirazı’ gerekçesiyle 8 Mart 2020 Pazar sabahı evleri basılarak yeniden gözaltına alınmak istendi. Aydın Keser evinden gözaltına alınırken, Ferhat Çelik, adliyeye ifade vermeye gitti ve bu kez, aynı dosyadan, aynı ifadeler verildiği halde, arkadaşlarımız tutuklandı.
Artık kamuoyu tarafından bilindiği gibi dosyanın konusu, Libya’da yaşamını yitiren bir MİT mensubunun haberiydi ve hem gazetemiz açısından hem de kamuoyu açısından gizli bir bilgi değildi. Haber gazetemizden önce TBMM ve bir dizi medya organında açıklanıp işlenmiş, artık kamuoyuna mal olmuş bir bilgiydi. Dolayısıyla bir devlet sırrının açıklanması da söz konusu değildi. Kaldı ki, gazetemizin haberinde söz konusu kişinin bir MİT mensubu olduğu ibaresi bile yer almıyordu. Dahası, gazeteci arkadaşlarımız 5 Mart 2020 Cuma günü adli kontrolle bırakılırken mahkemenin serbest bırakma gerekçelerinden biri, ‘Haberde ‘MİT üyesi’ konusunda açık bir bilginin yer almaması olarak belirtiliyordu.
Ancak bütün bunlara rağmen, nöbetçi mahkeme dün ‘MİT üyelerini açıklama’ bahanesiyle arkadaşlarımızı tutukladı.
Önce serbest bırakma, sonra savcılık itirazıyla ‘seçilmiş bir mahkeme’ye yeniden tutuklattırmanın son zamanlarda adeta gelenek haline getirilmesindeki skandal bir yana, dün yaşananlar AKP’nin 18’inci yılında gelinen noktayı özetlemiştir.
Üç gündür Çağlayan’da tuhaf şeylerin olduğunu biliyoruz. Önce ilk serbest bırakma kararını veren hâkimin ‘karar değiştirmeye’ zorlandığını, daha sonra ikinci bir hâkimin aranıp bulunduğunu ve onun da bu vazifeyi reddettiğini, ancak üçüncü bulunan hâkim eliyle bu tutuklamaların çıkartıldığını biliyoruz.
Aynı sebepten, aynı kapsamda 2 gün önce bırakılıp pazar günü yeniden alınan Yeniçağ yazarı Murat Ağırel’in dosyası ise durumun ne kadar vahim olduğunun göstergesidir. Ağırel’in tutuklama karar metninin bir yerinde, ‘serbest bırakılmasına’, bir başka yerinde ‘tutuklanmasına’ ibarelerinin yer alması, kararların önceden matbu yazılarak yukarıdan telefon beklendiğinin açık kanıtıdır. 1 Mart’tan 8 Mart’a kadar olan süreçte toplamda 8 gazeteci tutuklandı.
Devlet aklının ülkemizde yaşayan neredeyse tüm kesimlere karşı sürdürmekte olduğu hoyratça saldırılardan, -bu toplumun bir parçası olarak- kendi payımıza düşenlere şaşırmasak da, kardeşçe yaşamak isteyen tüm halklarımızın sesi ve vicdanı olmayı sürdüreceğimizden herkesin emin olmasını istiyoruz.
Ve bir kez daha buradan tekrarlıyoruz: Gazetecilik suç değildir! Arkadaşlarımız derhal serbest bırakılmalıdır.”
Fatih Polat: Gazetecilerin dayanışmaya ihtiyacı var
Basın açıklamasında söz alan Evrensel gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Fatih Polat, gazeteciler dayanışma içerisinde olması gerektiğini belirterek, "İktidar, gerçeğin dillendirilmesini istemiyor. İstanbul seçimlerinin iptal edilmesi sürecini hatırlarsak bu baskılar, bu politikaların devamıdır. Tabii ki bu ülkede gazeteciliği hakkıyla yapanlar için eğilmek, vazgeçmek gibi bir seçenek yok. Gazeteciler nihayetinde aracıdır. Bizler halkın haber alma hakkı konusunda aracı konumundayız. Dolayısıyla gerçeği öğrenme hakkını savunan herkes basın özgürlüğüne sahip çıkmalıdır. Eleştirel bilgiye yer veren tüm basın organındaki tüm gazetecilere gözdağı yer verilmek isteniyor. Tabloya bakıldığında dayanışmaya ihtiyaç var" ifadelerini kullandı.
Ahmet Şık: Demokrasilerde haber yapmak değil, halktan gerçekleri saklamak suçtur
Basın açıklamasında konuşan gazeteci - milletvekili Ahmet Şık ise, tutuklamaların hukuksuz olduğunu belirterek, "Barış Pehlivan, Barış Terkoğlu ile başlayan Ferhat ve Aydın ile devam eden süreç yeni bir torba dava mı açılıyor sorusunu akla getiriyor. Burada yapılan haberin suç olup olmadığı tartışma konusu edilemez çünkü bir şeyin kanuni olduğu hukuki olduğu anlamına gelmiyor. Hele ki hukuku kendi menfaatleri için paspas haline getiren bir iktidar söz konusu ise. Demokrasilerde haber yapmak değil, halktan gerçekleri saklamak suçtur" diye konuştu.